Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarı, ortak çocuk 23.06.1997 doğumlu... yararına nafakaya hükmolunmaması, mal rejiminin tasfiyesinie ilişkin davada tefrik kararı verilmesi ve mal rejiminin tasfiyesi davasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesi yönünden; davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının ortak çocuk 23.06.1997 doğumlu...yararına nafakaya hükmolunmaması, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada tefrik kararı verilmesi ve mal rejiminin tasfiyesi davasında ihtiyati tedbir kararı verilmemesine...

    Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönemden, miktarından ve taksit sayısından hareketle mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK'nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir. Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur....

      Katılma alacağına ilişkin talebin, mal rejiminin sona ermesi halinde görüleceği, rejim sona ermedikçe bu talebin incelenmesinin ve tasfiyeye gidilmesinin mümkün olmadığı, taraflar arasında açılan boşanma davası sonucunda verilen hükmün henüz kesinleşmediği, mal rejiminin sona ermediği ve katılma alacağına ilişkin talebin boşanma kararı kesinleşmeden inceleme olanağı olmadığı hususları göz önüne alınarak, katılma alacağına ilişkin talebin tefrik edilip, boşanma davasının neticesinin beklenmesi ve hasıl olacak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken katılma alacağının boşanma davasının fer'isi niteliğinde olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır....

        Temyize konu dava ise 08.04.2014 tarihinde açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nda mal rejiminin tasfiyesi davaları için her hangi bir zamanaşımı düzenlemesi getirilmemiştir. Bu durumda, aynı kanunun 5. maddesi yollamasıyla 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmalıdır. Zira, TBK'nun 646. maddesine göre, Borçlar Kanunu, Medeni Kanun'un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir TBK'nun 146.maddesine göre, Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on ./. yıllık zamanaşımına tabidir. Dairemiz uygulamalarında da, mal rejiminin tasfiyesi davalarında on yıllık genel zamanaşımı süresi kabul edilmektedir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun (17.04.2013 tarih ve 2013/8-375 E. 2013/520 K. sayılı kararı) kabulü de bu yöndedir....

          Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre boşanma (TMK md. 166/1) kararı verilmesi gerekirken yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle davanın reddi uygun görülmemiştir. 2-Davacı kadın tarafından mal rejiminin tasfiyesi talep edilmiş olup mal rejiminin tasfiyesine yönelik bu isteğin incelenebilmesinin; eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde mümkün olduğu, evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesi halinde mal rejiminin buna ilişkin davanın dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ereceği (TMK. 225/2). boşanma yönünde oluşacak hüküm kesinleşmedikçe, bu taleplerin incelenmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığı hususları dikkate alınarak, davacı kadının davasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talebinin tefrik edilip boşanma davasının neticelenmesinin beklenmesi ve oluşacak sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından; kusur belirlemesi, nafakaların miktarı, manevi tazmiant ve mal rejiminin tasfiyesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davacının dava dilekçesinde harcı da yatıralarak usulüne uygun açılmış bir davasının bulunmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar...

              Boşanma dosyasında, az yukarıda yazılı beyanlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.05.2009 gün 2009/2-158 Esas ve 2009/217 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi boşanmanın mali sonuçları üzerindeki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174.maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175.maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, şahsi eşyalarla ilgili anlaşmaya, kısaca boşanmanın ferilerine ilişkin olup, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağına konu yukarıda ada ve parsel numarası yazılı taşınmaz bu kapsam içinde değildir. Başka bir anlatımla; somut olayda, boşanma dosyası içeriğindeki beyanlarla tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. Tarafların anlaşmalı boşanma davasında mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşma yapmaları zorunluluğu yoktur. Ancak, bu konuda anlaşma yapmaları mümkündür....

                K A R A R Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, katılma alacağı konusu taşınmaz, mal rejiminin sona erdiği 12.09.2003 tarihinde davalı taraf adına tapuda kayıtlı bulunduğuna ve 3. kişi (önceki satıcı) tarafından boşanma dava tarihinden sonra 25.09.2005 tarihinde açılan tapu iptal tescil davası sonucu, dava konusu taşınmaz hükmen 3. kişi adına tescil edilmiş ise de; mal rejiminin sona erdiği tarihten sonraya ilişkin işlemler mal rejiminin tasfiyesi davasında değerlendirilemeyeceğine göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, taraflarca HUMK'nin 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 10.252,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 30.752,25 TL'nin temyiz eden davalı tarafından alınmasına...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, fazla istemin reddine reddine karar verilmiş olup hükmün davalı birleşen dosya davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı-birleşen davalı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz ve araç nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuş, birleşen davanın reddini savunmuştur. Davalı-birleşen davacı ... vekili, davanın reddini savunmuş, birleşen dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz ve ev eşyaları nedeniyle mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğinde bulunmuştur....

                    TMK'nun 214/2. maddesinde; mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda bu davalarda yetkili olan mahkemelerin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Söz konusu düzenleme kesin yetki kuralı şeklinde değildir. Somut olayda; Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava ilk olarak ....Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nde açılmış, mahkemece dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, yetkili mahkemenin . Aile Mahkemesi olduğuna karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Eşler ....1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 24.09.2013 tarih, 2011/430 Esas-2013/360 Karar sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma ile sona ermiştir. Her ne kadar mal rejiminin boşanma ile sona ermesi halinde boşanmaya ilişkin kararın verildiği yer Aile Mahkemesi yetkili ise de, davalı tarafça ......

                      UYAP Entegrasyonu