Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, TMK 166/son maddesine dayalı boşanma talebine ilişkin olup, Of Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinin 2013/535 Esas, 2016/432 Karar sayılı dosyasında açılan ve redle sonuçlanarak 08/09/2017 tarihinde kesinleşen boşanma davası ile eldeki davanın açılma tarihi olan 01/12/2020 tarihi arasında TMK 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık zaman geçmiştir. Bu zaman zarfında taraflar arasında ortak hayat yeniden tesis edilememiştir....

Asıl dava olan boşanma davaları konusuz kaldığına göre mahkemece velayetin düzenlenmemesinde bir isabetsizlik yoktur....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tasarrufların Kısıtlanması-Tedbir Nafakası-Hakimin Müdahalesi-Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatların reddi, tedbir nafakasının miktarı, tedbir nafakasının başlangıç tarihi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatların reddi ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan, ortak konutun aile konutu olarak belirlenmesi, aile konutu ve araç üzerindeki tasarrufların kadının rızasıyla yapılması, ortak konut ve ev eşyalarından kadının yararlanması ve tedbir nafakası verilmesi talepli dava ile davalı-karşı davacı erkeğin birleşen TMK 166/1 inci maddesine dayanan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda...

      Özel boşanma sebepleri ise kendi içinde mutlak özel boşanma sebepleri (zina md. 161; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış md. 162, suç işleme md. 163 ve son olarak terk md. 164) ve nispi özel boşanma sebepleri (haysiyetsiz hayat sürme md. 163 ve akıl hastalığı md. 163) şeklinde ayrıma tâbidir. Bu ayrımların asıl önemi; hâkimin, somut olayda evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini incelemesinin gerekip gerekmediği noktasında kendini gösterir. 3. Kanun koyucu özel mutlak boşanma sebepleri konusunda belirli bir olayın gerçekleşmesi şartını aramıştır. Özel mutlak boşanma sebebine dayalı bir davada "kanunun aradığı belli şart" gerçekleştiği takdirde artık hâkim, genel boşanma ve özel nispi boşanma sebebine dayalı davaların aksine "evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini" incelemeksizin boşanma kararı vermek zorundadır. Zira kanun koyucu; özel mutlak boşanma sebeplerinden birinin varlığı hâlinde, ortak hayatın çekilmez hâle geldiğini kabul etmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, kabul edilen boşanma ve reddedilen ayrılık davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı- davalı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olup, davalı-davacı kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....

          Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Ata 2015 doğumludur. Ortak çocuğun, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle, uzun süreli olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı-davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Ata arasında daha kısa süreli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2 )....

            Türk Medeni Kanununun 166/2.maddesindeki boşanma koşulları gerçekleştiğinden boşanma kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin tarafları eşit kusurlu gösteren gerekçesi isabetli değilse de; boşanma hükmü, hüküm sonucu itibarıyla doğru olduğundan; hükmün gerekçesinin açıklandığı şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/son). 3-Davacı kadının davası kabul edildiği halde, davalı koca lehine vekalet ücreti takdiri doğru değil ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

              Tarafların yaklaşık on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davalı tarafından davacı aleyhine açılan boşanma davasının "haklı görülmeyerek" 7.11.2012 tarihinde verilen kararla reddedildiği, kararın 7.1.2013'te kesinleştiği, eldeki davanın ise, 29.7.2013 tarihinde açıldığı görülmektedir. Boşanma davasının reddine ilişkin gerekçede "davacının müstakil konut temin etmediği, davalının eve girmesini engellediği, kapı kilidini değiştirdiği, bu sebeple tamamen kusurlu olduğu, kadına atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı" belirtilmiştir. Davacı, boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı kurmak istediği halde, davalının buna engel olduğunu ve konuta kendisini almadığını, halen kardeşlerinin yanında kaldığını ileri sürdüğüne, evlilik birliği devam ettiğine göre; dava, konutun tapu kütüğüne şerh konulması isteği yanında, Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesinin (2.) ve (3.) fıkrasında yer alan "konut ve ev eşyasından yararlanmaya" ilişkin önlem alınması isteğini de içermektedir....

                Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 05.09.2013 tarihli protokole göre , 1.000 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, her yıl kararın kesinleştiği ayı takip eden ayda %10 artırılmasına ve 05.09.2013 tarihli protokolün onaylanmasına karar verilmiş, verilen ikinci hükümden sonra davacı kadın tarafından hüküm temyiz edilerek 08.06.2016 tarihli anlaşma protokolü ibraz edilmiş ve bu protokole göre hükmün bozulmasına karar verilmesi istenmiştir. 08.06.2016 tarihli anlaşma protokolü ile, 08.09.2015 tarihli boşanma kararında düzenlenen taşınmazın ve tapuda ...., 17322 parsel, 12 pafta da bulunan gayrimenkulun, tarafların çocuğu ...e devredilerek tapuda üzerine kayıt ve tescil yapılacağı, gayrimenkullerin ortak çocuk adına kayıt ve tescil tarihine kadar davacı kadın tarafından bedelsiz kullanılacağı, ortak çocuk için davalı erkek tarafından ödenen 1000 TL iştirak nafakasının 1200 TL olarak ödeneceği kabul ve taahhüt edilmiştir....

                  Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 09.03.2006 tarihinde kesinleşen kararla Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca boşandıkları, kadın yararına 150,00 TL yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 26.12.2003 doğumlu Aybüke yararına ise 100,00 TL iştirak nafakasına hükmolunduğu, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra doğan tarafların ortak çocukları 18.05.2006 doğumlu Ayşegül’ün velayetinin davacı anneye bırakılmasına ve bu çocuk yararına 50,00 TL iştirak nafakası verilmesine ilişkin 09.03.2011 tarihli kararın Dairemizin 10.01.2017 tarihli ilamı ile onanması ve karar düzeltme yoluna başvurulmaması sonrası kesinleştiği, dava tarihi itibariyle davacı kadının bir tekstil firmasında asgari ücretli olarak sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, ailesine ait olduğu belirtilen evde ortak iki çocuk ile birlikte yaşadığı, davalı erkeğin ise tarafların boşanmalarından sonra yeniden evlendiği, bu evliliğinden 04.06.2007 tarihinde...

                    UYAP Entegrasyonu