İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; munzam zararın, dava açıldığı tarihte, davacı tarafından bilinen, gerçekleşen ve temerrüt faiziyle karşılanamayan zarar olduğu, gerek eski Borçlar Kanununun 105, gerekse TBK'nun 122.maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceği, Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi “muhtemel kar” ya da “Farz edilen gelir” olmadığı, somut olaylar nedeniyle gerçekleşen zarardan, temerrüt faiziyle karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davacının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceği, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun “munzam zarar” kapsamı dışında olduğu, davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin...
Maddesi kapsamında munzam zararının bulunup bulunmadığı noktasındadır.Davanın Hukuki Niteliği: Dava, trafik kazasından kaynaklı tazminatın geç ödendiği iddiasıyla açılan munzam zararın tazmini davasıdır.Davanın Hukuki Sebebi: Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)'nun 49. Maddesindeki "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür." şeklindeki düzenlemedir. DELİLLER : ------davacının tacir kaydı bulunup bulunmadığı sorulmuş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır.------müzekkere yazılarak davacının esnaf odası kaydı bulunup bulunmadığı sorulmuş ve gelen yazı cevabı dosya arasına alınmıştır....
ile talep edilen zarar arasındaki illiyet bağını gösteren herhangi bir delil sunmadığından HMK m. 190 gereğince ispat yükü üzerinde bulunanın iddiasını ispatlayamadığını, dosya muhteviyatının incelenmesi neticesinde davacının bu yönde herhangi bir zarara uğradığına dair ispati belge sunmadığı gibi varsayımsal ve sadece mevcut ekonomik koşullar gerekçe gösterilerek talepte bulunduğunu, ne var ki munzam zarar karşılığı olarak da bilinen aşkın zarar talebinin öncelikle davacı tarafından somut olarak ispat edilmesi gerektiğini, diğer taraftan davacı tarafından zamanında tahsil edilmiş olsaydı herhangi bir gelir elde edip etmeyeceği veya zamanında tahsil edememesi nedeniyle kâr/zarar oluşup oluşmayacağının da belirsiz olduğunu, Yargıtay'ın istikrarlı kararları munzam zararın objektif değil sübjektif bir zarar olduğu ve enflasyon, kur artışı vb. genel durumların munzam zarar olarak değerlendirilemeyeceği yönünde olduğunu, yüksek enflasyon munzam zararın varlığı için yeterli olmadığını, başka...
Açıklanan yasa hükmünden de anlaşıldığı gibi, davacının munzam zarar isteyebilmesi için, öncelikle tahsil ettiği faizden daha fazla zarara uğradığını ve bu zarar ile davalının eylemleri arasında uygun illiyet bağı bulunduğunu, somut delillerle kanıtlaması gerekir. Bu durumda, belirtilen esaslar çercevesinde davacıya delilleri sorularak, toplanacak kanıtlar değerlendirilip, gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle bir hükme varılması gerekirken, farazi zarar hesabı yapan bilirkişi raporuna itibar edilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
ll.CEVAP:Davalı vekili; zamanaşımı sebebiyle davanın reddine, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemelerle poliçeden kaynaklı sorumluluğunu giderdiğinden davanın reddine, teminat dışı olan munzam zarar taleplerinin reddine, davacı tarafın iddiasını somut deliller ispatlayamadığından davanın reddine, ticari faiz taleplerinin reddine, teminat dışı olan sair gider taleplerinin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir....
SAVUNMA:Davalı vekili; zamanaşımı sebebiyle davanın reddine, müvekkili şirketin yapılan ödemelerle poliçeden kaynaklı sorumluluğunu giderdiğinden ve poliçe teminatı tükendiğinden davanın reddine, teminat dışı olan munzam zarar taleplerinin reddine, davacı tarafın iddiasını somut deliller ile ispatlayamadığından davanın reddine, teminat dışı olan sair gider taleplerinin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir....
Davalı vekili; önceki dosyaya ilişkin davacının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tapu iptal ve tescili, olmadığı takdirde alacak tahsili şeklindeki talebinin belirsiz, yargılamaya muhtaç ve likit alacak olmadığını, müvekkilinin hukuki yargılanma hakkını kullandığını, yargılamaya muhtaç hukuki uyuşmazlığın Mahkeme tarafından çözümünün gecikmesinin müvekkiline kusur olarak yüklenemeyeceğini, bu nedenle temerrüt oluşmadığını, munzam zarar belirlemesi yapılırken, alacaklının fiilen yaptığı iş ve faaliyet alanının, ileri sürülen zararın oluştuğuna ilişkin iddia ile somut olarak örtüşüp örtüşmediğinin, davacının geçmişte yaptığı tasarrufların, yatırımların, daha önceki ticari kazançlarının nasıl değerlendirildiğinin davacının kendine özgü somut durumuna bakılarak tespit edilmesi gerektiğini, soyut iddiaya göre hesaplama yapılamayacağını, davacının munzam zarar isteyebilmesi için öncelikle temerrüt faizini aşan zararının varlığını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet...
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, hayat sigortası genel şartlarında ve dövize endeksli yaşam sigortası özel şartlarında, iştira bedelinin ödenmesi hususunda özel bir form doldurulması yönünde düzenleme getirilmediği, davacının bedelin ödenmesini talep etmesinden sonra şartlarda da açıkça düzenlenmeyen formun doldurulmamasından dolayı ödeme yapılmaması yerinde olmayıp davalı sigorta şirketinin geç ödemeden sorumlu olduğu, davacının, geç ödemeden kaynaklı faizden fazla zararları olduğunu belirterek munzam zararının da karşılanmasını istediği, davacının munzam zararını talep etmekte haklı olduğu, borçlunun temerrüdü ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunduğu, davalının kusuru ile geç ödeme yaptığı ve munzam zarardan kurtulmak için kusurlu olmadığını ispatlayamadığı, dolayısıyla faizle karşılanamayan bu zarardan da sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 6.570,79 TL geç ödemeden kaynaklı faiz ve 8.259,66 TL munzam zarar olmak üzere...
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır....