"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur tespiti, manevi tazminat ve nafaka yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/4.maddesinde yer alan, boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçmesi, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebine dayandığı halde deliller bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 166/1.maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de, bu yön temyiz edilmediğinden bozma sebebi yapılmamış, yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. 2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek dava dilekçesinde taraflar arasında daha önce verilen ayrılık kararına rağmen ortak hayatın yeniden kurulamadığından bahisle TMK 172 maddesine dayanarak boşanma isteminde bulunmuş, mahkemece TMK 166/1 maddesi uyarınca davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı tarafından daha önce davacı aleyhine bir boşanma davası açıldığı, bu davada 1 yıl ayrılık kararı verildiği ve hükmün 12.06.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ve açıklanan olaylara göre, boşanma davası Türk Medeni Kanununun 172 maddesinde yer alan sebebe dayanmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki birleştirilerek yapılan davanın muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1- # Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Toplanan delillerden, boşanmaya neden olan olaylarda eşini döven, istemediğini söyleyen davacının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. # Ayrılığa karar verilebilmesi için boşanma sebebinin gerçekleşmesi ve fakat ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması (TMK.md.170/3) gerekir.Oysa toplanan deliller Türk Medeni Kanununun 161, 162, 163, 164, 165 ve 166. maddesinde yer alan, boşanma sebeplerinden birinin varlığını kabule elverişli ve yeterli değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yetersiz gerekçe ile ayrılığa karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır....
Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan ortak hayatın yeniden kurulmamış olması koşulu oluşmamıştır. O halde davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde boşanma kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.03.2015 (Prş.)...
az olduğu, boşanma davasında kişisel ilişki kurulmakla kişisel ilişkiye dair asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı ve dava açmakta haklı olan erkek lehine vekâlet ücreti takdiri gerektiği gerekçesiyle; kadının erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatların miktarı ile kadının kesinleşen boşanma davası hakkında yeniden hüküm kurulması, kişisel ilişkiye ilişkin asıl davada verilen kabul hükmü ve çocukların tedbir nafakasının bitiş tarihine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun yukarıda gösterilen şekilde düzeltilmesine, davalı - davacı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilerek; erkeğin asıl davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tedbir nafakası davasında ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 350,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin boşanma davasındaki yargılama giderlerinin erkeğe yükletilerek erkeğin davası için...
Davacı-davalı kadına ihtar kararı 07.05.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, kadın ihtara cevap vermemiş, ihtardan sonra 26.05.2015 tarihinde evlilik birliğin sarsılması hukuki sebebiyle boşanma davası açmış, erkek de 08.07.2015 tarihinde birleşen terk sebebiyle boşanma davası açmıştır. Mahkemece her iki davanın da reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, erkeğin kendisini evden kovduğunu ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispat edememiştir. Terk sebebi ile usulüne uygun şekilde açılan bir boşanma davasının reddine karar verilebilmesi için, ortak konutu terk etmeye zorlanıldığının veya ortak konuta dönmemekte haklılığın davalı tarafça kanıtlanması gerekir (TMK m. 164/1). Toplanan delillerden usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen davacı-davalı kadın haklı bir sebebi olmadığı halde davet edildiği ortak konuta dönmemiş ve davada Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde aranan koşullar gerçekleşmiştir....
Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, "tarafların karşılıklı olarak eşlerden beklenen iletişim, paylaşma, birlikte hareket edebilme durumunun zedelendiği ve boşanma kararı verilmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı" gerekçesiyle Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin, birlik görevlerini yerine getirmediği, eşinin ailesine soğuk davrandığı ve eşine ekonomik şiddet uyguladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkek tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır....
Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı tarafından açıldığı, davanın "kadına atfı kabil kusur bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı karşı davacının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı artık kusurlu sayılamaz. Fiili ayrılık süresi içinde davalının bir kusuru da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı-karşı davalı kusurludur. Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacı-karşı davalının “eşini sevmediğini, istemediğini söyleyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı” anlaşılmaktadır....