nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin karar ve karar gerekçesinin, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları, kusur durumu dikkate alındığında, davacı kadın için yargılama süresince TMK.'nun 169 maddesi uyarınca takdir edilen tedbir, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren TMK.'nun 175 maddesi uyarınca takdir edilen yoksulluk nafakası ile boşanma nedeni ile kadın lehine TMK.'nun 174/1- 2 maddesi uyarınca takdir edilen maddi ve manevi tazminat ve miktarlarının, toplanan tüm delillere, usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine, TMK.'nun 166/1,169,175,174/1- 2,4 maddelerin uygun olduğu anlaşıldığından, davalı erkeğin, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Taraflar arasındaki dava münhasıran TMK m. 166/3 kapsamında açılmış anlaşmalı boşanma davasıdır. Dava devam ederken davacı eşin ölümü üzerine mirasçılar tarafından davaya devam olunması talep edilmiştir. Olayları açıklamak taraflara ve hukukî nitelemeyi yapıp uygulanacak kanun maddelerini belirlemek görevi ise HMK m. 33 “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” hükmü uyarınca hâkime ait olup, mirasçıların talep içeriği gereğince davanın TMK m.181/2 gereğince davalı eşin kusuruna ilişkin kusur tesbiti davasına dönüştüğü gözetilerek TMK m. 181/2 kapsamında değerlendirme yapılıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında mevcut, kusura ilişkin değerlendirme ile yetinilip; hüküm kısmında TMK’nun 181/2 maddesi gereğince mevcut “kusur tesbiti” davasına ilişkin bir hüküm kurulmaması ve bu suretle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması doğru görülmemiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının münhasıran Türk Medeni Kanunu'nun 163. maddesine dayalı boşanma talebinin reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın, zina (TMK m. 161), haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163) ve evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak da boşanma talebinde bulunmuş mahkemece kadının zina (TMK m. 161) sebebine dayalı boşanma talebinin reddine, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesi uyarınca açılan davasının ise kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m.185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK m.169). O halde; Türk Medeni Kanunu'nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının boşanma kararı kesinleşinceye kadar devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde dava tarihinden boşanma karar tarihine kadar tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru değil ise de; bu yanlışlık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu yönünün düzelterek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Söz konusu araç ve taşınmazların, edinilmiş mal kabul edilmesi gerektiğine göre TMK'nun 202, 219, 229, 231, 232, 235/2 ve 236/1. maddesi gereğince davacının katılma alacağının hesaplanması, dava konusu 21994 ada 1 parselde kayıtlı bulunan 34 numaralı bağımsız bölüm mesken niteliğindeki taşınmazın satın alma yoluyla davalı adına mal rejiminin tasfiye tarihinden önce satın alınıp alınmadığının etraflıca araştırılması, dava konusu araç boşanma dava tarihinden sonra üçüncü şahsa devredildiğinden TMK'nun 235/2. fıkrası uyarınca, taşınmazın devir tarihindeki sürüm değerinin uzman bilirkişi tarafından TMK'nun 232. maddesi uyarınca saptanması, saptanacak sürüm değerinin yarısının artık değer olarak davacıya ait olduğunun kabulüne karar verilmesi (TMK. m.236/1), davacının talep miktarının dikkate alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekmektedir....
(GENÇCAN-TMK, s.1068-1082, Ömer Uğur GENÇCAN, “4721 Sayılı Türk Medenî Kanununa Göre Evliliğin Genel Hükümleri”, Yargıtay Dergisi, Cilt:29, Ocak-Nisan 2003, Sayı:1-2, Sayfa:43-49.) TMK. m.185-186 hükümlerine ilişkin “yoksunluk” tek başına “mevcut menfaatleri” boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir kuralının uygulanmasına bir gerekçe oluşturabilir mi? TMK. m.185-186 hükümlerine göre “zarar mutlaka vardır/oluşur” anlayışı açılan “her boşanma davasında” sadece davanın kabul edilmesi olgusunu istekte bulunan tarafa (kadın ya da koca) “otomatik olarak” maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilmesini gerektirir düşüncesini zorunlu kılar ki Kanun Koyucunun madde metninde yer alan “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen” sözcüklerine bu takdirde gerek bile kalmaz....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı davalı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, Davalı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın kadın olduğunu, bu anlamda davanın reddine, boşanma ve eşya talepli karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmek suretiyle kararın kaldırılarak davanın reddine, talepleri doğrultusunda karşı davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ilerine, karşı dava TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanma ve fer'ileri ile eşya talebine yöneliktir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....
TMK. m.185-186 hükümlerine göre “zarar mutlaka vardır/oluşur” anlayışı açılan “her boşanma davasında” sadece davanın kabul edilmesi olgusunu istekte bulunan tarafa (kadın ya da koca) “otomatik olarak” maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilmesini gerektirir düşüncesini zorunlu kılar ki Kanun Koyucunun madde metninde yer alan “mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen” sözcüklerine bu takdirde gerek bile kalmaz. Bu anlayışa göre; -Zaten menfaatler TMK. m.185-186 hükümlerine göre “zorunlu olarak” zedelenmiştir, -Zaten kanıtlamaya gerek de yoktur, -Zaten kanıtlanacak bir olgu da yoktur. Oysa boşanma davasında maddi tazminat (TMK. m. 174 f. I) verilebilmesi için maddi tazminat isteyen eşin mutlaka “maddi bir zararı” (Bilge ÖZTAN, Aile Hukuku, Ankara-2004, s. 482) mevcut olmalı ve bu maddi zarar dava dosyasında “kanıtlanmış” olmalıdır. Başka bir anlatımla ortada kanıtlanacak/kanıtlanması gereken bir “zarar” olgusu vardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, iştirak nafakası ve tazminatların miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin...
(TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle Erzurum’a ‘ailesi yanına’ döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Y2HD, 20.04.2006, 21518-5959 Sonuç olarak; inceleme konusu olan davada davacı “kadın” tarafından “sürekli kalma niyetiyle” oturduğu yer (TMK. m. 19 f. I) (=yerleşim yeri) olan ve bu sebeple davacı kadının yerleşim yeri (TMK. m. 168) olan yerde/doğru yerde boşanma davası açılmıştır. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı düşüncesine” katılmıyorum....