Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin açıklığa kavuşturulması, davacı ve davalı iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi yönünden davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için dosya bir mali müşavir bilirkişi ve bir hukukçu bilirkişiye tevdi edilmiştir....

    protokolünden o tarihte 5.000.000- TL (5 YTL)'nin 250 DM'ye tekabül ettiğinin anlaşıldığını, 128,20 Euro olarak belirlenen nafakanın hangi aya ve yıla ilişkin olduğunun belli olmadığını ve bu miktarın yanlış olduğunu beyanla itirazlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

    -KARAR- Davacılar vekili, müvekkili Necati ile davalının 2007 yılında evlendiklerini, tarafların evlenirken yöre örf ve adetlerine göre 10/08/2007 tarihli mihir senedini tanzim ettiklerini, ancak tarafların bir süre sonra anlaşamadığını ve davalının müşterek ikameti terk ettiğini, aracılar vasıtasıyla eşlerin yeniden birleştiklerini, bu sırada 10/08/2007 tarihli mihir senedinin dava konusu yapılması nedeniyle davalının babasının ısrarı üzerine müvekkilleri tarafından düzenlenen 50.000,00 TL bedelli bononun mihir senedine istinaden verildiğini, eşlerin bu senedin verilmesinden bir süre sonra yeniden anlaşamadıklarını ve davalının müşterek ikameti terk ederek müvekkili Necati'ye boşanma davası açtığını, ayrıca Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/584 E. sayılı dosyası ile 10/08/2007 tarihli mihir senedinden kaynakli dava açtığını, bununla birlikte mihir senedine istinaden ve evlilik birliğinin devamı için verilen bononun da Cihanbeyli İcra Müdürlüğü'nün 2010/644 E. sayılı dosyası ile...

      Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, taraflar arasında düzenlenen bilirkişilik protokolünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince, bononun Ticaret Kanununda düzenlendiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince, taraflar arasındaki temel ilişkinin protokolden kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir....

        bir sözleşme niteliğinde olmasına göre; genel zamanaşımı süresi niteliğindeki 6098 sayılı Kanun'un 146 ıncı maddesinde düzenlenen "kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir." hükmünün uygulanmasının gerekeceği, bu kapsamda zamanaşımı itirazının reddine karar verildiği, taraflar arasında görülen boşanma davasında 17.01.2018 tarihli boşanma protokolünü mahkemeye sunmuş olmaları, boşanma davasındaki beyanları, boşanma kararının hüküm kısmı ve tarafların hiçbir zaman protokoldeki imzalarını inkar etmemiş olmaları, boşanma dava dosyasındaki bu belge ve beyanların mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, taşınmaz mülkiyetinin boşanma kararıyla davacıya geçmediği ve fakat davacının malik olan kadından mülkiyetin kendi adına tescilinin isteme hususunda kişisel hakkının bulunduğu, bu haliyle açılan davanın yerinde ve haklı olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar verildiği, taşınmazın kaydına ipotekler konulduğu anlaşılmakla hacizlerle yüklü olarak...

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 26/04/2023 NUMARASI : 2016/132 Esas - 2023/351 Karar DAVANIN KONUSU : Alacak BAM KARAR TARİHİ : 05/10/2023 KARAR YAZIM TARİHİ : 05/10/2023 İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 26/04/2023 tarihli 2016/132 Esas ve 2023/351 Karar sayılı dosyasının yapılan ön incelemesi sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl dava; adi ortaklığın, tasfiyesine ilişkin düzenlenen sulh protokolünden doğan cezai şart, gecikme bedeli ve ipoteğin kaldırılmamasından doğan zararın tazminine ilişkin olduğu, karşı dava ise, iş ortaklığı sözleşmesi kapsamında verilen yetkinin kötüye kullanılmasından doğan zararın tazmini istemine ilişkin davadır. Mahkemece; asıl davanın kabulü ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup, karara karşı davalı-karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 Sayılı HMK.'...

            vekillerince istenmiş ise de davetiye pulu olmadığından duruşma isteğinin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Davalar, eser sözleşmesinden kaynaklanan gizli ayıp nedeniyle alacak, çeklerin iptâli, menfi tesbit ve tedbirin devamı istemlerine ilişkindir. 1-Mahkemece, gizli ayıbın süresinde bildirilmediği gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir. BK’nın 362/III. maddesi uyarınca, yapılan şeydeki kusur sonradan meydana çıkarsa, iş sahibi, vâkıf olur olmaz keyfiyeti yükleniciye bildirmeye mecburdur. Aksi halde, iş sahibi yapılan işi kabul etmiş sayılır. BK’nın 126/son maddesi uyarınca da yüklenicinin kasdı veya ağır kusuruna bağlı haller hariç, ayıplı işe ilişkin eser sözleşmesinden doğan davalar 5 yıllık zamanaşımına tâbidirler....

              protokolünden kaynaklanan maaş ödemesinin de yapılmadığını ileri sürmekte ise de, 25/07/2007 ve 19/10/2007 tarihli protokollerin davacı ile davalı arasında düzenlenip boşanma kararının fer'i niteliğinde olduğu, şirketin işbu sözleşmelerin tarafı olmaması sebebiyle şirket tüzel kişiliğine herhangi bir borç ve mükellefiyet yükleyemeyeceği, davacının bu protokollere dayanan talebi ortak sıfatından kaynaklanmadığından ortak sıfatından doğmayan bir hakkın ihlalinden bahisle şirket müdürünün azli veya yetkisinin sınırlandırılmasının talep edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir....

                Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen yukarıda tarih ve numarası yazılı davanın kabulüne dair hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosya Dairemize gönderilmiş olup, bu aşamada davalı vekilinin yerel mahkemenin 27/11/2013 tarihli yazısı ekindeki 13/11/2013 tarihli dilekçe ile taraflar arasındaki bir sulh protokolünden bahisle temyiz isteminden vazgeçtiklerini bildirdiği anlaşılmış olmakla dosya re’sen ele alındı, içindeki kağıtlar okundu, gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği nitelikte olup davalılar vekillerinin vekaletnamelerinde HMK’nın 74. maddesine uygun şekilde temyizden feragate yetkili kılındıkları anlaşılmakla, bu yöndeki beyanları sonuç doğurucu niteliktedir. Bu itibarla, davalı vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir....

                  Davacı mirasçıları verilen kararı; ceza dava dosyalarının yeterince incelenmediği, davalının 2013 yılında gönderdiği ihtarnamenin boşanma davası sürerken gönderildi, o tarihte henüz taraflar arasında her hangi bir mal paylaşımı anlaşmasının olmadığının gözden kaçırıldığı, dinlenen tanık beyanları ile davalının devir işlemini oyaladığı ispat edildiği halde bu beyanların gerekçede tartışılmadığı, protokol gereği devir işlemlerinin sadece murise yüklenen bir yükümlülük gibi düşünülmesinin doğru olmadığı, muris hakkında devam eden ve açılan ceza dosyaları nedeniyle ganyan bayinin devralınamayacağının düşünülmediği gerekçesiyle istinaf etmiş, usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını, davanın kabulünü talep etmişlerdir. Davalı vekili, istinaf başvurusuna cevap vermemiştir. Dava; anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan şahsi hakkın devrine, bunun mümkün olmaması halinde devir bedelinin tahsili istemine ilişkindir....

                  UYAP Entegrasyonu