Davalı vekili, davacı yanca alınan mallar karşılığında senetler verildiğini, senetlerin vadesinde ödenmediğini, çıkarılan vade farkı faturalarının esasen bu senetlerin geç ödenmesinden kaynaklanan temerrüt faizine ilişkin olduğunu, faturalarda geç ödeme halinde ne oranda temerrüt faizi isteneceğine dair şerhler bulunduğunu, BK.nun 210. maddesi uyarınca müvekkilinin faiz alacağı doğduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında vade farkına ilişkin anlaşma ya da teamül bulunmadığı, vade farkı faturasının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturalardaki tek yanlı beyanların davacıyı bağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının 19.10.2000 tarihli 708.85.-YTL.lik faturadan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Davacının 27.06.2006 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu ve hak edilen aylıkların 20.04.2009 tarihinde ödendiği, faiz alacağına ilişkin davanın ise asıl alacak ödendikten sonra, 16.07.2009 tarihinde açıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, kurumun yaşlılık aylığını geç ödemesinden kaynaklanan faiz yükümünün hangi tarihte başladığına ilişkindir. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 65. Maddesi olup anılan maddede “Kurumun malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için gerekli belgeler tamamlanınca, bağlanacak aylıkları ve yapılacak toptan ödemeleri hesap ve tespit ederek en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildireceği” düzenlenmiştir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise bu süre göz ardı edilerek 27.06.2006 tarihli tahsis talebine göre birikmiş aylıklara 01.07.2006 tarihinden itibaren faiz hesaplandığı anlaşılmaktadır....
İnceleme konusu karar, yaşlılık aylıklarının geç ödenmesinden kaynaklı faiz alacağı talebine ilişkin olup, belirgin şekilde Yargıtay Büyük Genel Kurulu kararı gereği Dairemizin inceleme kapsamı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay (10) Hukuk Dairesinin işbölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı dava dosyasının Yargıtay (10) Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 01/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
ilişkin hesapladığı faiz miktarının da ilave edilmesi gerektiğinin kabulü halinde, anılan faiz alacağına 18.660,82 TL’nin de ilave edilmesiyle daire maliyetlerinden kaynaklı işlemiş faiz alacağının 61.554,89 TL, Sayın Mahkemenin 05.04.2014 tarihli genel kurulda alınan karar gereği, bu tarih ve öncesine ilişkin de faiz tahakkuk ettirilemeyeceği görüşünde olması halinde ise, iptal edilmeyen 14.05.2016, 27.05.2017 ve 29.04.2018 tarihli genel kurullarda alınan faiz kararları uyarınca talep edebileceği işlemiş faiz alacağının 9.714,37 TL; (ancak, sayın Mahkemece söz konusu genel kurullarda alınan faiz kararlarının da geçerli olmadığı görüşüne varılması halinde, 9.714,37 TL tutarındaki faiz borcundan da davalının sorumlu olmayabileceğinin düşünülebileceği), şerefiye taksitlerinin geç ödenmesinden kaynaklı faiz alacağının 20,17 TL, çevre bedeli taksitlerinin geç ödenmesinden kaynaklı faiz alacağının 67,50 TL, iskan ve tapu taksitlerini geç ödenmesinden kaynaklı faiz alacağının 880,23 TL, genel...
Esas sayılı dosyasına konu alacağın, davalının icra takibine yapmış olduğu haksız itirazı nedeniyle ancak 18/11/2021 tarihinde tahsil edilebildiğini, işbu davanın icra dosyasına konu alacağın geç tahsili nedeniyle faiz ve karşılanamayan zararın tahsili amacıyla başlatılan kısmi alacak davası olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklansa da davaya konu uyuşmazlığın alacağın geç ödenmesinden kaynaklanan munzam zarar alacağı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği, Mahkemece, uyuşmazlığın kira bedellerinin geç ödenmesinde oluşan temerrüt nedeniyle uğranılan munzam zarara ilişkin olduğu gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verildiği, HMK 4/a maddesi gereğince "kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrı konulmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak...
edildiğini, Kamulaştırma Yasasının 8.maddesi gereğince kamulaştırma bedelinin anlaşma tutanağının tanzim tarihinden itibaren en geç 45 gün sonra ödenmesi gerektiğini, davalının buna göre belirlenen kamulaştırma bedeli 150.000,00- TL'yi en geç 31.05.2019 tarihinde ödemesi gerekirken 17.02.2020 tarihinde eksik şekilde gönderdiğini, bedelin geç ödenmesi nedeniyle davacıların hak kaybına uğradığını ve zarar gördüğünü beyanla şimdilik 5.000,00- TL faiz alacağının kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı: Meslek hastalığı nedeniyle 01.04.1998-01.02.2001 tarihleri arasında % 20,14 01.02.2001 tarihinden sonra ise % 30 oranındaki sürekli işgöremezliği nedeniyle davacıya gelir bağlanması ile fazlaya ilişkin talebin ve faiz talebinin saklı tutularak 1.000,00-TL alacağının 01.04.1998 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsili istemi ile dava açmış, yargılama sırasında dava konusu aylıkların bağlanması üzerine bu kez ek dava ile 02.03.998-21.08.2002 tarihleri arasındaki aylıkların geç ödenmesinden kaynaklanan faizin tahsilini istemiştir....
FAİZ HAKKININ SAKLI TUTULMASI 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 113 ] "İçtihat Metni" Dava dilekçesinde, kamulaştırma bedelinin geç Ödenmesinden doğan faiz alacağının tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmün temyiz İncelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Davada, 39.041 YTL kamulaştırma bedelinin 17.10.2001 tarihinden 06.11.2006 tarihine kadar işlemiş faiz alacağı olarak 75.000 YTL'nin tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davacıların kamulaştırma bedelini alırken (tahsil ederken) faiz isteme hakkını saklı tutmadıkları. Borçlar Yasası'nın 113. maddesi gereğince asıl borcun ödeme ile sona erdiği, bu nedenle bu davada istenilen faiz için ayrı bir dava açamayacakları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir....
ödemenin yapıldığı 27/01/2014 tarihine kadar yasal faiz alacağı tespit edildiği" gerekçesiyle "Davanın KABULÜ ile; 1- Maluliyet aylığının geç ödenmesinden kaynaklanan 21.850,00 TL faiz alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" karar verilmiştir....
Sonuç olarak; kaçak olarak tüketilen enerji bedelinin geç ödenmesinden kaynaklanan "gecikme cezası ve bunun KDV'si" tüketilen enerji bedelinin hesaplanma şekli ile ilgili olmayıp, tamamen ister kaçak, ister abone olarak kullanılsın ve nasıl hesaplanırsa hesaplansın, hesaplanıp fatura edilen elektrik bedelinin tebligata rağmen son ödeme gününde ödenmemesinden kaynaklanan ve özel yasa ve yönetmelik maddelerine dayanan elektrik idaresinin bir alacağıdır. Özel düzenleme olan hallerde genel düzenlemelere göre karar verilemez. Ayrıca, kaçak elektrik kullanılmasının özendirilmemesi bakımından, kaçak elektrik kullanılması ve bunun fatura edilen bedelinin geç ödenmesi halinde gecikme cezası ve bunun KDV'sinin alınması gerektiği görüş ve düşüncesinde olduğumuzdan Sayın çoğunluğun gecikme cezası ve bunun KDV'sinin alınmaması gerekir yönündeki düşünce ve kararlarına katılmıyorum....