Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları, velayet, tedbiren velayet talebi ve kişisel ilişki yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 23.12.2020 günü duruşmalı temyiz eden davacı-davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü....
ün velâyetinin katılana verilmesine, müşterek çocuk ile sanık arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği ve bu kararın kovuşturma evresinde 07.06.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK.nın 234/1. maddesinde düzenlenen çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçunun failinin velâyet yetkisi elinden alınmış olan ana veya baba ya da üçüncü derece dahil kan hısmının olabileceği dikkate alınarak, Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2009 gün ve 2009/64 Esas 2009/199 Karar sayılı dosyasının getirtilerek velayete ilişkin olarak tedbiren bir karar verilip verilmediğinin tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarına göre erkeğin şiddet kusurunun zaman zaman olduğu, kusurun bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, bu hale göre de erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kişisel ilişkinin dini bayramlarda da yatılı olacak şekilde kurulmasının çocuğun üstün yararına olduğu, kişisel ilişkinin tedbiren de verilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, yine kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu ve faiz talebi olmasına rağmen hükmedilmemesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile erkeğin kişisel ilişki süresine; kadının kusura, nafakalara, tazminatlara ve faiz talebine yönelik istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, tedbiren de...
Esas davanın yeğenle, birleşen davanın torunla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin olduğu, dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporları uyarınca küçüklerin hala ve anneanne ile aralarında kişisel ilişki kurulmasının küçüklerin yüksek yararına uygun olduğu" gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile çocuklar ile davacı hala arasında her ayın 1. cumartesi günü saat 10:00- 17:00 arasında, kararın kesinleşmesine kadar tedbiren, sonrasında da aynı şekilde kişisel ilişki kurulmasına, birleşen davanın kısmen kabulü ile çocuklar ile davacı anneanne arasında her ayın 3. cumartesi günü saat 10:00- 17:00 arasında, kararın kesinleşmesine kadar tedbiren, sonrasında da aynı şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, iştirak nafakasının miktarı, velayet, kişisel ilişki süresi yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise TMK 162. maddesine dayalı boşanma davasının reddi, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakasının reddi, iştirak nafakasının miktarı, kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda mahkemece tarafların boşanma davalarının TMK 166/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine hükmedilmiş, kadının TMK 162. maddesine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmiştir....
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi İLK DERECE MAHKEMESİ : Eskil Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki tedbiren çocukla kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin tedbiren davalı anneye verilmesine ve ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir. Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
İlk derece mahkemesinin birleşen davada verdiği 14/08/2020 tarihli ara kararıyla müşterek çocuk ile baba arasında her ayın 1. ve 3. haftasonu pazar günleri saat 13.00 ile 17.00 arası tedbiren kişisel ilişki kurulmuştur....
Her ne kadar 60.aya kadar yapılan kişisel ilişki düzenlemesinde baba ile çocuk arasında her hafta kişisel ilişki kurulmuş ise de; aynı zamanda avukat olan annenin anlaşmalı boşanma sırasında daha uzun süreli kişisel ilişki düzenlemesini çocuğun yararın uygun olmadığı halde kabul ettiği, gelinen aşamada anlaşmalı boşanma davası sırasında her hafta kurulan kişisel ilişki düzenlemesinden daha kısa süreli kurulan kişisel ilişkiye yönelik itirazının iyiniyet kuralları ile de bağdaşma yacağı, babanın anlaşmalı boşanma sırasında kurulan kişisel ilişki kapsamında, çocuğu ile her hafta 2 gece yatılı kişisel ilişki kurma hakkı olduğu halde çocuğun gelişim özelliklerini gözeterek daha kısa süreli ve yatılı olmayacak kişisel ilişki kurarak, çocuk yararına bu hakkından fedakarlıkta bulunduğu, mevcut kişisel ilişki nedeni ile çocuk ile baba arasında güçlü bir bağ kurulduğu, çocuk 60 aylık olana kadar düzenlenen kişisel ilişkinin yatılı olmadığı ve günlük kurulduğu, çocuğun yaşı gereği 60.ayı doldurana...
Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmünün açık lafzına aykırı olarak kişisel ilişki konusunda kendiliğinden düzenleme yaparak anlaşmalı boşanma kararı verilmiştir. Oysa; Yerel mahkeme kişisel ilişki karşısındaki düzenlemeyi duruşmada taraflara sormalı ve bu düzenlemenin taraflarca kabulü halinde anlaşmalı boşanma kararı vermelidir. Mahkemece önerilen düzenleme taraflarca kabul edilmez ise davaya çekişmeli boşanma (TMK md. 166/1) hükümlerine göre devam edilmesi gerekir. Yerel mahkeme hakiminin kişisel ilişki konusunda tarafların düşüncelerini almadan KENDİLİĞİNDEN düzenleme yapması Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi hükmünün LAFZINI yok saymaktır. Değerli çoğunluğun görüşüne katılmama Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33. maddesi hükmü izin vermemektedir. 4-ME/HA/HA...
Davacı kişisel ilişki kurulması istenilen 19/07/2017 doğumlu Elifnur Ergin'in anneannesidir. Davacının kızı ve çocuğun annesi Zeynep vefat etmiştir. Olağanüstü hallerin varlığı halinde, üçüncü kişi sıfatıyla çocuğun anneannesinin de çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı mevcuttur (TMK.md.325). Davacının kızı olan çocuğun annesi öldüğüne göre, olağanüstü halin mevcut olduğunun kabul edilmesi ve davacılar ile torunu arasında kişisel ilişki kurulmasının gerektiği açıktır. Üçüncü kişilerin, koşulları gerçekleştiği takdirde çocukla kişisel ilişki isteme hakkı mevcutsa da; kişisel ilişki süresinin ana ve babaya tanınan kişisel ilişki genişliğinde olması beklenemez. Ancak; anneanne, babaanne, dede, büyükanne ve büyükbabalarla torun arasındaki kişisel ilişki, torunun bu yakınlarıyla sağlıklı bir ilişki gelişimini onların da torun sevgilerini karşılayacak yeterlilikte olmalıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016/12752 E.2017/2816K.)...