Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Yasanın 336/3 maddesine göre de "Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir." hükmü yer almakta ise de, çocuğun annesinin reşit olmadığı, babası tarafından tanınmadığı ve vesayet altında bulunmadığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, küçüğün Menemen ilçesinde doğduğu ve adres kayıt sisteminde de yerleşim yeri olarak aynı ilçenin gösterildiği anlaşıldığından davanın Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince Menemen Sulh Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 01/03/2019 NUMARASI : 2018/456 ESAS 2019/120 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Velayet hakkı anneye verilen küçüğün soy isminin değiştirilmesi ve sonucunda küçüğe, velayet hakkına sahip olan annenin soyadının verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Cevap dilekçesi sunulmamıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde ; Davanın kabulüne karar vermiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, dava anne adının nüfus kaydında tashihi olarak açılmış ve davalı ... .... gerçek annesinin kardeşi olan davacı olduğunu kabul ve beyan etmişse de çocuğun babasının da önce ... ..., sonra ... ... olduğunu belirtmesi nedeniyle uyuşmazlığın nesebin düzeltilmesi istemine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Somut olayda davacı, ... ... isimli şahıs ile gayri resmî evliliğinden 2002 doğumlu ... isimli kızının dünyaya geldiğini, İstanbul ilinde çalıştığından kızına bakamadığından, kızını öz kardeşi olan ... ..'e bakması için verdiğini, ... ... annesinin davalı olmayıp, kendisinin olduğunu belirterek anne olarak davalı üzerine kayıtlı bulunan 2002 doğumlu ... ... annesinin davacı ... ...'ın çocuğu olup olmadığının tespitinin, kendisinin çocuğun annesi olduğu kanıtlandığı takdirde çocuğun annesi hanesinde nüfüs kütüğüne tesciline karar verilmesini talep etmiştir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalının kızı olduğunu, anne ve babasının Konya 1.Aile Mahkemesinin 2003/734 esas 2007/517 karar sayılı ilamı ile boşandığını, davalının bu boşanmadan sonra müvekkilini bir kez olsun arayıp sormadığını, müvekkilinin Kastamonu Üniversitesi İhsangazi Meslek Yüksekokulu Laborant ve Veteriner Sağlık Bölümünü kazandığını, barınma giderleri başta olmak üzere, eğitim, özel bakım, giysi, yiyecek vb.bütün harcamalarını annesi ve diğer akrabaları tarafından verilen desteklerle karşılamaya çalıştığını, annesinin gelirinin bulunmadığını ve davalının maddi durumunun iyi olduğunu belirterek davalının müvekkiline aylık 4.000,00 TL yardım nafakası ödemesini, gelecek yıllar için nafakanın ne oranda artırılarak ödeneceğinin de kararda gösterilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 09/04/2019 NUMARASI : 2018/377 ESAS 2019/229 KARAR DAVA KONUSU : Boşanmadan Sonra Açılan (Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....
VASİ ADAYI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Henüz reşit olmayan T1 annesinin vefatından ciddi derecede etkilendiğini aynı zamanda gerek annesinin vefatı nedeniyle yapması gereken başvurular gereksede depremzede olmasından kaynaklı olarak yapması gereken resmi işlemleri tek başına yürütemeyeceği izahtan vareste olup, müvekkili Fehmi Gül ise torunu ile birlikte ikamet etmekte olup, çocuğun her türlü ihtiyacınında yalnızca müvekkili dede tarafından sağlanmakta olduğunu, bu nedenle müvekkilinin kendisine vasi tayini istenen T1 vasi olarak atanması her zaman öncelik olarak benimsenmesi gereken çocuğun üstün yararına uygun olacağını, bu nedenlerle kendisine vasi tayini istenen T1 herhangi bir hak kaybına uğramasını önlemek, annesinin vefatı ve depremzede olması nedeniyle adına gerekli her türlü resmi işlemler yapabilmek için ivedilikle dedesi müvekkili Fehmi Gül'ün vasi tayin edilmesi gerekmekte olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talebin kabulü yönünde hüküm...
Mahkemece; "Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın müşterek çocuğun velayetinin değiştirilmesine yönelik olduğu, alınan sosyal inceleme raporunda babanın da müşterek çocuğun sorumluluğunu üstlenebileceği, ancak çocuğun beyanında; annesinden ayrılmak istemediği ve annesi ile birlikte yaşamaktan mutlu olduğu, annesinin yeni eşi ile de çok iyi anlaştıklarını belirttiği görülmüş, davalının yeniden evlenmiş olmasının tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirir bir neden olarak değerlendirilmemiştir. Ayrıca davalı annenin velayetin değiştirilmesini gerektirecek şekilde velayet yükümlülüğüne aykırı davranmadığı, müşterek çocuğun bütün bakım ve ihtiyaçları ile davalı annenin ilgilendiği, müşterek çocuğun yaşı nedeniyle davalı anne sevgisi ve bakımına muhtaç olduğu dikkate alınmıştır. Velayetin değiştirilmesinde esas olan çocuğun üstün yararıdır....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davada, taraflar boşandıktan sonra davalı kadının çalışmaya başladığı, otomobili olduğu, davalı müşterek çoçuğun ise dava tarihinden önce 18 yaşını ikmal ettiği, davacının ise ekonomik durumunun boşanmadan sonra bozulduğu belirtilerek, yoksulluk nafakasının kaldırılması iştirak nafakasının da çocuğun 18 yaşını doldurması nedeniyle sona erdiğinin tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Yasasının 352. ve devamı maddeleri uyarınca açılan çocuk mallarının korunması istemine ilişkindir. Türk Medeni Yasasının 21. maddesine göre velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri ana ve babanın ortak yerleşim yeridir. Somut olayda, malların korunması istenen çocuğun babası ... olduğundan velayeti kullanan annesinin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olacağı hususu kuşkusuzdur. Dosya kapsamından, annenin ...'da öğretmen olduğu anlaşılmakla uyuşmazlığın ... 1. Aile Mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 1. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20/02/2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi SUÇ : Konut dokunulmazlığını ihlali HÜKÜM : Mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü; Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı konut dokunulmazlığını ihlali suçundan eylemine uyan TCK'nın 116/1, 119/1-c, 31/3. maddelerinde belirtilen suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre, aynı Kanun'un 66/1-e, 66/2 maddeleri uyarınca belirlenen 5 yıl 4 aylık dava zamanaşımının 12/11/2015 olan karar tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafii ve suça sürüklenen çocuğun annesinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun'un 8/1.maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 19/10/2021 tarihinde...