Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı verilen kararı; kusur belirlemesi ve boşanma hükmü yönünden istinaf etmiştir. Davacı istinaf başvurusuna cevap vererek, reddini talep etmiştir. Dava; Fiili ayrılık hukuki sebebine (TMK'nın 166/son mad.) dayalı boşanma ve ferileri istemine ilişkindir....

Dava, terk nedenine dayalı boşanma davasıdır. Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde "Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. " hükmü düzenlenmiştir....

Davacı (koca)'nın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve koca tarafından açılıp kadının kusursuz bulunması sebebiyle reddedilen ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davalı (kadın)'a bir kusur yüklenemez. Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı (kadın)'a kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan davacı (koca)'nın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, davalı (kadın)'ın ağır kusurlu kabul edilmesi doğru olmadığı gibi, maddi tazminat talebinin reddi de isabetsiz olmuştur....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın, TMK'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanma davası açmış, mahkemece davacı kadının, dosyaya delil olarak sunduğu davalı erkeğin önceden açtığı boşanma davasında tespit edilen ve bir ailenin yaşamasına uygun olmayan bir konutta yaşamasının beklenmesinin mümkün olmadığı, davalı erkeğin aile yaşamına uygun konut düzenlemesi yapmadığı, halen geçimsizliğe sebebiyet veren dairede yaşamaya devam ettiği bu nedenle kusurlu olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiş, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir Davalı erkek bu davadan önce 22.03.2013 tarihinde davacı kadına TMK'nun 164. maddesine dayalı olarak boşanma davası açmış, son celse boşanmadan vazgeçip ayrılık talebinde bulunmuş, mahkemece tarafların...

      DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının görücü usulü olarak 1991 yılında evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocukları bulunmadığı, tarafların kültür farkından kaynaklanan ciddi anlaşmazlıkların olduğu, tartışmalar yaşandığı, evlilik birliği içerisinde karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve fedakarlık temellerinin sarsıldığı, evlilik iki taraf için çekilmez hale geldiği, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle: Açılan davayı kabul etmediği, davacı ile evlendikten 7 ay sonra kendisini terkettiği, kazandığı nafakalarını da ödemediği, o günden beri ailesinin yanında kaldığı, davacının yurtdışında gününü gün ettiği bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir....

      DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının görücü usulü olarak 1991 yılında evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocukları bulunmadığı, tarafların kültür farkından kaynaklanan ciddi anlaşmazlıkların olduğu, tartışmalar yaşandığı, evlilik birliği içerisinde karşılıklı sevgi, saygı, hoşgörü ve fedakarlık temellerinin sarsıldığı, evlilik iki taraf için çekilmez hale geldiği, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir. SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle: Açılan davayı kabul etmediği, davacı ile evlendikten 7 ay sonra kendisini terkettiği, kazandığı nafakalarını da ödemediği, o günden beri ailesinin yanında kaldığı, davacının yurtdışında gününü gün ettiği bu nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir....

      Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların aynı şehir veya farklı şehirde yaşamaları hali konusunda bir ayrıma gidilmeksizin, süreleri ve saatleri belirli ve infazı kabil kişisel ilişki hükmü kurulmamış olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3.Bölge Adliye Mahkemesi kararında, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar arasındaki ilk davayı açarak fiili ayrılığa neden olan davacı-davalı kadının tam kusurlu olduğuna hükmedilmiş ise de dosyanın tetkikinden, taraflar arasında görülen ve reddedilen ilk boşanma davasından sonra ortak yaşamın kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacı-davalı kadın tarafından fiili ayrılık nedenine dayalı olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesi gerekirdi....

        İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Eşlerden birinin ölümü halinde boşanma davası konusuz kalır. Ancak ölen eşin mirasçıları kusur belirlemesi açısından davaya devam edebilirler (TMK md.181). Türk Medeni Kanunu'nun 181. maddesinin 2. fıkrası, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölümü halinde ölen eşin mirasçılarına, diğer eşin kusurunun tespiti için davaya devam etme hakkı tanımıştır. Ölen eşin mirasçılarından herhangi birisinin davayı devam ettirmesi ve diğer eşin kusurlu olduğunun sabit olması halinde, sağ eş maddenin birinci fıkrasında belirtildiği gibi ölenin eşi sıfatıyla yasal mirasçısı olmayacak ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça kaybedecektir....

        in, resmi nikahlı eşi olan katılan ... aleyhine, 10.05.2010 tarihli dilekçe ile evlilik birliğinin sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açtığı ve aralarında resmi olarak verilmiş bir ayrılık kararı bulunmadığı dönemde, katılanın, tanık ...'nin eşi olan ... ile görüşüp gezdiği ana ilişkin görüntülerini; ayrıca, katılanın, tanık...'nin eşi olan ..., annesi olan ... ve akrabası olan ... ile yaptığı telefon görüşmelerini gizlice kaydettirip, katılan aleyhine, 21.12.2010 tarihinde, zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası açarak, bu kayıtların dökümünü mahkemeye delil olarak sunmak suretiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını işlediği iddialarına konu olayda, Sanığın, tanık ... tarafından eşi olan ... aleyhine açılan ve Kadıköy 2....

          Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı erkeğe "Eşini aldattığı, fiziksel şiddet uyguladığı ve fiili ayrılık döneminde telefonla arayarak küfür ve hakaret ettiği" vakıaları kusur olarak yüklenerek erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın yararına 12.000,00 TL maddi ve 12.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiş, ilk derece mahkemesince...

            UYAP Entegrasyonu