Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, olayın 09/09/2009 tarihinde gerçekleşmiş olup haksız fiil temelli bina malikinin sorumluluğu çerçevesinde yöneltilen talebin zaman aşımına uğradığını, iddiaların ispatına yönelik delil sunulmadığını, zararın olağan dışı bir tabiat olayı sonucunda meydana geldiğinden mücbir sebep niteliğine haiz olduğunu, sözde hukuka aykırı davranış ile meydana gelen zarar arasındaki illiyet bağının bu sebeple kesildiğini, sel baskınının öngörülemeyen ve önüne geçilemeyen bir vakıa olduğunu, zararlı sonucun önlenmesi için kendisinden beklenebilecek normal ve objektif ölçülere uygun her türlü tedbiri aldıklarını, öte yandan kira sözleşmesinin ihlaline dayanan herhangi bir sorumluluğunun da bulunmadığını zira sözleşmede kiraya verenin sorumluluğuna karşı rücu hakkından feragate ilişkin hüküm bulunduğunu, binayı kendisinin inşa etmeyip sonradan devraldığını, ciro kaybı yönünden hasara konu sel baskınının gerçekleşmesini müteakip AVM'nin yeniden faal duruma geçirilmemesine istinaden zarara uğradığı...

    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava, bina malikinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki eksikliklerden doğan zararlardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. (TBK m.69) Yapı malikinin sorumluluğu, bir bina ya da diğer bir inşa eserinin bizatihi kendisinden kaynaklanan bir nedenle oluşan zarardan sorumluluğu kapsamakta olup, niteliği itibariyle kusursuz sorumluluk türlerinden "olağan sebep sorumluluğu"dur. Burada malike kurtuluş kanıtı sunma olanağı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin (mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru, üçüncü kişinin ağır kusuru gibi) varlığı durumunda sorumluluktan kurtulabilir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili; davalıların kiracısı olduğu gayrimenkulden müvekkili şirkete sigortalı ...’a ait daireye su sızıntısı olduğunu, mutfak alt ve üst dolabının hasarlandığını, mutfak tavan ve duvarlarının kabardığını, müvekkili şirketin sigortalısına oluşan hasar sonucunda 14/09/2009 tarihinde 3.485,37 TL ödediğini, su basması olayının davalıların ikamet ettiği gayrimenkulden su sızması sonucu meydana geldiğini, B.K'nun 58.maddesi gereğince bina malikinin binanın fena yapılması yahut muhafazasındanki kusurdan dolayı kusursuz olarak sorumlu olduğunu, TTK 1301.maddesi gereği hasar karşılığında yapılan ödemenin davalılardan rücuen tahsili için davalılar aleyhine icra takibi yapıldığını,...

      Diğer taraftan, birleşen davanın davacısı ..., 17 parsel üzerindeki binayı 14 parselin davada taraf olmayan diğer maliki ... ile birlikte yaptığını belirttiğinden aynı şekilde bina üzerinde ...’ın hakkı olduğu da kabul edilmelidir. Dolayısıyla, ...’da davada taraf durumunu almadan maliki olduğu anlaşılan bina hakkında karar kurulamaz. Bütün bunlara göre, kayıt maliklerinden ... ve bina maliki ... taraf durumunu almadıklarından gerek asıl, gerek birleştirilen davanın yokluklarında çözümü HUMK.nun 73. maddesine aykırıdır. Çekişmenin esası ise anılan kişilerin taraf olmaları sağlandıktan sonra ve onların huzuru ile incelenebilir. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yerel mahkeme kararının öncelikle bu sebeplerle bozulması gerekirken taraf teşkili tamammış gibi işin esasının incelenerek kararın onanmasına dair oluşan çoğunluk görüşüne de açıkladığım nedenlerle katılmıyorum....

        Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesinde iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişinin sorumluluğu konusunda yeni düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 39. maddesidir. Sigorta şirketleri, 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle sigortaladığı aracın sürücüsü ile şayet tespit edilmişse araç malikinin kusurlarıyla ve poliçe limitleriyle sınırlı biçimde zarardan sorumlu tutulabilirler....

          Ayrıca, davalı elektrik idaresinin yapı malikinin sorumluluğunu taşıdığı ve enerji nakil hattı kendisine ait olmasa da bu hattın bakım ve gözetim görevini yerine getirip uygun olduğunun tespiti halinde elektrik vermesi gerekmektedir. O halde; mahkemece; davalı kurum açısından, yapı malikinin sorumluluğuna ilişkin; dava konusu yangının çıktığı trafolu hattın bakım ve gözetiminin kime ait olduğunun araştırılarak .... Tesisleri Yönetmeliğinin 5. ve 27. maddelerine göre somut olayı aydınlatan, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik konusunda uzman bilirkişi kurulundan (elektrik mühendisi ) bilirkişi raporu alınarak, varılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken; eksik araştırma, inceleme ve yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....

            Davalı vekili, davalı ... şirketinin dava konusu yangın nedeniyle sigortalısına ödemek durumda kaldığı hasar tazminatını bina sahibinin kusursuz sorumluluğuna dayalı olarak BK 58. m. ve TTK 1301 m. göre davacıya rücu amacıyla dava konusu takibe geçtiklerini, rücu tazminatından ibaret ... takibi yaptıklarını, davacının şikayetinin reddedildiğini, mahkemenin görevsiz olduğunu, zira TTK 1301 maddesine göre davalı ... şirketi ile 3.kişi konumunda bulunan davacı arasında hukuki bir ilişki bulunmadığını, davanın esası yönünden de açılan davanın reddi gerektiğini, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, olayda sigortalı ile davacı arasındaki kira ilişkisinin sözleşmesel bir ilişki olduğunu, bina sahibinin 3.kişiye olan sorumluluğu değil, bina sahibi olan kiralayan davacının kiracısına karşı sorumluluğunun söz konusu olduğunu, davacının sorumluluğunun BK 69 maddeden(eski BK 58.maddeden) kaynaklandığını, kusursuz bir sorumluluk hali olduğunu, yangının elektrik tesisatının kısa devre...

              Dava, haksız fiil ve 4721 sayılı TMK'nın 369. maddesi kapsamında açılmış, faile karşı haksız fiile diğerlerine karşı ise aile başkanının sorumluluğuna dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 15/01/2018 tarihli ve 2016/13061 E., 2018/119 K.sayılı ilamı ile; "....ilk bakışta davacı aleyhine haksız fiil nedenine dayalı olarak açılan davanın genel görevli mahkemede görülmesi gerektiği düşünülebilir ise de; davacı tarafça yargılama sırasında ıslah yolu ile iddia genişletilerek TMK'nun 369. maddesinde düzenlenen aile başkanının sorumluluğuna da dayanılarak tazminat istenmiş olup, ıslah ile ileri sürülen hukuki sebep nedeniyle, davaya artık genel mahkeme sıfatıyla değil özel görevli "Aile Mahkemesi" sıfatıyla bakılması gerekir. Bu itibarla; mahkemece, görev hususu gözetilmeksizin davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılarak, işin esası hakkında hüküm tesisi doğru olmamış, kararın re'sen bozulması gerekmiştir. ." şeklinde karar verilmiştir. (Yargıtay 3....

              Davalının 234 parsel sayılı tapulu taşınmaz üzerine inşa ettirdiği yapıların (Bina ve Kömürlük), müvekkillere ait 235 parsel sayılı tapulu arsaya tecavüz ettiğini, Davamızın kabulü ile; 235 parseldeki müvekkiller adına kayıtlı taşınmaza; davalıya ait 234 parseldeki taşınmazın (Yapıların Bina ve Kömürlük) Vaki (müdahalesinin) Elatmasmm önlenmesine ve müdahaleye konu alanda kalan yapı ve binalar ile ilgili olarak (Yapıların Bina ve Kömürlük) kal'ine kararı verilmesini; Davalıya ait taşkın inşa edilen ve müvekkilin taşınmazına tecavüz eden yapılar nedeniyle imar hakları zarar görmüş olup inşa ettiği bina ve ilerde inşa edeceği bina üstü yapılarda hem mimari hem de fiziki anlamda küçülerek zarara uğramış olup zararın tespiti ile Fazlaya ilişkin hak alacak ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL zararın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.3.2006 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 14.12.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 38 parsele revizyon gören imarın 10271 ada 26 parsel tapu kaydı beyanlar hanesinde yazılan “bina ...’a aittir” şerhine dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil ödetilmesi istemleri ile açılmıştır. Mahkemece elatmanın önlenmesi istemi kabul edilmiş, 4439,20 YTL ecrimisilin davalılardan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü davalılar temyiz etmiştir....

                UYAP Entegrasyonu