Takip dosyası içerisinde bulunan ödeme emrinde icra müdür yardımcısı Taner Ata'nın ıslak imzasının bulunduğu, dava dilekçesi ekinde, imzasız ödeme emri gönderildiğine dair delil sunulmadığı anlaşıldığından buna yönelik şikayet ve istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Takibin dayanağı olan senedin, kredi sözleşmesinin teminatını oluşturmak için düzenlendiği iddiasına yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; Teminat senedi iddiası, eğer hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğu senet üzerinde yazılı değil ise, hukuki nitelik olarak “borca itiraz” dır. Bu nedenle teminat senedi iddiasının kabul edilmesi için, diğer borca itiraz sebepleri gibi, İİK’nun 169/a-1 maddesi gereğince yazılı belge ile ispatlanması veya alacaklının takip dayanağı bononun teminat senedi olduğunu kabul etmesi gerekir....
İlk derece mahkemesi tarafından, somut olayda, borçlu adına çıkarılan ödeme emri tebliğ evrakında, ''bu zarfta örnek 10 ödeme emri vardır'' şerhinin bulunduğu ve takip dayanağı bono suretinin ödeme emri ekinde gönderildiğine ilişkin bir açıklamanın tebligat mazbatası üzerinde yer almadığı görüldüğü belirtilerek ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verildiği görülmüş olup, ödeme emri tebliğ işlemi mahkemece iptal edildiğinden ve bu karara göre davacı borçluya yeninden ödeme tebliğinin gerektiği ve borca itiraz haklarının da bu ödeme emri tebliğ ile başlaması gerektiği gözetilerek, davacı tarafın teminat iddiasına dayalı borca itirazları hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu yönde inceleme yapılarak karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, bu nedenlerle HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının kaldırılması karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesis edilmiştir....
nun 62. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu kuşkusuz olup, borca itirazın ise; aynı Kanun'un 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Ne var ki, borçlu, ödeme emri 24.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği halde mirasın reddi kararına dayalı olarak 06.04.2015 tarihinde icra takibine itiraz ettiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, itiraz, İİK.'nun 62/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süre geçirildikten sonra yapılmış olduğundan, adı geçen borçlu hakkındaki takip kesinleşmiş bulunmaktadır....
İcra Müdürlüğü'nce borçluya ödeme emri çıkartıldığı, ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, borcun sebebi belirli olmadığından, ödeme emrinin İİK'nun 58. maddesine aykırı düzenlendiği şikayeti ve sair şikayetler ile ödeme emrinin iptali istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, durmuş olan icra takibinde yeniden ödeme emri çıkarılmasının usulüne uygun olmadığı, itiraz edilerek durmuş olan bir takibin, itiraz kaldırılmadan ya da iptal edilmeden yeniden bir ödeme emrinin gönderilmesinin mümkün olamayacağı gerekçeleri ile şikayetin kabulüne ve yeniden ödeme emri gönderilemeyeceğinden ... İcra Müdürlüğü'nün göndermiş olduğu ikinci ödeme emrinin iptaline karar verildiği görülmektedir. Yetkisiz ... İcra Müdürlüğü'nce borçluya tebliğ edilen örnek 7 ödeme emri üzerine, borçlunun yetki itirazının alacaklı tarafından kabulü ile artık bu ödeme emri ve borçlunun yetki itirazı dışındaki itirazları geçersiz hale gelmiştir....
İİK 62. maddesi ve 269. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlunun itirazlarını bildirmesi gerekir. Ödeme emri tebliğ edilmedikçe itiraz süresi başlamaz. Borçlu, ödeme emri tebliğ edilmemesine rağmen, kendiliğinden icra takip dosyasına borca itirazlarını bildirmişse bu itirazın kaldırılması istenebilmelidir. İtiraz için gerekli sürenin başlamasının ödeme emri tebliğiyle olması, borçlu lehine yasada yer alan bir hüküm olup, borçlunun ödeme emrini ve ihtarları, alacaklının talebini tüm ayrıntılarıyla öğrenmesi, bilmesi ve ona göre itirazlarını bildirilebilmesi için konulmuştur. Borçlu ödeme emri tebliğ edilmeden, tüm itirazlarını icra dosyasına sunmuş ve hakkındaki itirazın kaldırılması talebinde de ödeme emri tebliğ edilmediğini, tebliğ edilseydi başka itirazlarını da ileri süreceğini, başka itirazları da olduğunu belirtmemişse ödeme emri tebliğ edilmedi, itiraz hakkı doğmadı, itirazı sonuç doğurmaz demek Yasanın amacına da aykırıdır....
İcra Müdürlüğü’nün 2010/17651 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte yetkiye ve borca itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında mahkemece yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay tarafından onanması üzerine, icra dosyasının Ankara Nöbetçi İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini, Ankara 19. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22013 Esasına kaydedilerek, bu dosyadan davalı borçluya ödeme emri gönderilmesi üzerine, davalının borca itirazı sonucu takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacıdan satın alınan kömürlerin sözleşmedeki standartlara uygun çıkmadığını, ayıplı olduğunu, malın davacıya iade edildiğini, davacıya borcu bulunmadığını belirterek, davanın reddine ve davacı aleyhine tazminatına karar verilmesini istemiştir....
Mahkemece, davacının akdi ilişkiyi malın ve mala ilişkin faturaları davalıya teslim ve tebliğ ettiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı İstanbul 9.İcra Müdürlüğünce kendisine ödeme emri tebliği üzerine 15.9.2004 tarihli itiraz dilekçesi ile takibin yetkisine ve borca itiraz etmiş ise de, 17.9.2004, 24.9.2004 ve 18.10.2004 tarihlerinde davacıya toplam 17.400 YTL. lık ödeme yaptığı davacının dava dilekçesindeki beyanı, banka hesap özetlerinden anlaşılmakta olup, yargılama sırasında da 7.2.2005 tarihinde 2.000 YTL. lik ödeme daha yapılmıştır. Öte yandan davalı, davaya karşı verdiği cevap ve diğer dilekçelerinde borcu ödediğini, borçlu olmadığını beyan etmiş olup akdi ilişki kabul edilmiştir.....
şekilde şerh düşülmeksizin tebligat yapılması da tebligat usulüne aykırılık teşkil ettiğini, icra müdürlüğü tarafından gönderilen ilk ödeme emri açıklanan sebeplerle usulsüz olduğundan ve borçluya gönderilen ikinci ödeme emri olduğundan, yeni bir itiraz süresi başlattığı kabul edildiğini, dolayısıyla müvekkil şirket borca yasal süresi içerisinde itiraz etmiş olduğundan icra takibinin durdurulması gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibinden haricen haberdar olmaları üzerine takibe ve borca itiraz dilekçesi verdiklerini, itiraz dilekçesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, takibin durdurulması kararının yerinde olduğunu, müvekkilin itiraz için tebligatı beklemesine gerek olmadığını, müvekkil borçlunun ödeme emri tebliğ edilmeden takibe itiraz etmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını, beyanla şikayetin reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "...Eldeki dava; İİK 16. Maddesinde düzenlenen icra memurunun muamelesi karşı şikayet yoludur. İİK 4....
DAVA Davacı borçlular vekili dava dilekçesinde; aleyhlerine başlatılan kambiyo senedine özgü takipte ödeme emrinin ve takibin iptali için dava açtıklarını ve mahkemece ödeme emrinin iptaline karar verildiği, icra dosyasında iptal kararından sonra müvekkiline yeniden ödeme emri gönderildiği, ancak vekil kaydı olmasına rağmen ödeme emrinin asillerin adresine gönderildiğini ve ayrıca yapılan takibin haksız olduğunu, müvekkillere gönderilen takibe dayanak çek suretinde tasdik imza yer almadığı, çek aslının icra kasasına sunulmadığı, çek suretinin tasdikli olmadığı gerekçeleriyle ödeme emrinin iptalini talep ettikleri, borca ve fahiş olan faize itiraz ettikleri, istenilen çek tazminatı ve komisyonun da haksız olduğunu, çek tazminatının tüm borçlulardan istenildiğini, çek tazminatından sadece keşidecinin sorumlu olduğunu söyleyerek ödeme emrinin ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....