Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesine ilişkin ispatlanmış başka bir kusur da bulunmadığından tam kusurlu erkeğin açtığı boşanma davasının reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilip erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.............davalı-davacı kadının asıl davada TMK m. 169 kapsamında hükmedilen tedbir nafakası yönünden temyiz itirazının reddi ile ONANMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına" gerekçesi ile Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dairemizce Yargıtay bozma ilamı üzerine duruşma açılıp Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur....

Öte yandan; boşanma ve ayrılık davalarında, tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakasının takdirine etkili bir unsur değildir. Lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerekir. Yine, her iki tarafın da gelirinin bulunması tedbir nafakası verilmesini engelleyici bir hâl değildir. Ancak eşlerin ekonomik durumlarının birbirine yakın olması durumu söz konusu ise bu durumda geçici tedbir nafakası verme zorunluluğunun ortadan kalkacağı söylenebilir. Ayrıca belirtilmelidir ki, Yargıtay içtihatları ile bir başkası ile evlilik dışı birliktelik yaşayan eşe tedbir nafakası verilmeyeceği hususu benimsenmiştir. TMK'nın 169. maddesi uyarınca takdir edilen tedbir nafakası, hâkim tarafından yargılama sırasında kaldırılmadığı takdirde boşanma davasında verilen kararın kesinleşmesi ile kendiliğinden sona erer....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı olan Karşılıklı boşanma, önlem nafakası davasında (TMK m.166/1) davalı- karşı davacı taraf; kusur tespiti, erkeğin kabul edilen davası, müşterek çocuk Mesude'nin velayeti, hükmedilen nafakalar ve tazminat miktarları yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....

İlk hükmün; yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasına ilişkin bölümü, taraflarca temyizin şümulu dışında bırakılarak kesinleşmiştir. O halde, yukarıda belirtilen düzenlemeler gereğince, tanıma kararıyla, taraflar yabancı ilamın kesinleştiği 8.4.2003 tarihinde boşanmışlardır. Türk Medeni Kanununun 169. maddesi, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresinde gerekli olan tedbirleri almasına ilişkindir. Başka bir ifade ile tedbir nafakası, yasal olarak boşanma davasının devamı süresince geçerli olan bir nafakadır.Yabancı ilamın tanınmasıyla, bu ilamın kesin hüküm etkisi, verildiği ülkedeki kesinleşmeden itibaren hüküm doğurur duruma geldiğine, bunu sonucu olarak oradaki kesinleşme tarihi boşanma tarihi olarak kabul edildiğine göre artık Türk Medeni Kanununun 169. maddesinin uygulanmasını gerekli kılan hukuki durum, o tarihten geçerli olmak üzere ortadan kalkmış demektir....

    Yerel mahkemece verilen istinafa konu karar ile, davacı kadın lehine aylık 450,00 TL önlem nafakasına hükmedildiği, kadın için hükmedilen bir yıllık önlem nafakası miktarının 5.400,00 TL'ye tekabül ettiği, müşterek çocuk lehine aylık 450,00 TL önlem nafakasına hükmedildiği, çocuk için hükmedilen bir yıllık nafaka miktarının ise 5.400,00 TL'ye tekabül ettiği, HMK 341/2 maddesi gereğince miktar veya değeri 5.880,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin kararların kesin olduğu, dolayısıyla davalının istinaf talebinin HMK'nın 352 maddesi gereğince kesinlik sınırında kaldığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf talebinin HMK'nın 352. maddesi gereğince reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

    Bu durumda, mahkemece, boşanma davasındaki iddia ve savunmalar, deliller bu dosya içindeki iddia, savunma ve delillerle birlikte değerlendirilerek kadın yönünden ayrı yaşamakta haklılık koşulunun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, sonucuna göre kadının kendisi için istediği tedbir nafakası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, boşanma davasına ilişkin dosya içindeki beyan ve delillerin değerlendirilmeden eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmıştır....

    İşte boşanma veya ayrılık davasının açılma tarihinden, dava sonuçlanıncaya kadar devam edecek olan bu nafakaya tedbir nafakası denilmektedir. Boşanma kararının kesinleşmesi ile bu nafakalar koşulları var ise eş için yoksulluk, çocuk için ise iştirak nafakası olarak devam eder. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi; yasal gerekçesinde de açıklandığı üzere 743 sayılı Medeni Kanun’un 137. maddesinin sadeleştirilmiş şekli olup, herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Dolayısıyla evvelden beri uygulanan bu hükme göre hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan geçici önlemleri bu konuda bir talebin varlığını aramaksızın kendiliğinden almakla yükümlüdür. Geçici bir önlem niteliğindeki talebe bağlı olmaksızın takdir edilen tedbir nafakası kural olarak davanın başından itibaren, karar kesinleşinceye kadar hüküm altına alınır....

    İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1600 TL önlem nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarının yetersizliğinden bahisle hükmü istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava önlem nafakası istemine ilişkindir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyalarından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır....

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Asıl davanın önlem nafakası, birleşen davaların ise evlilik birliğinin temelden sarsılmasına dayalı karşılıklı boşanma davası ve ferilerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Resen kamu düzenini ilgilendiren haller ile tarafların istinaf başvuru sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda ilk derece mahkemesi tarafından tüm delillerin toplandığı, usul hükümlerinin uygulanmasında hata edilmediği, tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve boşanma davalarının kabulü yönünde kurulan hükmün doğru olduğu ancak mahkemece belirlenen kusur tespiti, hükmedilen yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat miktarlarında hata edildiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre erkeğe yüklenen şiddet ve tehdit vakıaları sabittir. Şiddet vakıasını tanıklar teyit etmiştir. Tehdit vakıasının ise ceza dosyası ile erkeğin mahkum edilmesi nedeniyle sabit olduğu anlaşılmıştır....

    HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, A-Davalı erkek vekilinin istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince REDDİNE B-Davacı kadın vekilinin, çocuklar yönünden istinaf talebinin HMK 352 maddesi gereğince REDDİNE C-Davacı kadın vekilinin, kadın için takdir edilen önlem nafakasına yönelik istinaf talebinin HMK 353/1- b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1.bendindeki kadın yararına takdir edilen önlem nafakasına yönelik kısım ile harca yönelik 2. bendinin KALDIRILARAK yerine yeniden hüküm tesisine, (1.bentteki çocuklar yararına takdir edilen önlem nafakasına yönelik kısmın 1a bendi olarak ve 3,4,5,6.bentlerin aynen muhafazasına, ) BUNA GÖRE; 1.bentteki kadın yararına takdir edilen önlem nafakası yerine geçmek üzere 1b bendi olarak: Dava tarihi olan 17/02/2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı kadın için aylık 1.300TL önlem nafakasının davalıdan alınarak davacı kadına ödenmesine, 2.bent yerine geçmek üzere: Kabul edilen miktarlar üzerinden...

    UYAP Entegrasyonu