Mahkemece, dava rücu sebebine ıttıla gününden itibaren 1 yıllık süre içerisinde açılmadığından ve bağışlamadan rücu koşulları gerçekleşmediğinden söz edilerek reddedilmiştir. Hükmü, davacılar temyiz etmiştir. Eldeki davada öncelikle üzerinde durulması gereken husus, bağıştan rücu için Borçlar Kanununun 246.maddesinin ilk fıkrasında öngörülen hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin tespitidir. Mahkemece, rücu sebebine ıttıla gününden itibaren 1 yıllık süre içerisinde açılmadığı ve bağışlamadan rücu koşulları gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; bağışlayanın, bağışlamadan rücu için rücu sebebini öğrendiği günden başlayarak 1 yıl içinde rücu beyanını açıklaması yeterlidir. Ayrıca, bağışlama ifa edildiğinde, bağışlayanın bağışlamadan rücu ettiğine dair irade beyanının bağışlanana ulaşmasından itibaren 1 yıl içerisinde sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak istirdat (alacak) davası açılabilir....
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde davacının bağıştan rücu şartlarını en geç boşanma davasının açıldığı 21/02/2018 tarihi itibariyle öğrendiği, iş bu davamızın 15/03/2021 tarihinde açıldığı ve 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği..." gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanmadan sonra açılan bağıştan rücu davalarında 1 yıllık hak düşürücü sürenin boşanmanın kesinleşmesiyle başlayacağını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....
Mahkemece, bağıştan rücu şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, taraf vekillerinin istinafı üzerine Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince, davalının istinaf talebinin reddine, davalının davacı kardeşine karşı “hırsız kasasına görsün bunu, cehennem zebanisi, pislik hocaymış, yetim malı yiyen şerefsiz hoca, görsün onu suratına sıçacam” şeklinde sarf ettiği sözleri ile bağıştan rücu sebebinin gerçekleştiği gerekçesiyle HMK’nin 353/1.b.2. maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların maliki ... tarafından bağışlamadan rücu edildiği, rücu beyanı ile davacıların taşınmazlarda miras hakkının kalmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Borçlar Kanunu'nun 237/1. maddesinde menkul bağışının ne şekilde yapılacağı düzenlenmiş olup buna göre bağışlanan şeyin teslim edilmesiyle bağış sözleşmesi gerçekleşecektir. Tapusuz taşınmazlar da menkul hükmünde olduklarından bağış işlemi herhangi bir şekle tabi olmadığı gibi bağışlamadan rücu işlemi de herhangi bir şekle tabi değildir. Bağış işlemi zilyetliğin devri ile gerçekleşir. Bu husus mahkemenin de kabulündedir. Bağıştan dönme bağışlayanın tek taraflı bağışlanana varması gerekli beyanıyla geriye yürürlü olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Borçlar Kanunu'nun 244. maddesinde ise bağıştan rücu sebepleri düzenlenmiştir....
Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ... vekili, tarafların 1994 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde satın alınan taşınmazın paylı mülkiyet şeklinde taraflar adına tescil edildiğini, boşanma davasından sonra davalının sadakatsizliğini öğrendiğini, davalı adına kayıtlı bağış niteliğindeki 1/2 pay yönünden bağıştan rücu koşullarının gerçekleştiğini açıklayarak bağıştan rücu nedeniyle davalı adına kayıtlı payın iptali ile müvekkili adına tesciline, kabul görmemesi halinde 1/2 pay üzerindeki müvekkilinin tasfiye alacağının tespitine karar verilmesini istemiştir....
Her ne kadar Borçlar Kanunun 246. maddesi hükmünde bağıştan rücu sebebine vakıf olunduğu günden itibaren bir sene içinde dönülebileceği (dava açılabileceği) hükme bağlanmış ise de, bir senelik zamanaşımı süresi bağışın esaslı koşulunun yerine getirilmesindeki umudun tükendiği tarihten başlar. Dava 2.8.2004 tarihinde açılarak, davalıya bağıştan rücu iradesi bu tarihte bildirildiğinden davalı da zamanaşımının daha önceki bir tarihten başladığını savunup kanıtlamadığından zamanaşımı da gerçekleşmemiştir. Bağışlamanın bir süre ile sınırlı olarak yapılmamış olması da davacının bağıştan rücu hakkını kullanmasına engel teşkil etmez. Böyle olunca bağışlamadaki davacının amacı gerçekleşmediğinden davacı koşullu bağıştan dönerek bağışlananının kendisine verilmesini isteyebilir. Mahkemece istemin açıklanan bu olgular gözetilerek hüküm altına alınması yerine yazılı bazı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Her ne kadar Borçlar Kanunun 246. maddesi hükmünde bağıştan rücu sebebine vakıf olunduğu günden itibaren bir sene içinde dönülebileceği (dava açılabileceği) hükme bağlanmış ise de, bir senelik zamanaşımı süresi bağışın esaslı koşulunun yerine getirilmesindeki umudun tükendiği tarihten başlar. Dava 2.8.2004 tarihinde açılarak, davalıya bağıştan rücu iradesi bu tarihte bildirildiğinden davalı da zamanaşımının daha önceki bir tarihten başladığını savunup kanıtlamadığından zamanaşımı da gerçekleşmemiştir. Bağışlamanın bir süre ile sınırlı olarak yapılmamış olması da davacının bağıştan rücu hakkını kullanmasına engel teşkil etmez. Böyle olunca bağışlamadaki davacının amacı gerçekleşmediğinden davacı koşullu bağıştan dönerek bağışlananının kendisine verilmesini isteyebilir. Mahkemece istemin açıklanan bu olgular gözetilerek hüküm altına alınması yerine yazılı bazı gerekçelerle davanın reddi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Mahkemece davanın hangi nedenle reddedildiği konusunda herhangi bir gerekçe belirtilmeden hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, davacı taraf çekişmeli taşınmazı cami yapılmak üzere bağışladığını ancak bağış tarihinde tapusunun olmaması nedeniyle iade edildiğini öne sürerek dava açtığı halde bağış ve bağıştan rücu koşulları araştırılmaksızın hüküm kurulmasının dahi isabetsiz olduğu, tapusuz taşınmazların menkul hükmünde olduklarından bağış işleminin herhangi bir şekle tabi olmadığı gibi bağışlamadan rücu işleminin de herhangi bir şekle tabi olmadığı, bağış işleminin zilyetliğin devri ile gerçekleşeceği ve bağıştan dönmenin bağışlayanın tek taraflı bağışlanana varması gerekli beyanıyla geriye yürürlü...
DAVA TÜRÜ :Bağıştan Rücu-İade-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * Borçlar Kanununun 244. maddesine dayalı bağıştan rücu sebebiyle ziynetlerin ve düğün masraflarının iadesine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay * 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay * 13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 08.10.2007...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Bağıştan Rücu Nedeniye İptal ve Tescil-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * bağıştan rücu nedeniyle iptal ve tescil olmaz ise alacak davasına ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine aittir. S O N U Ç : Dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2009...