DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Mehir senedi TBK'da düzenlenmemekle birlikte evlenme anında kocanın, kadına yaptığı bağış olup, üçüncü kişilerin de mehir senedi ile borç altına girebileceği, taraflar evlenirken düzenlenen mehir senedinde belirtilen 26 kalem eşyanın davacıya çeyiz olarak verildiği belirtilmek sureti ile senedin her iki davalı adına imzalandığı, dolayısıyla hem senet içeriği hem de mehir sözleşmesinin hukuki gereği her iki davalının senet nedeni ile borç altına girdiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacının iddiasının mehirdeki ziynetlerin hiç ifa edilmediği, eşyaların ise davalı kocanın evinde kaldığı yönünde olup, davacının bu iddiasına göre mehirdeki eşyaların düğünde davacıya teslim edildiği, yani mehirdeki eşyalar için mehir ediminin ifa edildiği, bu nedenle taraflarla aynı evde oturmayan davalı Mehmet'in mehirdeki eşyalar nedeni ile sorumluluğunun olmayacağı, bu nedenle davalı Mehmet yönünden mehir eşyaları için açılan davada pasif husumet yokluğundan...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, mehir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 2. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 09/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Cevap dilekçesi: Davalı Hüseyin Öztürk cevap dilekçesinde; mehir senedinde belirtilen tüm eşyaları aldığını, düğünde takılan altınların takı merasiminden sonra davacının kardeşi Leyla tarafından alındığını, düğünden sonra tarafların Ankara'ya yanlarına geldiklerinde davacının kendisine davalının borçlar için altınları istediğini, kendisinin de vermediğini söylediğini, daha sonra altınların farklı farklı olduğunu belirterek bunları tek tip olarak birleştirilmesini talep ettiğini, kendisinin davacının verdiği altınları kuyumcuya götürerek 30 gramlık 5 adet bilezik yaptırarak kendisine teslim ettiğini, davacının altınlarını ve diğer eşyalarını giderken yanında götürdüğünü, mehir senedinin 80 gram altın olarak konuşulduğunu, ancak en son kuyumcuda takılanlarla birleştirilip alınan altınların da mehir senedine yazılmak sureti ile mehir senedinin 150 gram olarak düzenlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Eşya İadesi-Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm *gayriresmi eşler arasında mehir senedinden kaynaklanan eşya iadesi olmazsa alacak istemine ilişkin olup inceleme görevi Yargıtay *13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay *13. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.06.2008...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davacının mehir senedindeki ev eşyalarını müşterek haneden aldığı, mehir senedindeki ziynetin ise davalılar tarafından elinden zorla alındığını ispatlayamadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müşterek haneden darp edilerek ayrıldığını, mehir senedindeki ziynet ve ev eşyalarını yanında götüremediğini belirterek davanın reddini istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava, mehir senedinden kaynaklanan alacak davasıdır....
Somut olayda kabul edilen mehir alacağı miktarı 22.918,32 TL olup karar tarihindeki kesinlik sınırı 107.090,00 TL'yi aşmayıp 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kaldığından mehir alacağına ilişkin karar kesindir. Açıklanan sebeple davalı erkeğin mehir alacağı davası yönünden temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Davalı erkeğin mehir alacağı davası yönelik temyiz dilekçesinin yukarıda 1. bentte açıklanan sebeple REDDİNE, temyiz edilen hükmün temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; davalıdan boşandığını; 09/11/2006 tarihli mehir senedinde yazan 150 gram 22 ayar altının kandırılmak suretiyle elinden alındığını ve iade edilmediğini, mehir senedindeki ev eşyası ve sair eşyalarının da davalıya ait konutta kaldığını belirterek; mehir senedinde yazan eşyaların aidiyetinin tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşyaların aynen, mümkün olmadığı takdirde tespit edilecek değerinden şimdilik 8.000 TL'sinin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
K A R A R Davacı, davalıların murisi olan Hulusi Badem ile evlenirken düzenlenen 22.12.1996 tarihli mehir senedi ile murisin kendisine 500 gram 22 ayar altın bilezik bağışlamayı taahhüt ettiğini, zaman içersinde nakit para bularak bu altınları temin edemediği için murisin kendisine ait olan taşınmazının ½ payını tapuda satış göstermek suretiyle kendisine devrederek borcunu ifa ettiğini, ancak murisin ölümünden sonra mirasçıları olan davalılar tarafından açılan muvazaa nedeniyle tapu iptal davası sonucu adına olan ½ payın iptal edildiğini, bu durumda mehir senedinden dolayı alacağı olan altınlardan mahrum kaldığını, murisin borcundan dolayı mirasçılarının sorumlu olması gerektiğini, diğer davalı ... ...’ın ise mehir senedini kefil olarak imzaladığını ileri sürerek 500 gram 22 ayar altın bilezik olarak belirlenen alacağının davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir....
CEVAP: Davalı vekili tarafından Mahkememize sunulan 10/05/2017 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, miras bırakanın sağlığında mallarını mirasçıları arasında makul ölçüler içerisinde, dengeli bir biçimde paylaştırmışsa artık mirasçıdan mal kaçırmak onları aldatmak kastı ve iradesi bulunmadığından muris muvazaasından söz edilemeyeceğini, murisin sağlığında davalı dışındaki mirasçıları arasında dengeli tasarruflarda bulunduğunu, dava konusu taşınmazların davalıya mehir olarak verildiğini, dava konusu taşınmazların devrinin mehir olarak gerçekleştiğini, müvekkilinin murisin ikinci eşi olduğunu, murisin davacının saklı payını ihlal ve mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, evlilik birliği devam ederken dava konusu taşınmazları davalıya mehir olarak devrettiğini, bu nedenle davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderlerinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacının nikahta takılan altın ve paralar ile mehir olarak vaad edilen altın için aynen iade, olmadığı takdirde bedel talep ettiği, nikahta takılan ziynet eşyaları ve para yönünden davayı ıslah etmesine rağmen mehir olarak vaad edildiği iddia edilen altın için her hangi bir ıslah işleminin yapılmadığı, ancak aynen iade talep edilmesi sebebi ile aynen iadenin eşyanın gerçek değerini kapsadığı da gözetilerek mehir olarak vaad edildiği iddia edilen altınların değeri olan 28.050,00 TL üzerinden dava harcının Harçlar Kanunu 30- 32 Maddeye göre tamamlatılmamasının hatalı olduğu görülmüştür....