Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ve dini bayramlarda müvekkilinin yine çalışmaya devam ettiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

UBGT ALACAĞI YÖNÜNDEN: Davacı tarafından davalı nezdinde çalıştığı süre boyunca dini ve milli bayramlarda tatil hakkının kullandırılmadığı belirtilmiş, tanık beyanları, işe giriş çıkış kayıtları ve ubgt ücret tahakkukuna ilişkin araştırma neticesinde ve bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan net 1.006,66- TL alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. FAZLA MESAİ ALACAĞI YÖNÜNDEN: Davacı tarafından iş veren nezdindeki çalışmaları sırasında fazla mesai yapıldığı ve fazla mesai ücretlerinin ödenmediği iddia edilmiş, davalı tarafından sunulan nizamiye giriş-çıkış evrakları ve imzalı bordrolarda tahakkuk etirilen fazla mesailerin mahsubu ile bilirkişi raporu doğrultusunda hesaplanan net 553,80- TL fazla mesai ücreti kabul edilmiş, söz konusu tutar yönünden dava tarihi ve ıslah tarihi ayrımı yapılarak faize hükmedilmiştir....

Tüm bu maddi ve hukuki olgulara göre yukarıda belirtilen hususlar gözetilmek ve tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi bakımından 6100 sayılı HMK.'nın 353/1- a-6. maddesi uyarınca davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir....

Bu madde hükmü çerçevesinde usulüne uygun olarak haklı sebeple bildirimsiz ve tazminatsız olarak iş akdi feshedilen davacının işbu kalemden tazminat alacağına hükmedilmesi yasaya ve hukuka aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmektedir. DAVACI MÜVEKKİL İŞVERENLİK NEZDİNDE FAZLA ALACAĞI OLMADIĞINDAN DOLAYI DAVANIN TÜMDEN REDDİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN KISMEN KABULÜNE KARAR VERİLMESİ HATALIDIR. Davacı taraf fazla mesai ücreti alacağı olduğu iddiasını ispatlamakla sorumlu olan taraftır. Tanık beyanları dışında somut belgelerle bu hususu ispat etmesi gerekmektedir. İlgili Yargıtay kararları da bu doğrultudadır. Ancak davacı taraf husumetli tanıkları ile işbu hususu ispatlayamamıştır. Konu ile ilgili Yargıtay kararında ; ‘’ …İş hukukunda çalışma olgusunun, fazla mesai yaptığının ve tatil günlerinde çalıştığının ispat yükü işçide, iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatı hak kazanmayacak şekilde sona erdiğinin ve ücretler ile diğer hakları ödendiğinin ispat yükü ise işverendedir.’’...

Maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Görüldüğü üzere kanundaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, söz ve davranışlar işverene fesih imkânı tanımaktadır. 4857 Sayılı yasanın 25/2- c maddesi gereğince işçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması durumunda işverene haklı nedenle iş akdini derhal fesih hakkı vermektedir. Yine 4857 Sayılı Yasanan 25/2- b ve d maddesi gereğince işçinin, işveren yahut aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması ya da işverenin başka işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak kabul edilmiştir....

Davalı vekili, Davacının Müvekkili Şirket Uhdesinde Kalan Fazla Mesai Ücret Alacaği Bulunmadığını belirtmiş, ayrıca husumetli tanık beyanında bulunmuş ise de, hesaplamanın davacı ile aynı iş yerinde çalışan ve davalıya karşı davası bulunmayan tanık Gülsüm ün beyanına göre yapıldığı yapılan hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin itirazı kabul edilmemiştir. Davalı vekili ayrıca, Davacının Müvekkili Şirket Uhdesinde Ulusal Bayram, Genel Tatil (ubgt) Ve Yıllık İzin Ücreti Alacağı Bulunmadığını, belirterek itiraz etmiş ise de, davalının genel tatil alacaklarının hesaplanması yerinde olup, bunun yanında, ispat yükü üzerinde olan davalı tarafça dosyaya sunulan yıllık izin belgelerindeki sürelerin düşülmesi ile belirlenen yıllık izin alacağının da yerinde olduğu anlaşılmış olup, bu itiraz da kabul edilmemiştir. İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygun olup, aksine itirazların hiçbirisi yerinde görülmemiştir....

Devir işlemi ilk mahalli idareler genel seçimi itibarıyla uygulamaya konulur.” 6360 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre de “Bu Kanundaki devir, tasfiye ve paylaştırma işlemlerini yürütmek üzere vali tarafından, bir vali yardımcısının başkanlığında, valinin uygun göreceği kurum ve kuruluş temsilcilerinin ve ilgili belediye başkanlarının katılımıyla devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonu kurulur.”Belirtmek gerekir ki kapatılan ...Belediye Başkanlığının doğması muhtemel sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçlarından hangi kurumun sorumlu olduğunun belirlenmesi için bu konuda devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonunca bir karar alınması gerekmekte ise de, somut uyuşmazlıkta bu konuda bir karar alınmamıştır.Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular karşısında mahkemece kapatılan ...Belediye Başkanlığının doğması muhtemel sendika üyelik ve dayanışma aidatı borçlarından hangi kurumun sorumlu olduğunun belirlenmesi için devir, tasfiye ve paylaştırma komisyonuna bildirimde...

    İş Mahkemesi'nin 2020/111 E, 2021/49 K sayılı kararı ile birleştirme kararı verildiği anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 131. maddesinde; "Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir." düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda; Yargıtay 21....

    Mahkeme Kararının Özeti: Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davacı Sendika’nın üyesi işçilerin ücretlerinden kesilen ve sendika hesabına yatırılmayan üyelik ve dayanışma aidat kesintilerinin bulunduğu, 2861 sayılı Sendikalar Kanunun 61. ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 18-39 maddeleri uyarınca, 15/10/2008 ilâ 14/10/2011 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözleşmeleri için davalı kurumun aidat alacaklarını davacı Sendikanın hesabına yatırmadığı bu nedenle davacının 18.712,01 alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Temyiz: Kararı taraflar temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir....

      Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davalı kadının izni ve iradesi ile ziynet eşyalarının bir kısmının düğünde yapılan borçlara kullanıldığını, dava dilekçesinde sayılan ve bahsedilen ziynet eşyalarının bir geçerliliği ve gerçekliliği bulunmayıp, söylenenin çok altında tarafların düğünde ziynet eşyası olduğunu, hiçbir gerçek gerekçe olmayarak bu davayı açtığını, arz ve izah etmeye çalıştıkları ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle; Öncelikle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....

      UYAP Entegrasyonu