Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesi ile; kusur belirlemesinin yanlış yapıldığını, kadının tam ve asli kusurlu olduğunu, kadın ve ailesinin erkeğe ve ailesin sürekli sözlü ve fiziki şiddeti olduğunu, hakaret ve tehditleri olduğunu, aşağıladığını, kadının sürekli duygusal ve psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli çocukları babadan kaçırdığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, mahkemece hatalı değerlendirme yapıldığını, velayet ve kişisel ilişki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ara kararla verilen kişisel ilişkinin hükümle sürdürülmemesinin hatalı olduğunu, kadının davasının kabulü, nafaka ve tazminat verilmesi ve miktarlarının fahiş olduğunu, nafakalarda gerekçe olmadığını, erkek lehine vekalet ücreti verilmemesinin yanlış olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

Ancak boşanma kararı 30.04.2009 tarihinde kesinleşmiş olup, davacının bu tarihten önce ki ödemeler tedbir nafakası niteliğinde olduğundan, mahkemenin 2007 yılı Ağustos ayından itibaren nafakanın kaldırılmasına karar vermiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.O halde Mahkemece yapılacak iş; boşanma ilamının kesinleştiği tarihten itibaren yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar vermek olmalıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı Dava dilekçesi ile; boşanma davasında davalı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının, davalının boşanma davasından sonra ... isminde bir şahıs ile evlenmiş olduğunu iddia ederek kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesi ile ... isimli şahsın davacıdan önce evlenip boşandığı kişi olduğu, davacıdan boşandıktan sonra kimseyle evlenmediğini, ayrıca çeşitli rahatsızlıkları olması nedeniyle nafakaya muhtaç olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davalının davacıdan boşandıktan sonra bir başkası ile evlenmediği gibi, yoksulluğunun da ortadan kalkmadığı, herhangi bir işte çalışmadığı sadece 3 ayda bir 2022 sayılı yasaya göre 600 TL maaş aldığı, ekonomik şartlar, paranın satın alma gücü, davalının artan ihtiyaçları da nazara alındığında davalının yoksulluk içerisinde bulunduğu, ayrıca hastalığının bulunduğu, ayrıca...

      Türker bey ve sevgilisi hakkında tazminat davası açıldı…” şeklindeki 18.02.2011 tarihli ifadesi, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; katılan tarafından resmi nikahlı eşi aleyhine 18.10.2010 tarihli boşanma davasının açıldığı ve uzun süredir fiilen ayrı yaşayan tarafların boşanma konusunda henüz 27.01.2011 tarihli anlaşma metnini hazırlamadıkları dönemde, kendi lehine yeni deliller elde edip, boşanma davasında avantaj sağlamak isteyen ve bu amaçla dedektiflik faaliyeti adı altında izleme ve takip ekipleri kuran sanık ...’e başvuran katılanın eşinin talebini yerine getirmek üzere birlikte hareket eden sanıkların, katılanın, gün içerisinde yapıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek için onu sürekli denetim ve gözetim altına alıp, katılanın 2010 yılının son ve 2011 yılının ilk günü . isimli kadınla beraber olduğunu ve onunla arasındaki ilişkinin boyutunu gösteren özel görüntülerini de kaydetmeleri nedeniyle...

        Davacı boşanma davasında davalının erkeklerle görüştüğünü ve haysiyetsiz hayat sürdüğünü ileri sürmüş ise de bu iddiası ispatlanamadığından manevi tazminat talebi reddedilmiş olup, karar kesinleşmiştir. Ancak davalı kadın boşanmanın kesinleşmesine kadar geçerli olan sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmış ve başka bir erkekle birliktelik yaşayarak bir çocuk dünyaya getirmiştir. Bu durumun sadakatsizliğe uğrayan davacı kocanın kişilik haklarını zedeler nitelikte olduğu da açıktır. Eldeki bu tazminat davasının 11/09/2020 tarihinde açıldığı ve boşanma kararının 08/09/2020 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında hakkı zedelenen kişinin Türk Medeni Kanunu'nun 25. ve Borçlar Kanunu'nun 49. maddesi gereğince genel hükümlere dayalı olarak genel görevli mahkemede manevi tazminat istemli dava açması gerekmektedir. Bu nedenlerle uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından Karaman 1....

        GEREKÇE : Asıl davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma davası, karşı davanın ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılmış boşanma , ziynet alacağı ve mehir alacağı davası olduğu anlaşılmıştır....

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Ceza Mahkemesi Suç : Kişisel verilerin kaydedilmesi Hüküm : TCK'nın 135/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ:AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ... Asliye Hukuk ( Aile) Mahkemesinin 15.12.2009 tarih ve 2009/54-252 E.K. sayılı ilamı ile boşandıklarına ve davalı lehine aylık 175 TL nafaka ödemesine karar verildiğini, ... İcra Müdürlüğünün 2010/107 Esas sayılı dosyasında 09.07.2010 tarihli muhtıra ile davalının nafaka talebinden vazgeçtiği, bu nedenle nafaka ödemesi yapmamaları gerektiğinin ihtar edildiğini, davalının boşanma davası devam ederken ... isminde bir kişi ile karı-koca hayatı yaşadığını, bu kişiden ayrıldığını ve İzmir 27....

            Md ye göre '' Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse'' boşanma davası açabilir denilmekte olduğunu, şayet yüz kızartıcı suç işlendiğini fakat ortak hayat çekilmez hale gelmediğini, davanın reddedilmesi gerektiğini, somut olaya bakıldığında suçun 2014 yılında işlenmiş olup buna rağmen çok uzun bir süre ortak yaşamın devam etmesi ortak hayatın davacı için çekilmez hale gelmediğini gösterdiğini, bu hakkın kullanılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkilinin evlilik birliği süresince davacı ve müşterek çocuklar ile ikamet ettiği konutun babaannesinin konutu olduğunu, ekonomik koşullarının iyi olmayan Müvekkili ve ailesine zor durumda kalmadan ve kira ödemeden kalmaları için müvekkilinin ailesi tarafından tahsis edildiğini, müvekkilinin babaannesinin vefat ettiğini, ve yasal mirasçısı olan Müvekkilinin babası hayatta olduğu için müvekkilinin konut üzerinde mülkiyet hakkı...

            Dosya kapsamında kanaat getirilen kusur durumu dikkate alınarak davacı kadının iddialarını ispatladığı ve TMK 166/1. madde yasal şartlarının oluştuğu dikkate alınarak davanın kabulü ile boşanma kararı verilmesi usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olmakla davalı erkeğin davanın kabulüne yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamında toplanan deliller, idrak çağındaki çocukların beyanı, halen kadın ve çocukların adres gizliliği ve koruma altında olmaları, kurulu düzenleri dikkate alınarak velayetlerinin anneye verilmesi menfaatlerine olduğu gibi baba ile kişisel ilişki kurulmaması da küçüklerin menfaatine olmakla ilk derece mahkemesinin velayet ve kişisel ilişkiye dair kararı dosya kapsamına uygundur. Bu hali ile davalı erkeğin velayet ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

            UYAP Entegrasyonu