Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....

    Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. (Yargıtay HGK----- esas, -----karar sayılı ilamı)Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 29.03.2022 tarih ----- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....

      Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır.-------------- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....

        zarar tazminatı olarak müvekkiline ödenmesi zımnında fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak şartı ile dava içinde belirecek değere göre artırılmak üzere 1.000.TL munzam zarar tazminatının dava tarihinden işleyen reeskont faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir....

        Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....

        Maddesi gereğince, ---- 6102 sayılı TTK'nın 4/1-f ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununda düzenlenen bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacaklara ilişkin davalar yönünden özel yetkili mahkeme olarak faaliyete geçirilmiş bulunması nedeniyle, bankacılık işleminden kaynaklandığı anlaşılan alacağa dayalı icra takibe itirazın iptaline ilişkin huzurdaki davanın 15/12/2021 tarihi sonrasında açıldığı, talep yönünden --- mahkemelerine ait olduğu değerlendirilmekle, mahkememizde açılmış bulunan işbu talebinin ESASININ KAPATILMASINA, 2-Dosyanın,---- tevzi edilmek üzere---------- İADESİNE, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi....

          Uyuşmazlık Konusu : Taraflar arasındaki ihtilaf, temelde trafik kazasından kaynaklı olarak davacının alacağının geç ödendiği iddiasından kaynaklı munzam zararının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının ne olduğu ve bu zarardan davalının sorumlu olup olmadığı ile sorumlu ise sorumluluk miktarının ne olduğu noktasındadır. Davanın Hukuki Niteliği: Dava, TBKnın 122.maddesine dayalı munzam zarar istemine ilişkindir. Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun 49. Maddesindeki "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür." şeklindeki düzenlemedir. DELİLLER:-------- sayılı dosyası celp ve tetkik edilmiştir. ------ numaralı dosyası celp edilmiş ve dosya arasına alınmıştır....

            Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır.----------- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....

              Vekilinin tarihli cevap dilekçesinde özetle; Off-Shore munzam zarar davalarına ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 04.11.2019 tarihli görüşünü içeren emsal kararda zararın somut olarak ispat edilmesi gerektiği hususunun teyit edildiğini, müvekkili Bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, re'sen taraf değişikliği yapılması gerektiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, Off Shore hesaplarına yatan paralara ilişkin olarak açılmış olan munzam zarar davalarının müvekkili açısından red edilerek Yargıtay ve BAM tarafından onandığını, davacının munzam zarar iddiasının kabul edilemez olduğunu, munzam zarar talebinin koşullarının oluşmadığını, davacının müterafık kusurunun bulunup, bulunmadığının incelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Fer'i müdahil TMSF vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep etmiş olduğu munzam zararın gerçekleşebilmesi için Borçlar Kanunu'nun 122....

              ın Eti Holding A.Ş'nin personeli olduğunu, daha önce madencilik, metalurji ve bankacılık alanlarında faaliyet gösteren Eti Bank Genel Müdürlüğü'nün bankacılık kısmının ayrılarak Eti Bank A.Ş. olarak yapılandırıldığını, davalı ...'ın Eti Bank A.Ş.'nin bölünmeden önce bankacılık faaliyetlerinde kullandığı ve ayrılma nedeniyle kullanılmaz hale gelen mevduat cüzdanlarını ele geçirerek para topladığını, müvekkilinin, bu kişinin yüksek faiz veren madencilik fonu söylemi üzerine çeşitli tarihlerde 7.625,00 TL'yı teslim ettiğini, karşılığında Eti Bank A.Ş.'ye ait hesap cüzdanı aldığını, işlemlerin davalılara ait bankacılık binasında yapıldığını, müvekkilinin bu şekilde dolandırılmış olduğunu ve munzam zararının da bulunduğunu ileri sürerek, 7.625,00 TL yatırılan paranın ve 125,625,00 TL munzam zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur....

                UYAP Entegrasyonu