Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak; Dava dilekçesinde davalının anataşınmazın ortak yerinin usulüne uygun şekilde kiralanmadığı ileri sürülerek buraya yapılan elatmanın önlenilmesi istenmiş, mahkemece iddianın kanıtlandığı belirtilerek davalının kullanmış olduğu 5 bağımsız bölüm dikkate alınarak durum değerlendirilmiş ve bunun sonucu olarak da 17 nolu bağımsız bölüme katılan ortak alan bulunmadığı gerekçesiyle bu bağımsız bölüm açısından davanın reddine karar verilmiştir....

    Öte yandan, kat mülkiyetini kurduran kişi ya da kurumların herhangi bir itirazda bulunmadan bağımsız bölümleri tapuya tescil edildiği halleriyle benimsemiş, kullanmış ve o halleriyle satmış olması da yapılan işleme onay (icazet) verilmiş olduğunu göstermektedir. Kat mülkiyeti kurulurken 42 numaralı bağımsız bölüme eklenti olarak tahsis edilen ve tapu siciline de bu şekilde geçirilen kayıt ile yönetim planı hükmünün, bu ana taşınmazdan bağımsız bölüm satın aldığı anlaşılan davacıları da bağlayacağı muhakkak olup, davalılardan ...'nun malik olduğu 42 numaralı bağımsız bölüme eklenti olarak tahsis edilen kazan dairesi ve otoparkı tek başına kullanmasında herhangi bir yasal enge bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle uyuşmazlık konusu bağımsız bölümün tapu kaydı ve yönetim planındaki niteliği göz önünde bulundurularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir....

      Hükme esas alınan bilirkişi içeriğine göre; davacıya ait 13 numaralı bağımsız bölümün 30 metrekarelik kısmının davalının kiracısı olduğu bağımsız bölüme duvar çekilmek suretiyle ilave edilerek kullanıldığı tespit edilmiştir. Ne var ki; hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli ve yeterli açıklıkta değildir. Davalının hangi bağımsız bölümleri kullandığı ve davacıya ait 13 numaralı bağımsız bölümün hangi bağımsız bölüme ilave edildiği, 13 numaralı bağımsız bölümün kaç metrekare olduğu hususlarında bilirkişi raporlarında bir açıklık bulunmadığı gibi krokili ve ölçekli infaza uygun rapor hazırlanmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafından temyiz aşamasında dosyaya sunulan Adana 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/433 Esas sayılı dosyasına ait bilirkişi raporunda aynı taşınmazda yer alan 17 numaralı bağımsız bölüm için fiili durum ve mimari projenin farklı olduğu tespit edilmiş olup bu durumun 13 numaralı bağımsız bölüm için de söz konusu olup olmadığı da saptanmalıdır....

        Yargıtay'da yapılan 14.02.2018 tarihli duruşma sırasında davalı taraf çekişme konusu bağımsız bölümleri 21.06.2017 tarihinde satın aldığını belirtip tapu kayıt fotokopileri ibraz etmiştir. Hal böyle olunca, dava konusu 1095 ada 21 sayılı parseldeki 1 nolu bağımsız bölüme, 289 ada 7 sayılı parseldeki 4 nolu bağımsız bölüme, 1095 ada 32 sayılı parseldeki 16 nolu bağımsız bölüme ve 1280 ada 135 sayılı parseldeki 6 nolu bağımsız bölüme ilişkin kayıtların getirtilmesi, davalının anılan bağımsız bölümlerin maliki olduğunun tespiti halinde davacı-davalı sıfatının birleşmesi nedeniyle dava konusuz kalacağından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır....

          "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 5391 parsel sayılı taşınmazdaki dava konusu bağımsız bölüme, davalılar tarafından elatıldığını ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur. Davalı Yusuf, çekişmeli yerin dava dışı arsa sahipleriyle aralarında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince kendisine ait olduğunu, diğer davalılar Nihat ve İsmail kiracı olduklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Davalı Salim ise duruşmalara gelmemiştir. Mahkemece, çekişmeli yerin bulunduğu binanın ruhsatsız yapıldığı gerekçesiyle 4.075.128.000 lira ecrimisilin davalı Yusuf'dan tahsiline, diğer taleplerin ise reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ve davalılardan Yusuf vekili tarafından süresinde, duruşma istemli temyiz edilmekle, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı....

            Mahkemece davanın reddine dair verilen karar Dairemizce, özetle "24.04.1978 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca 9 parsel sayılı taşınmazdaki binada kat irtifakı kurulacakmış gibi her bir bağımsız bölüme düşen arsa paylarının bilirkişiye hesaplattırılması, bundan sonra davacıya sözleşme ile vaat edilen bağımsız bölüm için saptanacak arsa payı yönünden de davacı adına tescile karar verilmesi gerekir" gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporuna göre davacıya sözleşme ile vaad edilen bağımsız bölüme 82/325 pay düştüğü gerekçesi ile belirlenen bu pay yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir....

              Davalı taşınmazın 5/60 payını satın almış davacılar da satın alınan bu paya karşı önalıma dayalı tapu iptal ve tescil istemli bu davayı açmıştır. Davacılar ve alıcı davalıyla birlikte taşınmazda 19 adet paydaş bulunduğu tapu kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Mahkemece taraf tanıkları dinlenmeksizin mahallinde yapılan keşif neticesi alınan bilirkişi raporuna dayanılarak satışa konu yerin daire olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan binanın hangi bağımsız bölümün hangi paydaş tarafından kullanıldığı, davacıların kullandığı bağımsız bölümlerin neresi olduğu saptanmadığı gibi davalının satın aldığı yerin hangi bağımsız bölüme tekabül ettiği de belirlenmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir....

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ana taşınmazda yönetimin 13/11/2015 tarihinde kurulduğunu, davacı tarafın Kat Mülkiyeti Yasasına tabi olunduğu beyanlarını kabul etmediklerini, dava konusu alacağın davalıdan değil, siteyi yapan müteahhitten talep edilmesi gerektiğini, davalıya verilmesi gereken bağımsız bölümlerin yapımcı firma tarafından bu güne kadar teslim edilmediğini, bağımsız bölümlere davalının bakabilmesi ve görebilmesi için dahi anahtarlarının verilmediğini, kanun gereği dairelerin iskan izni alınmadan kullanılabilse bile, iş yerinin iskan izni olmadan kullanılmasının kanunen mümkün olmadığını, ayrıca iskan izni alınmadan bireysel elektrik ve su aboneliği dahi bağlanamadığını, davalıya ait olan 2 adet dükkanın bu güne kadar sağlık ocağı, poliklinik, eczane olarak kullanılmak için istenildiğini ancak iskan ruhsatı olmadığı için tutulamadığını, bu iki dükkanın müteahhit şirket tarafından kendi inşaat malzemeleri için depo olarak kullanıldığını, izah edilen nedenlerle 2 adet...

                Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ana taşınmazda yönetimin 13/11/2015 tarihinde kurulduğunu, davacı tarafın Kat Mülkiyeti Yasasına tabi olunduğu beyanlarını kabul etmediklerini, dava konusu alacağın davalıdan değil, siteyi yapan müteahhitten talep edilmesi gerektiğini, davalıya verilmesi gereken bağımsız bölümlerin yapımcı firma tarafından bu güne kadar teslim edilmediğini, bağımsız bölümlere davalının bakabilmesi ve görebilmesi için dahi anahtarlarının verilmediğini, kanun gereği dairelerin iskan izni alınmadan kullanılabilse bile, iş yerinin iskan izni olmadan kullanılmasının kanunen mümkün olmadığını, ayrıca iskan izni alınmadan bireysel elektrik ve su aboneliği dahi bağlanamadığını, davalıya ait olan 2 adet dükkanın bu güne kadar sağlık ocağı, poliklinik, eczane olarak kullanılmak için istenildiğini ancak iskan ruhsatı olmadığı için tutulamadığını, bu iki dükkanın müteahhit şirket tarafından kendi inşaat malzemeleri için depo olarak kullanıldığını, izah edilen nedenlerle 2 adet...

                ın bu yere müdahalelerinin haksız olduğu gerekçesiyle davacı ... tarafından bu bölüme ilişkin olarak açılan men'i müdahale davasının kabulüne, davalı–karşı davacı ...'ın bu bölüme yönelik davasının reddine ve (A) harfi ile gösterilen bölüme davalılar ..., ... ve ...'ın müdahalelerinin men'ine karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu