Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava, evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre "resen gözetilecek kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen hallerle sınırlı olarak yapılır." TMK'nın 166/1 maddesine göre "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir." TMK'nın 174. maddesine göre; "mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir."...

Aile Mahkemesinin 20.12.2011 tarihli ve 2011/494 E., 2011/727 K. sayılı boşanma davasının reddine ilişkin karardan sonra tarafların ortak hayatı yeniden kurmak amacıyla bir araya gelmedikleri, eldeki davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/4. maddesinde yazılı üç yıllık sürenin sonunda açıldığı, somut olaya gelindiğinde eşlerin on yıldan beri ayrı yaşadıkları, davalı kadın tarafından açılan eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasına dayanak ret ile sonuçlanan boşanma davasında sadakatsizlik vakıasına dayanıldığı ne var ki davadan feragat edildiği, hâl böyle olunca kadının 06.10.2011 tarihli feragati nedeniyle eşinden kaynaklanan tüm kusurlu davranışları affetmiş sayıldığı, nitekim dinlenen tanık beyanlarına göre davalı kadının bu feragati karşılığında karşı taraftan üç daire aldığı, tüm bunlara rağmen eşlerin yeniden bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, olaya bu yönü ile bakıldığında her iki tarafın uzlaşmaz tavırları neticesinde karşılıklı geçimsizlik...

    Bu olgu ile yukarıda açıklanan “diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”şeklindeki yasal düzenleme birlikte ele alındığında davacı kocanın gerçekte iddia ettiği gibi “terk edilen” değil, “terk eden” eş olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 04.11.2009 gün ve 2009/2-4 esas, 2009/484 karar sayılı ilamında da açıklandığı gibi terke dayalı boşanma davasında dava açma hakkı, kanunun açık deyimiyle sadece “terk edilen eşe” ait bulunduğundan, diğer eşi ortak konutu terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş “terk eden eş” konumunda olmakla, terk nedeniyle boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple terk eden eşin, terk hukuki sebebine dayanarak boşanma davası açması mümkün değildir....

      aynı dava içerisinde istenebildiği halde hüküm fıkrasında nafaka yönünden nispi harcın davalıdan tahsili yönünde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, bu hususun düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği, kişisel ilişki ve nafaka harcına yönelik olarak kararın resen düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine, davalı erkeğin boşanma ve ferîlerine yönelik istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, ortak çocuk ile babası arasında kişisel ilişki kurulmasına, nafaka talepleri yönünden başkaca harç alınmasına yer olmadığına, davalının boşanma ve ferî'lerine yönelik diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir....

        İlk derece mahkemesince tarafların ilk boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı yeniden kurmak üzere bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı ve aralarında bu nedenlerle şiddetli geçimsizlik bulunduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde eşit kusurlu oldukları tespit edilerek davanın kabulü ile tarafların TMK'nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. İstanbul Anadolu 2.Aile Mahkemesi(Kapatılan Kartal 2.Aile Mahkemesi)'nin 2005/394 Esas - 2006/553 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı T2 tarafından davalı T1 aleyhine 02/05/2005 tarihinde boşanma davası açıldığı, 08/06/2006 tarihinde davanın reddine karar verildiği, kararın 06/11/2007 tarihinde Yargıtay 2 HD si tarafından onanarak kesinleştiği görülmüştür. Kesinleşen gerekçeli kararda davacı tarafın iddiasını ispata yönelik delillerini ibraz etmemesi, tanıklarını hazır etmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir....

        Bu durumda davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi ve bu yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı- davalı kadının maddi (TMK m 174/1) ve manevi (TMK m 174/2) tazminat isteğinin kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 4-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 07.03.2016 tarihli ilamı ile erkeğin de boşanma davasının kabul edilmesi gerekçesiyle bozulmuştur. Hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları ise kesinleşmiştir. Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen kadın ve ortak çocuk yararına verilen tedbir nafakası bozmanın kapsamı dışında kalıp kesinleştiği halde kadın ve ortak çocuk yararına yeniden tedbir nafakasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

          Az kusurlu olan davacı-karşı davalı kadının kendisinin de boşanma davası açması karşısında, boşanmaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuk bakımından korunmaya değer bir yararın kalmadığı görülmektedir. Davalı-karşı davacı erkeğin davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesindeki boşanma koşulları oluşmuştur. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün bulunmamasına göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilecek yerde, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

            Bozulmasına karar verilen hususlar yönünden yeniden yapılan yargılamada temyiz edilmeyerek veya onanarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden hüküm kurulamaz. Erkeğin boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası, erkeğin kabul edilen boşanma davasında yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti yönünden kurulan hüküm taraflarca temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Buna rağmen mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda erkeğin boşanma davası, velâyet, kişisel ilişki, erkeğin tazminat taleplerinin reddi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakası ve iştirak nafakası, erkeğin kabul edilen boşanma davasında yargılama gideri, harç ve vekâlet ücreti yönünden karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....

              DAVA TÜRÜ : Karşılıkı Boşanma-Eşya Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı erkek tarafından, her iki boşanma davası ile davacı-davalı kadının eşya alacağı davası yönünden; davacı-davalı kadın tarafından ise, katılma yolu ile tazminatlar ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-davalı kadın 16.09.2014 tarihinde boşanma ve eşya alacağı davası açmış, yargılama sırasında davalı-davacı erkek tarafından 14.05.2015 tarihinde ... 6.Aile Mahkemesinin 2015/475 esas sayılı dosyası ile boşanma, velayet, ortak ve şahsi eşyaların taksimine yönelik dava açılmış ve davaların birleştirilmesine karar verilmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından iştirak nafakalarının miktarları ve ortak çocuk Durmuş Ali'nin velâyeti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle ortak çocuk ... yönünden verilen velâyet hükmünün Dairemizin 12.11.2020 tarih ve 2020/5057 E. ve 2020/5692 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşılmasına göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece verilen 20.02.2020 tarihli ikinci hüküm "bozma öncesi verilen kararda boşanma davasının kabulü, ortak çocuklar ... ve ...'...

                  UYAP Entegrasyonu