Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanan Kadının Boşandığı Kocanın Soyadını Kullanmasına İzne İlişkin Kararın Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.06.2015 (Salı.)...

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...Türk Medeni Kanunu'nun "Kadının soyadı" başlığını taşıyan 187. maddesinde;" Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir." düzenlemesi getirilmiştir. Eldeki davada davacı evli olup ilgili kanuni düzenlemede de belirtildiği üzere eşinin soyadı ile birlikte kendi soyadını da kullanmaktadır. Fakat kendisini evlat edinen kişinin soyadını kullanmayı talep etmiş olup söz konusu talep gerek bahsedilen yasal düzenlemeye gerek kamu düzenine aykırı bulunduğundan davanın REDDİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmek suretiyle hükmün tamamı yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı taraf istinaf yasa yoluna başvurmamıştır....

    Davacı kadın temyiz dilekçesinde mal paylaşımı ve erkeğin soyadını kullanmaya izin konusunda da, bir anlaşmanın varlığını ileri sürmüş, iddia davalı erkek tarafından da temyize cevap dilekçesinde kabul edilmiştir. Bu halde temyize cevap dilekçesi 05.04.2016 tarihli duruşmada yapılan anlaşmanın bozulması niteliğinde olup, taraflar duruşmaya çağrılıp bizzat beyanları da alınmak suretiyle, sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.02.2017 (Salı)...

      Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı, ilk eşi .... öldükten sonra, yeniden evlenerek Keskin soyadını aldığını ancak ikinci eşi .....'in de öldüğünü bildirerek "...." olan soyadının ilk eşinin soyadı olan "...." olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece istem gibi karar verilmiştir. 27.12.1934 tarihli ve 2891 sayılı Soyadı ....'nin 18. maddesinin "evlenen dul kadın evlendiği günden itibaren yeni kocasının soyadını alır ve eski kocasının soyadına bir daha dönemez" hükmü gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        , hükmün onanmasına karar verilmiş ise de davalı kadının, erkeğin soyadını kullanmasına izin verilmesi talebi ile ilgili verilen karara yönelik de temyiz itirazlarının bulunduğu, ancak ilk inceleme sırasında bu hususun gözden kaçırılarak hükmün bu yönden incelenmediği anlaşılmakla karar düzeltme isteğinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir....

          Ancak davacı daha sonra 04.05.2002 tarihinde Türk vatandaşı olan ... ile evlenmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 25. maddesi “Evlenmekle Türk Vatandaşlığını kazanan kadın, kocasının hanesine tescil edilir. Bu şekilde aile kütüklerine tescil edilen kadının ölüm dışında evliliğinin sona ermesi halinde kaydı, kayıtlı bulunduğu kütüğün sonuna taşınır.“ hükmünü taşımaktadır. Bu durumda Türk vatandaşı ile evlenmekle davacının nüfus kaydının yeniden açıldığını kabul etmek gerekmektedir. Evlenme olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 22. ve devamı maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olup, bu durum 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 187.maddesinde yer alan “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir....

            Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi davacı annenin velisi bulunduğu Fasel, Fahid, Azab, ..., Gurbet ve Semanur'un soyadlarının değiştirilmesi konusuda açtığı davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacı ..., ... ... ile evli iken ... 18.02.2009 tarihinde öldüğüne, Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 141. maddesinde "Kocası ölen kadın yeniden evlenmedikçe ölen kocasının aile kütüğünde kalır ve kocasının soyadını taşımaya devam eder. Yazılı talebi halinde bekarlık hanesine dönerek bekarlık soyadını alıp kapanmış olan nüfus kaydı açılabilir" hükmü karşısında kocası ölen davacı, eşi hanesinde kaldığına göre ölen eşinin soyadını taşıyacağı hususu da dikkate alınmadan davacı ...'nin soyadının değiştirilmesine karar verilmesi de yerinde değildir....

              Türk Medeni Yasasını 187. maddesinde; "Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.” düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda; evli olan davacının kızlık soyadının nüfustan silinerek eşe ait soyadının kalmasını istediği anlaşılmakla, T.M.Y.'nin 187. maddesi kapsamında bulunmayan soyadı düzeltilmesine ilişkin uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 23/09/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşandığı Kocasının Soyadını Kullanmasına Dair Verilen İzin Kararının Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından 14.10.2015 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Temyizin süresinde olmadığı gerekçesiyle mahkemece tesis edilen temyiz talebinin reddine dair 14.10.2015 tarihli ek karar temyiz edene 21.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu karara karşı temyiz müddeti, tebliğinden itibaren 7 gündür (HUMK m. 432/son). Davalı bu kararı yedi günlük temyiz süresi geçtikten sonra 05.11.2015 tarihinde temyiz ettiğine göre temyiz süresinde değildir. Bu sebeple temyiz talebinin süre aşımı nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir....

                  DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/116 Esas, 2019/233 Karar sayılı kararına karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla dosya incelendi. TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI : Davacı dava dilekçesinde özetle; küçük T3 velayetinin kendisinde olduğunu, babasının çocuğuyla ilgilenmediğini, nafakalarını da ödemediğini, çocuğunun babasının soyadını değil de, kendi kızlık soyadını kullanmasını istediğini, bu nedenlerle kızının soyadının Afacan olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : Yerel mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK'nın 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine, HMK' nın 20....

                  UYAP Entegrasyonu