Alacaklının bu soruya vereceği cevaba göre ya BK 19. maddesine dayalı dava ya da İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı dava açar. Muvazaa olmadan da salt alacaklıları zarara uğratmak için devir yapılabilir. Tasarrufun iptali davası, ayni nitelikte olmayıp kişisel bir dava olduğu halde, muvazaa davası ayni nitelikte bir davadır. Taşınmaza ilişkin muvazaa davalarında hâkim tapu kaydının borçlu adına tesciline karar verir. Muvazaa iddiası, zaman aşımına bağlı olmadan ileri sürülebildiği halde iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren en geç hak düşürücü süre olan beş yıl içinde açılması gerekir (İİK m.284). Yukarıda belirtilen ilke ve kurallardan da anlaşılacağı üzere TBK 19. Maddesine dayalı muvazaa davası ile İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davası şartları ile hüküm ve sonuçları bakımından birbirinden ayrı davalardır....
Asliye Ticaret Mahkemesince ,talebin muvazaa temeline dayalı İİK 227 ve devamı maddelerine göre açılmış, İİK hükümlerine ve Türk Borçlar Kanunun 19.maddesi hükümlerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu,davanın ticari niteliği bulunmaması nedeniyle TTK'nun 5/3,HMK'nun 1,114 ve 20.maddeleri gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. İstanbul 19.Asliye Hukuk Mahkemesi ise ,davacı ve davalıların şirket olduğu,davacı ile davalı borçlu arasındaki alacağın ticari ilişkiden kaynaklandığı bu nedenle davaya Ticaret Mahkemesince bakılması gerektiğini belirtilerek karşı görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
iptali davası açma hakkının, alacaklının genel hükümlere (TBK. m. 19) göre muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası açmasına engel teşkil etmediğini, İİK'ya dayanak açtıkları ve hali hazırda istinaf değerlendirmesinde bulunan dava sebep gösterilerek huzurdaki BK 19 uyarınca açtıkları muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasının usulden reddedilemeyeceğini, İİK 277 uyarınca açılan dava ile TBK 19 uyarınca açılan davanın yasa ve Yargıtay içtihatlarına göre birbiri aleyhinde derdestlik oluşturmayacağını" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....
O nedenle söz konusu hükümlerinde yer alan şartlar yerine getirilmeden İİK 283/1 fıkrası uyarınca karar verilmez. O hâlde alacaklının İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olduğu, İİK 284 maddesi uyarınca iptal davası açma hakkının iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarihten 5 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açılan davanın süreden reddi yönündeki direnme kararı isabetli olup, kararın bozulması yönündeki değerli sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum....
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan istinaf incelemesinde, davanın TBK 19 a dayalı olarak nitelendirilmesi gerektiği, alınması gereken bir aciz vesikasının da olmadığı belirtilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davacının dava dilekçesinde İİK 277- 278 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptalinin talep edildiği, dava dilekçesi sonuç kısmında BK 18 ve İİK 277 e göre değerlendirme yapılmasının talep edildiği görülmüştür. Eldeki davanın tasarrufun iptali davası olarak açılmış olması ve dosyada usulune uygun ıslah dilekçesi ile TBK 19. maddesi gereği muvazaaya dayalı iptal davası olarak görülmesi talebinin bulunmaması nedeniyle davaya İİK 277 ve devamı maddelerine göre tasarrufun iptali davası olarak bakılması ve ona göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2- Bozma neden ve şekline göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Zira bu niteleme sonucu hangi delilerin toplanması gerektiği, hangi ön şartların araştırılacağı ve hangi yargılama usulünün tatbik edileceği gibi hususlar aydınlığa kavuşacaktır. Bu kararlar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK’nun 428. (HMK’nın 369.) maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe ve nitelemeyi nazara alarak kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığını denetleyecektir. Somut olayda Mahkemece davanın nitelemesi karar başlığında tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) olarak gösterilmişse de gerekçeli kararda davanın İİK 277 ve BK 19 maddesi uyarınca kabulüne karar verilerek yargılama usulleri ve dava şartları dahi farklı olan iki hukuksal nedene dayalı olarak davanın yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir....
Mahkemece, davanın İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptaline ilişkin olduğu davacının icra takibi yapmadığı ve aciz belgesi olmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve davalı ...’in de taşınmazı diğer davalıdan değil, dava dışı...’den satın aldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı ...’nın hileli olarak taşınmazı devrettiğinden söz ederek tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tescilini istemiştir. Davacı tarafından aşamalarda davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu yolunda bir beyanda da bulunulmamıştır. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olsada, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü süre geçirilmiş olsada Borçlar Kanunu 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür....
-Davalı T4 tarafından dava dilekçesi ve eklerine cevap dilekçesi sunulduğu, ancak süresinde cevap dilekçesinin sunulmadığı anlaşılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "1- Davacının davasının ESASTAN REDDİNE," karar verildiği görülmüştür. İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin taşınmazın satım tarihinin 15.10.2015 olduğundan genel kredi sözleşmesinin de 11.11.2016 olduğundan bahisle ön şart yokluğundan usulden reddettiği ancak maktu vekalet ücreti vermesi gerekirken nispi vekalet ücreti verdiği, İİK. 277 ve 279. Maddelerinin olştuğu, üçüncü kişinin müvekkili şirketi zarara uğratmak kastıyla hareket ettiğini, 277 ve BK. 19'a göre dava açtıklarını beyan etmişir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava İİK’nun 277 ve devamı ve TBK'nun 19. maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....
Maddesi uyarınca ayrı ayrı değerlendirilerek hüküm tesisi gerekirken davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca mı yoksa BK nın 19 maddesi uyarınca mı değerlendirilerek hüküm tesis edildiği hususunda gerekçede bir açıklık bulunmamaktadır. Kaldıki İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında kesin ve ya geçici aciz vesikasının bulunması dava şartı olup mahkemece borçlu şirket hakkında İİK'nın 105. maddesi kapsamında geçici aciz vesikası veya kesin aciz vesikası bulunup bulunmadığı hakkında herhangi bir araştırma ve tespitin yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece davanın BK' nın 19....
Kişi T3 arasında akrabalık bağı bulunmadığı, 11.000,00- TL bedelle anlaştıkları bunu elden ödediği bu sebeple tanışıklığlın ispatlanamadığı, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince iptale tabi olmadığından red kararı verildiği görülmüştür. Mahkeme her ne kadar İİK. 277 maddeye göre değerlendirme yapmış ise de öncelikle talep tapu iptali ve tescil yani BK. 19. Maddedeki muvazaaya dayalı bir talep olup bu talep hiç incelenmemiştir. İİK. 277. Maddede irdelenmeden karar verildiği görülmüştür. İİK. 277. maddeye göre karar vermek için bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....