Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur. Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür. Somut olayda; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından kendisinden zorla alındığını ve harcandığını ileri sürmüş ancak bu iddiasını ispatlayamamıştır....
Asıl ve karşı dava, TMK 166/1.madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır. Karşı davacı kadının ziynet eşyası davası da vardır. İlk derece mahkemesince, daha önce verilen karar istinaf incelemesinden geçmiş, karşı davacı kadının yoksulluk nafakasına yıllık nafaka artışı talebi konusunda karar verilmemesi ve ziynet eşyası alacağı davası yönünden kararın kaldırılmasına dair karar verilmiş, yine boşanma ve ferilerine ilişkin diğer yönlerden verilen kararın temyiz edilmesi üzerine istinaf kararı onanmıştır. HMK 26/1.madde gereğince, "Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır. Ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." TMK 176/son madde gereğince, "Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir."...
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/01/2022 NUMARASI : 2020/355 ESAS, 2022/44 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET EŞYASI ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK' 353.maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, müvekkiline düğünde takılan ziynet eşyaları ve altınlara davalı tarafından el konulduğunu, davalının kendisine 2011 yılında bir araç ardından 2 yıl sonra motor aldığını, ancak vaat edildiği gibi altınlarının iade edilmediğini, 7 adet 24 Ayar 25'şer gram üçlü burma bilezik,1 adet 24 ayar altın set takımı, 1 adet 24 ayar taşlı bilezik, 3 adet altın künye, 7 adet çeyrek altın'ın aynen iadesine, olmadığı takdirde 110.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davayı kabul etmediklerini, dava dilekçesinde iddia edilen hususların gerçeği yansıtmadığını, söz konusu düğünde ve nişanda takılan takıların davacının üzerine takıldığını ve devamında davacının ziynet eşyalarını takıldığı an aldığını, müvekkilinin düğün ve nişan günü dışında söz konusu takıları görme imkanı bile bulamadığını, ziynet eşyalarının davacının iddialarının aksine müvekkili veya annesi tarafından kesinlikle alınmadığını, müvekkilinin dava dilekçesinde iddia ettiği takıların düğünde ve nişanda takılıp takılmadığı konusunda dahi bilgi sahibi olmadığını, tarafların evliliklerinin 4 aydan az sürdüğünü, davacının iddialarının hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "davacının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddine " karar verilmiştir....
-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini, davalı tarafça alınıp bozdurulan müvekkileye ait ziynet eşyaları ile davalı yanında kalan ev ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili tarafından 2018/638 esas sayılı dosyası üzerinden davacı aleyhine açılmış bir boşanma davasının bulunduğunu, müvekkili tarafından daha evvel açılan boşanma davası bulunması nedeniyle işbu davanın Pazar 1....
Kanaat getirilen kusur durumu dikkate alındığında davacı kadının boşanma yönünden iddiasını ispatladığı, TMK 166/1.madde yasal koşullarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğundan davalı erkeğin boşanmanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Boşanma davası açılmakla tarafların ayrı yaşama hakkı olduğu, TMK 185/3. ve 186/3.maddeleri de gözetilerek TMK 169.madde gereğince kadın lehine tedbir nafakası verilmesi, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ağır kusuru bulunmayan kadının ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla TMK 175.madde gereğince kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olduğu gibi nafaka miktarları da tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyete uygundur. Bu haliyle davalı erkeğin kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi ve miktarlarına yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; altınların müvekkilinde olmayıp iş bu altınların bedelinin müvekkilinden alınıp davacıya verilmesine karar verilmesinin hatalı bir karar olduğunu, ziynet eşyalarında kadın ve erkeğe takılanların ayrımı yapılmadığını, bu hususun hukuka aykırı ve hatalı olduğunu, tanık beyanlarının tutarlığı olmadığını, davacının evi terk etmesi esnasında ziynet eşyalarını yanında alarak gitmesinin hayatın olağan akışına en uygun olduğunu, buna rağmen ziynet eşyalarını müvekkilinin aldığı kanaatine varılmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Davanın konusu , ziynet eşyası alacağı davasıdır....
Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dosya içerisinde mevcut delillerle ziynet eşyalarının varlığı davacı kadın tarafından kanıtlanmışır. Ancak yukarıda alıntılanan Yargıtay içtihadında da belirtildiği üzere davacı kadının bu ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığını ve iade edilmediğini ispat etmesi gerekir. Davacı kadın bu kapsamda tanık dinletmiştir. Davacı tanıklarının ziynet eşyalarının bozdurulduğuna dair bilgileri, davacıdan duyuma dayalı olup, ziynet eşyalarının akıbeti hususunda görgüye dayalı bilgileri bulunmamaktadır. Davalı tanıkları ise, davacı kadın tarafından talep edilen ziynet eşyalarının davacı kadının ailesinde olduğunu, davalı erkek tarafından borç ödenmek maksatlı olarak ziynet eşyalarının bozdurulmadığını beyan etmişlerdir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça düğünde takılan altınların hem ayarı hem de gramajı fahiş gösterildiğini, davacı tarafın iddia edildiği şekilde kendisine ziynet eşyasının takılmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını alıp kullandığı yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müşterek konuttan kovulmadığını evi terk ettiğini, anlaşmalı olarak ayrıldıkları boşanma dava dosyası içerisinde yer alan protokolde kişisel eşyası bulunmadığını beyan ettiğini, boşanma kesinleştikten sonra ziynet talebinde bulunması TMK 166/3 maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " Açılan dava; boşanma sonrasında talep edilen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; " Davacının boşanma davası ile davalı karşı davacının boşanma davasının kabulü ile; tarafların boşanmalarına, davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 500 TL tedbir nafakasının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, boşanma kararı kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı kadın yararına 8.000 TL maddi tazminat ile 8.000 TL manevi tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı kadının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddine," karar verilmiştir. Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; kusur, nafakalar ve tazminatların az olması ve ziynet talebinin reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf talebine cevap vermemiştir. Asıl ve karşı dava TMK 166/1.madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasıdır....