Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesinin 08/10/2020 tarih, 2020/28 Esas ve 2020/77 Karar sayılı kararının "-2- ve buna bağlı yargılama giderine ilişkin "-4- , 5- ve 7- " nolu bentlerinin KALDIRILARAK, bu hususta Dairemizce yeniden esas hakkında HÜKÜM KURULMASINA, "-Davacı kadının ziynet alacağı talebinin ispat edilemediğinden REDDİNE, -Dosya adli yardım kapsamından olduğundan ziynet alacağı yönünden alınması gereken 59,30 TL karar ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, -Suçüstü ödeneğinden karşılanan 250,00 TL bilirkişi ücretinin davacı kadından alınarak Hazineye gelir kaydına, -Boşanma yönünden sarfedilen ve suçüstü ödeneğinden karşılanan 131,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, -Davalı taraf kendini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen ziynet alacağı yönünden (26.050,00 TL) hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereği 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, " 3- Davalının sair istinaf talebinin HMK'nın...

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi; boşanma davasının reddine, tensiple hükmedilen tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne, 6 adet 25 gr bilezik, 1 adet 60 gram pres set, 1 adet 35 gram set, 1 adet çeyrek altın, 1 adet 38 gram paralı bilezik, 3 adet 14 gram yüzüğün aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde toplam 47.550,00 TL’nin davalıdan tahsiline hükmetmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili; boşanma davasının reddedilmesi ve ziynet alacağı davasının reddedilen kısmına yönelik istinaf talebinde bulunmuştur. Davacı vekili 19.11.2020 tarihi dilekçesiyle; ziynet alacağının reddedilen kısmına yönelik istinaf talebinden feragat ettiklerini bildirmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Dava; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma ve ziynet alacağı talebine ilişkindir....

Hukuk Dairesi'nin 24/04/2018 tarihli 2018/2410 esas sayılı ilamı) "Toplanan delillerden; davalı-davacı kadının evden ayrılması sırasında yanında ziynet eşyası götürmediği, dava konusu ziynet eşyalarının koca tarafından bozdurulduğu, talep edilen ziynetlerin mevcudiyetine ve miktarlarına kocanın itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında mevcudiyeti kadın tarafından kanıtlanan ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 10/04/2014 tarihli 2013/24354 esas sayılı ilamı) Somut olayda; davacı kadın tarafından, düğünde takılan ziynet eşyalarının kocası tarafından alındığı ve iade edilmediği iddia edilmiş, davalı erkek ise ziynet eşyası yönünden cevap dilekçesinde "Yine davacı eşin ziynet eşyaları yönünden belirtmiş olduğu adet ve miktarlar da gerçeği yansıtmamaktadır." şeklinde beyanda bulunmuştur....

ilk hüküm Dairemizin 20.06.2017 tarihli ilamı ile ziynet alacağı davası yönünden bozulmuş, boşanma ve ferîleri yönünden ise onanmıştır....

    ilk hüküm Dairemizin 20.06.2017 tarihli ilamı ile ziynet alacağı davası yönünden bozulmuş, boşanma ve ferîleri yönünden ise onanmıştır....

      Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka malvarlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vs gibi) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu malvarlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir. Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen tasfiyeye konu mala, eşlerin, hem başka malvarlıkları (ziynet, miras, bağış vs gibi) kullanılarak, hem de çalışma karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle katkıda bulunduklarının ileri sürüldüğü durumlarda; öncelikle, tasfiyeye konu malın edinildiği tarih itibarıyla başka malvarlıklarından elde edilen toplu para ile yapılan katkının, dava konusu malın bedelinin tamamı karşısındaki oranı saptanmalıdır....

        Dava; TMK 166/1 maddesine dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve ziynet, ev eşyalarının iadesi talebine ilişkindir....

        Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. #Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz yada az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. *Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır....

          nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasına, karşı dava ise; davalı-karşı davacı kadın tarafından TMK.'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasına ve ziynet alacağı davasına ilişkindir. TMK.'nun 166/1- 2 maddesi gereğince "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir." hükmü düzenlenmiştir. Ziynet eşyası alacağı bakımından, Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür....

          Kadın veya kocanın, diğerinin mal rejiminin devamı sırasında edindiği mal varlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteyebilmesi için, mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir. Bu katkı, ziynet, miras veya bağış yoluyla elde edilen başka mal varlıklarının kullanılması ile toplu olarak yapılabileceği gibi, çalışan eşin gelirleriyle de yapılması mümkündür. Çalışarak, düzenli ve sürekli gelire (maaş, gündelik, kar payı vb.) sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça diğer eşin sahip olduğu mal varlığına yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay'ın ve Dairemizin devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir....

            UYAP Entegrasyonu