Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir" hükmü bulunmaktadır. Davacı-davalı erkeğin, ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2011/430 esas, 2011/710 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 11.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Bu dosyada ise davacı-davalı erkek tarafından 12.12.2014 tarihinde dava açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

    Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına karar verilmiş, hüküm yine davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince, velâyeti anneye bırakılan ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren hükmedilmesi doğru değil ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

      Somut olayda, ilk derece mahkemesince aldırılan 15/01/2019 tarihli SİR raporunun davalı anne ve ortak çocuk 2016 d.lu Hira ile görüşülmeden düzenlendiği, üstelik raporda yaşı küçük çocuğun annesine muhtaç yaş aralığında olduğu, bu nedenle öncelikle davalı annenin çocuk bakımı ve yetiştirme konularında sorumluluklarını üstlenip üstlenemeyeceği konusunda incelenmesinin elzem olduğu belirtildiği halde ilk derece mahkemesince gerekli araştırma ve inceleme tamamlanmadan ortak çocuk Hira'nın velayetinin davacı babaya verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi kabule göre de, TMK'nun 169,185,186,197. m.leri uyarınca boşanma davası açılmakla eşler ayrı yaşamakta haklı olup, hakimde resen yahut talep üzerine gerekli gördüğü tedbirleri almakla, özellikle tedbir nafakasına karar vermekle yükümlü olduğundan, fiilen davacıdan ayrı yaşayan davalı kadın ve onunla bir arada olan ortak çocuk yararına tedbir nafakasına karar verilmemesi de hatalı olmuştur....

      Ne var ki, dava açıldığı tarihte fiilen anne yanında kalan çocuklar lehine nafaka takdiri için ayrı yaşamda haklılık sebebinin aranmasına gerek bulunmadığı ve tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın satın alma gücü, günün ekonomik koşulları, çocukların ihtiyaçları, eğitim masrafları ve hakkaniyet ilkesi (TMK md.4) birlikte değerlendirildiğinde dava tarihinden itibaren boşanma kararının kesinleştiği tarihe (22/09/2020) kadar devam edecek şekilde ortak çocuklar yararına nafaka takdiri gerekirken davacının hukuki yararı kalmadığından davasının reddi isabetsiz olup bu yanlışlığın giderilmesi de yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün Dairemizce düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan sebeplerle, davacı kadının ortak çocuklar için nafaka takdiri gerektiğine yönelik istinaf talebinin kabulüne, Dairemizce HMK'nın 353/1.b.2 maddesi gereği yeniden esas hakkında hüküm tesisine, sair istinaf talebinin ise esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davalı ... kadın tarafından açılan boşanma davasında, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, ortak çocuk ve davalı ... kadın yararına hüküm altına alınan nafaka ve davalı ... kadın lehine hükmedilen maddî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır. 2....

        Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, her iki tarafın istinaf talebinin kararın gerekçesiz olması nedeni ile usulden kabulüne, kabul edilen istinaf sebebine göre de, davalı-davacı kadının boşanma davası istinaf edilmeyip kesinleştiğinden bu yön hariç, her iki tarafın diğer istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesi kararının münhasıran bu sebeple kaldırılmasına ve davanın yeniden görülerek gerekçe içerir bir karar verilmek üzere kararı verilen mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. Kabule göre de; ortak çocuk 2008 d.lu Nesibe artık idrak çağına geldiğinden ve velayeti nizalı olduğundan velayetinin düzenlemesi konusunda yeniden SİR raporu aldırılmaması ve velayet konusunda resen dinlenilmemesi, ayrıca velayeti ayrı ayrı anne-babaya verilen ortak çocuklar için ebeveynlere çocuklar reşit oluncaya kadar hesap yükümlülüğü yüklenmemesi ve bunun hüküm fıkrasında gösterilmemesi hatalı olmuştur....

        Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 18.04.2022 tarih ve 2021/685 Esas, 2022/608 Karar sayılı kararı ile; kararın erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk ... yararına hükmedilen iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ile yoksulluk nafakasına ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun tespitiyle gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine, erkek tarafından açılan boşanma davasının, kadının boşanma davasında verilen boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği de dikkate alındığında tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin erkek üzerinde bırakılmasına; ortak çocuk ... yararına aylık 2.000,00 TL iştirak nafakası ödenmesine, nafakaya ÜFE oranında artış uygulanmasına; kadın yararına 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının kira gelirleri ve taşınmazlarının bedelleri dikkate...

          Dava, TMK'nın 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın fer'isi niteliğindeki taleplere ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi; “Boşanma sebeplerinin herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmünü içermektedir. Anılan madde gereğince boşanma kararı verilebilmesi için ilk koşul, reddedilen bir boşanma davasının bulunmasıdır. Bu davalarda reddedilip kesinleşen ve boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan bir davaya dayanılabilir. Ret kararının kesinleşmiş olması dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır....

          Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesinde yazılı “eylemli ayrılık sebebine” dayanan boşanma davalarında, boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin kusur durumunun bir önemi bulunmamaktadır. Burada; TMK’nın boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması boşanma kararı verilebilmesi için yeterlidir. Eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davalarında kusur belirlemesi boşanmanın eki niteliğindeki istekler yönünden önem taşımaktadır. 15. Boşanma nedeniyle hükmedilecek maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında TMK’nın 174. maddesi "Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir....

            Temyiz Sebepleri Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilin evlilik birliği süresince herhangi bir kusuru olmadığı, ayrıca müvekkilim şuan ortak kız Sena ile yeniden bir yaşam kurmaya çalıştığı, maddi anlamda fazlasıyla sıkıntı yaşadığı, davacı tarafın hiçbir gelirinin olmadığı hususunun gerçeği yansıtmadığı, kozmetik firmalarında ürünlerinin satış danışmanlığını yaptığı gerekçeleri ile kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar ile tazminatlar noktasında toplanmaktadır. 2....

              UYAP Entegrasyonu