İlçesi 70 ada 8 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 19 nolu bağımsız bölümün davalılar arasında yapılan satış işleminin İPTALİ ile ... 5.İcra Müdürlüğünün 2013/8337 esas sayılı dosyadaki alacakların ferileri ile birlikte karşılayacak şekilde davacıya haciz ve satış yetkisi verilmesine,Taşınmaz üzerinde Türkiye İş Bankası lehine bulunan ipoteğin satış bedeline yansıtılmasına, öncelikli olarak ipotek bedelinin ödenmesinden sonra icra takip dosyasına kalan miktarın aktarılmasına, karar verilmiş; hüküm, davalı ... ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı vekili;dava konusu tasarruf işleminin iptaline; ... 5.İcra Müdürlüğü’nün 2013/8337 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisinin tanınmasına,bu olmazsa BK 19 muvazaa gereği tasarrufun iptali davasının kıyasen uygulanarak haciz ve satış yetkisi verilmesini talep etmiştir....
Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir....
(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2007/480 E. , 2007/595 K."İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlık, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescili istemine ilişkin olup, dosyanın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 1. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 01.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir....
Ayrıca, iptal davası şahsi bir dava olup, İİK m. 284’te belirtilen sürede açılması gerekli olmasına karşın; muvazaa davası ayni bir dava olduğundan, muvazaa kanıtlanırsa dava konusu mal, borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış hale gelir. Buna ilaveten muvazaa iddiasının zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebileceği belirtilmelidir. Diğer bir fark da İptal davasında aciz hali (kesin ya da geçici aciz vesikası) aranmasına karşın muvazaa davasında ise borçlunun aciz halinde olması aranmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi kural olarak iptal davasına konu edilen tasarruflar, muvazaalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir. Başka bir ifade ile muvazaalı akitlerde, görülen akit değil tarafların gerçek iradelerine uygun bulunan akit tarafları bağlayıcı olduğu halde, İcra ve İflas Kanununun 277. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen tasarruflar özel hukuk ilişkisi açısından geçerliliğini korumaktadır....
Ayrıca, iptal davası şahsi bir dava olup, İİK m. 284’te belirtilen sürede açılması gerekli olmasına karşın; muvazaa davası ayni bir dava olduğundan, muvazaa kanıtlanırsa dava konusu mal, borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış hale gelir. Buna ilaveten muvazaa iddiasının zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebileceği belirtilmelidir. Diğer bir fark da İptal davasında aciz hali (kesin ya da geçici aciz vesikası) aranmasına karşın muvazaa davasında ise borçlunun aciz halinde olması aranmamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi kural olarak iptal davasına konu edilen tasarruflar, muvazaalı akitlerden farklı olarak hukuken geçerlidir. Başka bir ifade ile muvazaalı akitlerde, görülen akit değil tarafların gerçek iradelerine uygun bulunan akit tarafları bağlayıcı olduğu halde, İcra ve İflas Kanununun 277. ve bunu izleyen maddelerinde düzenlenen tasarruflar özel hukuk ilişkisi açısından geçerliliğini korumaktadır....
KARŞI OY YAZISI Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi uyarınca muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu işlemin muvazaalı olduğu yönündeki Dairemiz çoğunluğunun düşüncesine iştirak edildiğinden bu konuda bir değerlendirme yapılmamıştır....
iddiasının bulunmadığını, mahkemece 3. kişi varmış gibi muvazaa yönünden değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, senede karşı muvazaa iddiasının ancak yazılı delille ispat edilebileceğini, davacının erkek kardeşinden aldığı 70.000 TL karşılığında konutu devredeceğini davalının beyan ettiğini, noter satışı masrafını azaltmak için sözleşme değerinin az gösterilmesinin devir iradesini iptal etmeyeceğini, müvekkilinin kardeşinden aldığı para nedeniyle davalının borçlularından mal kaçırma gereği duyuracak bir durumun ortadan kalmış olacağını, muvazaa iddiasının ispatlanamadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Göre iptâl davası dilerse BK. mad. 18’e göre muvazaa davası (daha doğrusu, yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğu konusunda tesbit davası) açabilmelidir. Alacaklının, muvazaalı işlem hakkında iptal davası açamayıp, muvazaa davası açması gerektiğini savunmak, teorik esaslara uygun olmakla beraber, özellikle, muvazaa davalarında, muvazaa iddiasının isbatı konusunda alacaklılar çok güç durumda kalabilir. Gerçekten, muvazaanın üçüncü kişilerce isbatında yazılı delile gerek yok ve bu konuda tanık dinletilebilirse de alacaklı, muvazaa iddiasını kanıtlayabilmek için tanık beyanından da yararlanmıyor olabilir. Halbuki, iptal davasında davacı–alacaklı, borçlunun muvazaalı işlemi hakkında tanık dinletmeden de -dava konusu işlemin, kanunun öngördüğü belirli kimseler arasında veya belirli süreler içinde yapılmış olduğunu (İİK. mad. 278, 279, 280) kanıtlamak suretiyle- kendi yararına, tasarrufun iptali konusunda, mahkemeden bir karar alabilir....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....