"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Dava, bayilik sözleşmesinin (Marka kullanım hakkı) feshinden sonra sözleşmeden kaynaklanan bedelsiz ürün sevk edilmemesi, peşin ödemelerde iskonto uygulanmaması ve indirim dönemlerinde indirim oranı kadar iskonto uygulanması sebebi ile fazladan tahsil edilen meblağın tahsili istemine ilişkindir. Bayilik (Marka kullanım hakkı) sözleşmesine konu markayla ilgili uyuşmazlık bulunmadığından davanın temyiz incelemesi Dairemiz görev alanı dışındadır. Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine göre, temyiz inceleme görevi Yargıtay Yüksek 19. Hukuk Dairesi’ ne ait olup (Aynı taraflar arasında aynı sözleşmeye dayalı olarak görülen başka bir davada verilen kararı Yargıtay Yüksek 19....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Dava, bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle kar mahrumiyeti, cezai şart ve alacak istemlerine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin görevine girdiği ve ayrıca, uyuşmazlık konusu bayilik sözleşmesine dayalı olarak daha önce taraflar arasında ... 35. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/66 E - 2012/124 K sayılı dava dosyasında akdin feshinden kaynaklanan kar mahrumiyeti, cezai şart ile alacak istemine yönelik talep bakımından verilen kararın önce Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 24/10/2011 tarih, 2011/2653 E. - 2011/13029 K. sayılı kararı ile bozulduğu ve bozma sonrası verilen kararın ise, anılan Dairece 13.12.2012 tarih, 2012/12582 E - 2012/19001 K sayılı ilamı ile onandığı da anlaşılmakla, temyiz inceleme görevi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'ne ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, kişisel hakka dayalı zilyetliğin korunması istemine ilişkin olup, temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışında bulunduğundan, dosyanın görevli 14. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 27.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 17/12/2014 NUMARASI : 2013/329-2014/537 Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bayilik sözleşmesine dayalı tazminat alacağın istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın işbölümü yönünden bir karar verilmek üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 18.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar vekili, davacının talebinin sadece zilyetliğe dayanmadığını, hakka dayalı istekte bulunduğunu, dolayısıyla Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının isteğinin salt zilyetliğe dayalı olmadığı, davanın TMK'nın 683. ve 713. maddeleri uyarınca mülkiyetin korunması ve tesisine ilişkin olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taşınmaza zilyet olanlar tapu kaydı veya bir hakka dayandığı takdirde TMK'nın 683. maddesindeki mülkiyet hakkının korunmasından yararlanarak istihkak davası veya elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi salt zilyetliğe dayalı olarak TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması hükümlerinden de yararlanma olanağına sahiptir....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, nedensiz elatmaya dayalı tahliye ve 800.00.- YTL. alacak istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, tarafların 16.03.2006 tarihinde Eskişehir 1. Aile Mahkemesi kararı ile boşandıkları; ancak, kararın Yargıtayca bozulduğu, dava konusu edilen taşınmazın tapusu bulunmadığı, taşınmazın Hazine yeri olduğu ve üzerine yapılan gecekondu nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. H.Y.U.Y.nın 8/II-3. maddesine göre taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davalar sulh hukuk mahkemesi görevi kapsamındadır. Somut olayda; taşınmazın taraflara ait olmayıp 3. kişi durumundaki Hazineye ait olduğu anlaşılmakla, zilyetliğin korunması kapsamında olan uyuşmazlığın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir....
Davacı sadece zilyetliğini ileri sürdüğüne ve zilyetliğin arkasında ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hak ileri sürmediğine göre davanın, zilyetliğin korunması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre uyuşmazlığın HUMK.nın 8/II-3 (6100 Sayılı HMK'nın 4/1-c ) maddesi uyarınca, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nun 21. ve 22. Maddeleri gereğince ...Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar mahkemece dava, TMK.nın 981 ve devamı maddelerinde düzenlenen salt zilyetliğin korunması davası olarak nitelendirilmiş ise de; dosya kapsamına göre davacı talebinde salt zilyetliğe dayanmayıp, kiracılık sıfatından kaynaklanan feri zilyetliğinin de korunmasını talep etmektedir, Dosya kapsamına göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesine göre çözümlendiği anlaşılmaktadır. Usul Hukukumuza göre, vakıaları bildirmek taraflara, hukuki vasıflandırma ise mahkeme hakimine aittir. Dava; 6100 sayılı HMK.nın 4/1- a maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu kira ilişkisine dayalı olarak açılan kiracılık sıfatından kaynaklanan taşınmaz üzerindeki feri zilyetliğinin iadesi talebine ilişkindir....
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dava dilekçesindeki açıklamalar ve hukuki nitelendirmeye göre istek TMK.nun 981-984. maddelerine dayalı zilyetliğin korunması talebine ilişkindir. Zilyetliğin korunması, Devlete (Hazineye) veya başka kişilere ait taşınmazlar üzerinde üçüncü kişiler arasında görülecek davalarda söz konusu olur. Mahkemece TMK.nun 683 vd. maddelerinde düzenlenen mülkiyet hakkından hareketle ve dava konusu yerlerin bir kısmının kamu malı olduğu, bir kısmının Hazine adına tapuda kayıtlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin gerekçesi davacı iddiası ile örtüşmemektedir. Buna karşılık, dosya kapsamında davaya konu edilen taşınmazlara davalıların müdahalede bulunduklarına dair delil bulunmamaktadır. Mahkemece davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; hüküm sonucu itibariyle doğru görülmüştür....
Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan ayni (nesnel) veya şahsi (kişisel) bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır.” denilmekle salt zilyetliğin korunması davaları ile zilyetliğin tespiti davaları arasındaki fark net bir şekilde açıklanmıştır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, Hazine'ye ait taşınmaz mal üzerine, izinsiz olarak, hafif yapı niteliğinde olmayan yapı kuran zilyetlerin, arsa maliki Hazine'den başka kişiler aleyhine açtıkları davalar, arkasında barındırdığı bir hakka dayanmakla, salt zilyetliğin korunması davası olmayıp; temelinde bir hak davasıdır. Somut olayda gelince; davacı, taşınmazın üzerinde bulunan yapıdan kaynaklı satın almaya dayalı elatmanın önlenmesi isteğinde bulunduğuna göre dava, salt zilyetliğin korunmasına yönelik dava niteliğinde değildir....