Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince davacı-davalı kadının sosyal güvenceli ve düzenli geliri bulunan bir işte çalıştığı, yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de; davacı-davalı kadın hakkında yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırma tutanağında, kadının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı belirtilmiştir. Sosyal güvenlik kurumu kayıtlarından kadının çalıştığı anlaşılmaktadır. O halde, kadının çalıştığı anlaşılan kurumdan gerekli araştırma yapılarak; kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığının, işten ayrılmışsa kendi isteği ile mi yoksa zorunlu olarak mı ayrıldığı hususları araştırılarak boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi, gerçekleşecek sonucuna göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

    b-Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Mahkemece, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmolunmuş ise de; toplanan delillerden davacı kadının SGK çalışan olarak kaydının bulunduğu, 2 adet dairesinin bulunduğu bu nedenle kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda, Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları davacı kadın yararına gerçekleşmemiştir....

      İlk derece yargılaması sırasında davacı tanığı Nalan Fırtına beyanında kadının çalıştığı şeklinde tanıklıkta bulunmuştur. O halde, ilk derece mahkemesince davacı kadının çalışıp çalışmadığının, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığı hususlarının araştırılarak boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Gerçekleşecek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

        Temyiz Sebepleri Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davacının beyanlarının soyut olduğunu, davanın ispat edilemediğini, tanık gösterilmediğini, kadının daha önce birden çok evlilik yaptığını ve hiç birinde kızlık soyadını kullanmadığını dolayısıyla kızlık soyadı ile tanınırlığı iddiasını ispatlayamadığı, dayanak olarak alınan Yargıtay Genel Kurul'unun kararının ise başka hiç bir davada emsal olmadığı dolayısıyla sadece o dosya için bağlayıcı olacağı, yürürlükte olan kanun hükümlerine göre de kadının erkeğin soyadını alması gerektiği, medeni kanunda usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan evlenmeden önceki soyadının kullanımına izin davasında kabul kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....

          adlı kadının beyanlarının tamamen hayal ürünü ve gerçek dışı olduğunu, sunulan ses kayıtları ve yazışmaların müvekkiline ait olmamakla birlikte her halükarda delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, kadının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, ayrıca hükmedilen miktarın fazla olduğunu, tedbir nafakalarının yüksek olduğunu, davacı - karşı davalı kadının ziynete dair talebinden ön inceleme duruşmasında vazgeçtiğini, İlk Derece Mahkemesinin bu davaya ilişkin bir karar vermediğini belirterek; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafakalar, reddedilen tazminat talepleri ile kadının ziynet alacağı davası hakkında karar verilmemesi yönünden istinaf isteminde bulunmuştur....

            (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK., s. 905) Davacı kadının baba evine “sürekli kalma” niyetiyle (TMK. m. 19 f. I) gittiği açık seçiktir. “Yeterli geliri” bulunmayan bir kadının babasının evine “sürekli kalma niyetiyle” gitmesinden daha doğal ne olabilir? Bu statüde bulunan davacı kadının baba evine “sürekli kalma” niyetiyle (TMK. m. 19 f. I) gittiği üstelik “ilk günden” tartışılamayacak kadar bellidir. Kadının sürekli kalma niyetiyle gidebileceği başka bir yer yoktur ki! Kadının “bu niyetle” gittiği yerde kaldığı süre “1 gün bile olsa” bile niyeti “ilk günden” açık seçik belli olduğu için o yerde boşanma davasını açabilir/açabilmelidir. Yeter ki yeterli geliri bulunmayan bu kadının gidecek ve gitmesi daha doğal olan bir yeri bulunduğu ileri sürülüp kanıtlanmış olmasın....

              Toplanan delillerden ve özellikle kadının beyanından davalı-karşı davacı kadının sigortalı olarak çalışmakta iken dava tarihinden kısa süre önce eşinin tehditleri nedeniyle işten ayrıldığı beyan edildiğine göre mahkemece kadının halen çalışıp çalışmadığı, işten ayrılmış ise ayrılmasında haklı nedeninin bulunup bulunmadığı, çalışıyor ise gelirinin sürekli, düzenli ve boşanma halinde kendisini yoksulluktan kurtaracak nitelikte olup olmadığı hususları araştırılarak sonucuna göre yoksulluk nafakası (TMK m.175) hakkında hüküm kurulması gerekirken, bu hususta eksik inceleme ile ve ayrıca hatalı kusur belirlemesine göre yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....

                Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda kadın yararına verilen tedbir nafakasına ilişkin hükmün kesinleştiği gözetilmeksizin, davacı-davalı kadın yararına yeniden tedbir nafakasına hükmolunması doğru değildir. 3- Mahkemece; "davacı-davalı kadına ait taşınmazların inşaat aşamasında olduğu, oturulur vaziyette olmadığı, kadının taşınmazları olmakla birlikte kira geliri elde ettiği konusunun davalı-davacı tarafça ispatlanamadığı" gerekçesi ile kadın yararına yoksulluk nafakasına karar verilmiştir. Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Toplanan delillerden ve özellikle davacı-davalı kadına ait taşınmazlar başında yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından; davacı-davalı kadının ...'...

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki soyadının değiştirilmesine ilişkin talepte Küçükçekmece 1. Sulh Hukuk ve 5. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, davacı tarafından nüfusa kaydedilen "..." soyadının, "..." olarak değiştirilmesi istemine ilişkindir. Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk Mahkemesince, Soyadının değiştirilmesi isteminin 6100 sayılı H.M.K.'nın 382/2-a-2'de çekişmesiz yargı işi olarak düzenlendiği, H.M.K. 383.maddeye göre çekişmesiz yargı işinde görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Küçükçekmece 1....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden, davalı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, velayet, tazminatlar, kadın lehine hükmedilen nafakalar, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına (TMK m.175) hükmedebilmek için nafaka talep eden eşin ağır kusurlu olmamasının yanında boşanmakla yoksulluğa düşecek olması da gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu