Mahkemece, boşanma davasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 07.11.1997 tarihinde evlenmiş, boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 12.12.2002 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur (TMK.nun 225/2). MK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, (MK.nun 170.m) bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Dava konusu 38 LL 972 plakalı araç 13.09.2000 tarihinde satın alma yoluyla trafikte davalı adına tescil edilmiştir. Şekerbank ......
Mahkemece, boşanma davasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 07.11.1997 tarihinde evlenmiş, boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 12.12.2002 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur (TMK.nun 225/2). MK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, (MK.nun 170.m) bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Dava konusu 38 LL 972 plakalı araç 13.09.2000 tarihinde satın alma yoluyla trafikte davalı adına tescil edilmiştir. ......
Bu nedenle, gerekçesiz şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. 2-Davacının, evlilik birliği içinde edinilen taşınmazlar ve bankada mevcut paraya yönelik talebi, mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü henüz kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, tarafların boşanma protokolü ve kesinleşen boşanma ilamı ile edinilmiş mallarını tasfiye ederek mallarını paylaştırdıklarını, mal rejiminin boşanma protokolü ve boşanma ilamı ile tasfiyesinden yaklaşık 2.5 sene sonra açılan işbu davanın açıkça kötüniyetli olduğunu, tarafların, müvekkilinin açtığı ve İstanbul Anadolu 5. Aile Mahkemesinin 2019/92 E. 2019/203 K. sayılı ilamı ile anlaşmalı olarak boşandıklarını, tarafların boşanırken hem yazılı bir anlaşma protokolü imzaladıklarını hem de duruşma esnasında mahkeme huzurunda beyanda bulunarak mahkeme içi ikrar ile mal rejimini tasfiye ettiklerini ve ne suretle tasfiye ettiklerini birbirleri ile uyumlu beyanları ile ifade ve ikrar ettiklerini, dolayısıyla davacının açmış olduğu davaya konu olabilecek bir mal tasfiyesi söz konusu olmadığını belirterek, davanın usulden ve esastan reddini, müvekkilinin mal varlığı üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir....
Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Buna göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Mahkemenin harcın tamamlanmasından sonra tasfiyeye ilişkin talebin boşanma davasından tefrik edilmesi ve boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi gerekirken yapılmamış boşanma davasının reddine karar verilmesine rağmen bu taleple ilgili olumlu yada olumsuz hüküm kurulmamıştır....
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar, boşanma davasının eki niteliğinde değil ise de, evlilik birliği sona ermeden açılamaz, diğer bir anlatımla boşanmaya bağlı olup boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra bu hakların ileri sürülmesi mümkün olabilir, aksi halde tasfiye yapılamaz.(TMK.225/2,227. md.) TMK.nun “ “Aile Hukuku” ” ile ilgili ikinci kitabındaki düzenlemeler, TMK.nun 178.maddesi metni ve bu maddenin gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde; kanun koyucunun boşanan eşlerin karşılıklı olarak birbirlerine karşı maddi ve manevi her türlü dava haklarını 1 yıllık süre içerisinde kullanmalarını amaçladığı, bu süreyi sadece maddi-manevi tazminat ve yoksulluk nafakası ile sınırlı tutmadığı, boşanmanın sonucuna bağlı bulunan ve ancak boşanma kararının kesinleşmesi ile gündeme getirilebilecek olan mal rejimine ilişkin davaların da TMK.nun 178. maddesi hükmü kapsamında düşünülmesi gerektiğini ortaya koymaktadır....
Aile Mahkemesinin 2011/951 Esas sayılı dosyası ile boşanma davalarının devam etmekte olduğunu, ferdileştirme işlemi sırasında 559 ada 2 parsel üzerindeki 12 nolu bağımsız bölümün davalının çok yakın arkadaşı ... adına tescil ettirildiğini, boşanma davasının henüz sonuçlanmadığını, mal rejiminden kaynaklanan alacakların ifasının mümkün olmayacağından tapu kaydının iptali ile davalı eş ... adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin olup , davacı ile davalılardan ...'ın evli oldukları, dava konusu taşınmazın aile birliğinin devamı sırasında edinildiğinin bildirildiği, davacı ile davalının boşanma davasının derdest olup mal rejiminden kaynaklanan alacakların ifasının talep edildiği, TMK 256 ve devamı maddeleri uyarınca mal rejiminin tasfiyesi hükümleri çerçevesinde uyuşmazlığın incelenip değerlendirilmesinin gerektiği, davanın ......
Anlaşmalı boşanma kararında, mahkemenin uygun bulduğuna gerekçesinde açıkladığı yazılı boşanma anlaşmasının 4. maddesi "dava bittikten sonra taraflar birbirlerinin aleyhine alacak, tazminat ve nafakası davası açmayacaklardır" metnini taşımaktadır. Anlaşma maddesinde; "nafaka ve tazminat" durumu ayrıca belirtildiğine göre; buradaki "alacak" ifadesi; mal rejiminin tasfiyesi, kişisel mal varlığının aidiyetine ilişkin bir anlaşma olarak kabul edilmeli; hüküm bu şekilde anlaşılmalıdır. Açıkladığım nedenlerle; davacı anlaşmalı boşanmanın eki haline getirilen yazılı boşanma anlaşmasıyla boşanmanın eki niteliğinde olmayan malvarlığına ilişkin alacak talebinin bulunmadığını kabul etmiştir. Davacı bu kabulüyle bağlıdır. Sonradan aynı konuda açılan dava bu nedenle dinlenemez. Temyiz edilen hüküm davanın reddine karar verilmek üzere bozulmalıdır. Onama kararına bu sebeple katılmıyorum. 07.10.2015...
Alacaklısından mal kaçırmak amacında olan borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları, karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkânı vardır....
Bu bakımdan boşanma dava dosyasındaki tarafların karşılıklı olarak eşya, tazminat ve nafaka ile ilgili beyanları ve anlaşmalarının boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı, davacının boşanma dava dosyasında mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkından feragat ettiğine ilişkin açık bir beyanı olmadığı gibi, mal rejiminin tasfiyesine yönelik, hükme esas alınan bir protokol (anlaşma belgesi) de bulunmadığına göre, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum yoktur. Açıklanan nedenlerle, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak tartışılması ve tüm deliller değerlendirildikten sonra talebin esası hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....