Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Nafaka ve Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası ve velayet yönlerinden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadının açtığı tedbir nafakası davasına birleşen; davalı-davacı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, ilk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle, kadının bağımsız tedbir nafakası davasının kısmen kabulü ile erkeğin boşanma davasının kabulüne ve tarafların boşanmaları ile kadının velayet ve nafaka taleplerinin kabulüne, erkeğin tazminat taleplerinin reddine dair hüküm kurulmuştur....
Bu düzenleme karşısında boşanma veya ayrılık davası açılmakla, eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar ve istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden ( re’sen) alınması gereklidir. Mahkemece bu kapsamda 19.03.2009 tarihli ara karar ile kadın ve ortak çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Geçici tedbir nafakası kural olarak boşanma ve ayrılık davasının açıldığı tarihten itibaren hükmedilir ve boşanma ya da ret hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam eder. Ancak geçici tedbir nafakası almakta olan eş ve çocuklar nafaka yükümlüsü eş ile birlikte yaşıyorlar ve geçimi nafaka yükümlüsü eş tarafından sağlanıyorsa, başka bir ifade ile nafaka ihtiyacının ortadan kalkması durumunda nafaka yükümlüsü eşi, geçici tedbir nafakası ile sorumlu tutmak hakkaniyete uygun düşmeyeceği gibi, nafaka alacaklısı eş yönünden de hakkın kötüye kullanılması (TMK m. 2) niteliğini taşır....
Sonuç olarak davacının bir meslek ve gelirinin olmadığı, boşanma sonucu yoksulluğa düşeceği, kusurunun daha ağır olmadığı ve TMK.nun 175.maddesindeki koşulların oluştuğu kanaatine varılmakla davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Gerekçesiyle” aylık 200 TL yoksulluk nafakası takdirine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.TMK.nun 175.maddesine göre, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir....
Dava; önlem nafakası talebine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak; yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği tarih itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 341/2. maddesinde; "Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir." hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK'nın Ek 1. maddesinin 1. fıkrasında; HMK'nın "341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298'inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır....
Karşı önlem nafakası davasının reddi açısından: Erkek tarafından boşanma davası açılmakla kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu, bu nedenle önlem nafakası davasının kabul edilmesi gerektiği halde reddinin hatalı olduğu, önlem nafakalarında üfe artırımının uygulanamayacağı, tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince takdir edilen tedbir nafakası ile tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmemek kaydı ile kadın için aylık 800 TL önlem nafakasına karar verilmiş olup kadın vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı ve karşı davalı olduğu davada boşanma hükmünün 18/12/2019 tarihi itibariyle kesinleşmiş olup, kesinleşen boşanma davalarında artık müvekkili açısından talep edilen nafaka türünün yoksulluk nafakası olduğunu, ilamda boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra tedbir nafakasının 100 TL arttırılarak 250 TL olarak yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiğini, ilamın tamamının talep edilmesi hususunda bir engel olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Ayrı yerlerde açılan davaların; evlilik birliğinin korunması (Md.195-201) hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 197. maddesine göre açılan tedbir nafakası davası ile boşanma hükümlerine dayalı olarak TMK. nun 166. maddesine göre açılan boşanma davasından ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında boşanma davası olsun yahut olmasın eşler evlilik birliğinin ayrı dava ile korunmasını isteyebilir ve MK. md.201 uyarınca nafaka isteyen eş yerleşim yerinde açtığı dava ile tedbir alınmasını; nafaka verilmesini isteyebilir. Tedbir isteğinin boşanma davasında istenilmesini zorunlu kılan bir hüküm yasada yer almamaktadır. Kaldı ki tedbir nafakası davası ve boşanma davası aynı sebepten doğmadığı için biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunmamaktadır. Ayrıca nafaka alacaklısı davacı; davasını ikametgahında açabilecekken, boşanma davasında yetkili mahkemeler buna göre daha sınırlıdır....
Somut olayda; davacı kadın vekili 12.03.2015 tarihli celsede; davayı boşanma ve nafaka yönünden açmış iseler de, boşanma talebinden vazgeçtiklerini, davaya yalnızca nafaka yönünden devamını istediklerini beyan etmişlerdir. O halde boşanma davası sözlü ıslah ile Türk Medeni Kanununun 197. maddesinden kaynaklanan nafaka davasına dönüştüğü halde boşanma davası varmış gibi boşanma davasının feragat nedeni ile reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Davacı kadın tarafından münhasıran Türk Medeni Kanununun 197. maddesinden kaynaklanan tedbir nafakası davası ikame edilmiş olup taraflar boşanmadığı halde hükmedilen tedbir nafakasının yoksulluk nafakası şeklinde devamına karar verilmesi doğru görülmemiştir. 4-Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir (HMK m.326/1) yargılama giderlerine re'sen hükmedilir (HMK m.332/1). Vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir (HMK m.323)....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, kadının önlem nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kadın için önlem nafakası verilmemesini istinaf etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Önlem nafakası davasında davacı tarafın ayrı yaşamada haklılığının ispatlamasını gerektiği, (Y.2.H.D.nin 10.11.1999 tarih ve 12588 Esas 12103 Karar, Y.3.H.D.nin 2010/20121 Esas 2011/651 Karar, Y.H.G.K.nun 2013/3- 71 Esas 2013/1050 Karar) dinlenen tanık beyanlarına göre davacı tarafın ayrı yaşamada haklı olduğu hususunu ispatlayamadığı anlaşıldığından davacı kadının kendisi için açtığı önlem nafakası davasının reddine, çocuk açısından ayrı yaşamada haklı olup olmadığı olgusuna bakılmaksızın çocuğun anne yanında bulunması durumunda çocuk açısından önlem nafakasına karar verilmesi gerektiğinden (Y.2.H.D.nin 02.10.2000 tarih ve 10857 Esas 1148 Karar, Y.3.H.D.nin 2006/14462 Esas 2006/16110 Karar, Y.3.H.D.nin 2010/17201 Esas 2010/19160 Karar) tarafların ekonomik ve sosyal durumu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları, eğitim durumları dikkate alınarak müşterek çocuk Tuğba için 350,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmiştir....