Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, davanın cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkin olduğu, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumunun tespiti açısından alınan raporda, davalı tarafından sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı İkinci İhtisas Kurulu'nun 26/02/2020 tarihli raporuna göre; kaza neticesinde davacının tüm vücut engellilik oranının %10 olduğunun, iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin, dava konusu olay nedeni ile başka birinin bakımına muhtaç olmadığının tespit edildiği, dosya üzerinden aktüer uzmanı bilirkişiden alınan rapor ve bu rapora itirazlar da değerlendirilerek alınan ek raporda, davacının 9 aylık iyileşme süresi için 12.678,51-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 43.740,00-TL sürekli iş göremezlik zararı hesaplandığı, alınan raporun karar vermeye elverişli olduğu, davacının bakıma muhtaç olmaması nedeniyle buna ilişkin talebinin yerinde olmadığı, davalı tarafından...

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava, malûllük aylığı bağlanması gerektiğinin ve Kurumca iptal edilen zorunlu sigortalılık sürelerinin geçerli olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi....

      Alınan raporun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'ne göre tanzim edilmediği gibi geçici iş göremezlik süresi ve devamında devamlı bakım-bakıcıya muhtaç olup olmadığı hususunda bir değerlendrime yapılmadığı anlaşıldığından yeniden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp ABD Başkanlığı'na yazı yazılarak Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği'ne göre davacının geçici iş göremezlik süresi ve bu süre içerisinde davacının devamlı olarak bakım ve bakıcıya muhtaç olup olmadığı hususunda ek rapor tanzimi için tekrar müzekkere yazılmış olup gelen maluliyet raporu dosyamız arasına alınmıştır. 09/10/2017 tarihli Adli Tıp Raporunda Özetle: 03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’nde maluliyet oram ve geçici iş göremezlik süresi hesaplamasına esas teşkil edecek herhangi bir cetvel düzenlenmediğini, ancak ilgili yönetmeliğin 12....

        Dosya içindeki bilgi ve belgelerden hak sahibi anne ve babanın ölüm aylığı bağlanması talebi ile kuruma başvurdukları, kurum müfettişi tarafından yapılan inceleme sonucunda ana babanın geçiminin ölen sigortalı tarafından sağlanmadığı 15.07.1999 tarih Ar.Sor. 35 nolu raporla belirlenmiş ve davalı Kurumca 27.7.1999 tarihli yazı ile davacıların talebi reddedilmiş, yasal değişiklikten yararlanmak üzere 9.2.2007 tarihinde bu dava açılmıştır. Hal böyle olunca; sigortalının ölüm tarihinin 25.01.1998 olduğu, yasa değişikliğinin ise derdest dava yönünden uygulanması halinde davacı ana ve babanın ölüm geliri talep haklarının 6.8.2003 tarihinde doğduğu, ancak yeniden Kuruma başvurmayıp 9.2.2007 tarihinde dava açılarak talepte bulunulduğu gözetildiğinde ana babanın aylığa hak kazandığı tarihin yasa değişikliğinden yararlanmak üzere dava açılan tarihi takip eden aybaşı olan 01.03.2007 tarihi olduğunun gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....

          Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden ve nüfus kayıtlarından, Muradiye ilçesinin 1976 yılında yangın geçirdiği, yangından önceki kayıtların yok olması nedeni ile 1978 yılında yerel yazım yapıldığı, yerel yazım sırasında ... hanesine davacının, Hazret'ten olma, 06.05.1963 doğumlu kızı ... olarak yazıldığı, ancak Soti'nin bekar olduğu ve bundan ayrı olarak aynı yerde ... hanesinde ve onun eşi olarak, Hasret isimli anne ile Ahmet isimli babanın evliliği içerisinde 06.03.1963 doğumlu ... olarak kayıtlı bulunduğu, bu kişinin 17.12.1976 da evlendiği fakat evlilik evrakları bulunamadığından evlenerek geldiği yerin saptanamadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu belgeler karşısında davacının iddiasının ... ile ...'ın aynı kişi olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak mükerrer kaydının iptali istemi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durum karşısında ... ile Suti Şahin'in aynı kişi olduğunun kabulü halinde, baba ...'...

            gelişimine uygun olmayacak düzeyde sinkaflı ve ahlaksız diyaloglar normalleştirilerek sürekli ev ortamında konuşulduğunu, müşterek çocuğun annesinden uzaklaşması için sürekli çaba sarf ettiğini, çocuğu hocalara okutarak iyileşmesini beklediğini, müşterek çocuk Bilal'in annesinin ilgisine, bakımına ve şefkatine muhtaç olduğunu, davalı babanın müşterek çocukların bakımı ve giderleri ile ilgilenmediğini, kardeşlerin birbirinden ayrılmama ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu sebeple Bilal'in velayetinin tedbiren davacı anneye verilmesini, müşterek çocuk lehine aylık 1.000 TL iştirak nafakasına karar verilmesini talep ederek dava açmıştır....

            Öte yandan davalı ...’in sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi sırasında Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet ve Sağlık Kurulları Daire Başkanlığı sürekli iş göremezlik oranının % 100 olup yardıma muhtaç olmadığını, itiraz üzerine, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu ise sürekli iş göremezlik oranının % 100 olup yardıma muhtaç olduğunu bildirmiştir. Yüksek Sağlık Kurulu kararı Kurum bakımından bağlayıcı ise de işvereni ve sigortalıyı bağlamayacağı açıktır. .... 3. İhtisas kurulu raporunda ise sigortalının bakıma muhtaç olup olmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Sigortalının bakıma muhtaç olup olmamasının, Kurumun bağlayacağı geliri değiştireceği, giderek sigortalının ve Kurumun talep edeceği tazminat miktarlarını artıracağı açıktır. Bu durumda da sigortalının bakıma muhtaç olup olmadığının belirlenmesinde davacının hukuki yararının bulunduğu ortadadır....

              Bunun yanı sıra, TMK'nın 311. maddesinde sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde ana ve babanın rızasının aranmasına gerek yoktur ( TMK m. 311). Ana ve babanın rızasının aranmamasını gerektiren hâller kanunda sınırlı olarak sayılmış olup, bu hâller yorum veya kıyas yoluyla genişletilemez. Nitekim madde gerekçesinde de hükümde sınırlayıcı olarak sayılan hâllerden biri kendisi açısından gerçekleşmiş olan ana veya babanın rızasının aranmayacağı ifade edilmiştir. Maddenin açık ifadesi karşısında hâkim, koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini serbestçe takdir edebilirse de, koşullardan birinin gerçekleşmesi hâlinde anne ve/veya babanın rızasının aranmasına gerek olmadığı kararı vermesi zorunludur....

                İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekilinin 11/10/2021 tarihli , istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, yıllardır çalışmak, aile bütçesine katkı sağlayabilmek, geçimini idame ettirebilmek zorunda kaldığını, hayat şartları nedeniyle de, lise öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldığını, pandemi koşullarında davacı müvekkilin ortaokul mezunu olması, işbulmasını daha da zorlaştığını, davacının beraber yaşadığı annesi de daha önceki dönemlerde geçici temizlik vs işlerinde çalışmış olmakla, sağlık problemleri ve pandemi dönemi nedeniyle 1 yılı aşkın süredir çalışamamakta ve kendisinin ve davacı ile diğer çocuklarının da geçimini idame ettirdiğini, davacının hem geçimini idame ettirebilmesi hem de eğitimini devam ettirebilmesi için babası davalının maddi katkısına muhtaç olduğunu, davalı her ne kadar gelirini düşük göstermeye çalışsa da bordrosundan gelirinin yüksek olduğunun anlaşılacağını, basiretsiz davranışları nedeniyle çekmiş olduğu krediler ve sair kesintiler nedeniyle...

                Bu halde, evlat edinmede babanın rızasının aranmamasına ilişkin karar, çocuk evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilmiş ise evlat edinmede aracılık yapan kurumun veya evlat edinenin başvurusu üzerine verilir (TMK m. 312/1). Diğer hallerde bu konudaki karar evlat edinme işlemleri sırasında verilir (TMK m. 312/2). Küçüğün annesinin, babanın evlat edinmede rızasının aranmamasına ilişkin mahkemeden karar istemesi yasal olarak mümkün değildir. O nedenle babanın rızasının aranmamasıyla ilgili talebin mahkemece reddedilmesi, bu sebeple sonucu itibariyle doğrudur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları açıklanan sebeple yerinde görülmemiştir. 2- Evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir. Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü ve yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir. Verilen rıza, evlat edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlat edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir (TMK m. 309)....

                  UYAP Entegrasyonu