Babalık davası açma hakkı anaya ve çocuğa tanınmış (TMK. m. 301/1) olup, baba olduğunu iddia eden kişinin "babalık davası" açma hakkı bulunmamaktadır. O, ancak Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde sayılan hallerde "soybağının reddi" davası açabilir. Davacı, küçüğün babası olduğunu iddia ettiğine göre, dava, küçükle bir başka erkek arasında kurulmuş bulunan soybağının reddi isteğini de ihtiva ediyor ise de, Türk Medeni Kanununun 291. maddesinde gösterilen haller bulunmadığına göre, davanın reddi bu sebeple sonucu itibarıyla doğrudur. Açıklanan sebeple davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA , aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2012 (Prş.)...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 303/2. maddesine göre “Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.“ Küçüğün bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Babalık davasına ilişkin hak düşürücü sürenin, çocuğun başka bir erkekle arasındaki soybağı ilişkisinin ortadan kaldırıldığı tarihten itibaren işlemeye başlayacağına göre, bu kurala uyulmadan açılan babalık davasının salt bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir....
Davacının mahkemece kurulan babalık hükmüne karşı istinaf talebi bulunmamaktadır. TMK'nın 329. maddesine göre; küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. TMK'nın 337. maddesine göre; ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. TMK'nın 330. maddesindeki düzenleme, nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçlerine göre belirlenir şeklindedir. TMK'nın 331. maddesi uyarınca da; durumun değişmesi halinde hâkim, nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırabilir. TMK.nun 333. hükmünde açıkça düzenlendiği üzere, babalık davası ile birlikte nafaka istenebilir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir....
Türk Medeni Kanunu'nun 303. maddesine göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir....
Bu noktada babalık hükümleri üzerinde durulmalıdır. Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesine göre babalık; “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve ...; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” Burada üzerinde durulması gereken husus, başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuğun bu bağ geçersiz kılınmadıkça babalık hükmü kurulup kurulamayacağıdır. Dairenin yerleşik içtihatlarına göre küçüğün bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Görüldüğü gibi, yürürlükle bulunan Türk Medeni Kanunu'nun soybağının kurulmasına ilişkin 282. maddesinde evlat edinme yoluyla soybağının (yapay soybağı) kurulacağı düzenlendiği halde, mülga Türk Kanunu Medenisi'nde evlat edinme yoluyla soybağının kurulacağına dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir....
Ancak, çocuğun doğduğu tarihte, genetik annenin evli bulunmaması halinde, anne yönünden dava, “Gerçeğe aykırı beyana dayalı oluşturulan nüfus kayıtlarının düzeltilmesi” davası olarak kalmakla birlikte; genetik anne ile evli olmayan genetik baba yönünden, “Babalık karinesi” gerçekleşmediğinden, genetik babanın nüfus kaydına işlenmesi talebi “Soybağı davası” niteliğini kazanacaktır. Bu takdirde ise uyuşmazlığın, 4787 Sayılı Kanun'un ... maddesi uyarınca aile mahkemesi tarafından incelenip çözüme kavuşturulması gerekecektir (Yargıtay HGK 2013/354- 1554, 18....
kişinin çocuğu doğurmadığı, genetik annenin başka bir kadın olduğunun tespit edilmesi halinde, babalık karinesi aksi yönde işleyecek ve “genetik annenin kocası olmayan” kayden babanın babalık sıfatı, aksine bir iddia bulunmadığı takdirde ortadan kalkacaktır....
Dava niteliği itibarıyla babalığın tespitine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 301. maddesinin son fıkrasında yer alan "babalık davası Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir." Hükmü uyarınca ana tarafından açılan davanın kayyıma ihbar edilmemesi, küçüğün kayyımı yok ise, kayyım atanmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Diğer taraftan; babalık davası kamu düzeni ile ilgili olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi hükmüne göre davalının davayı kabul etmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Mahkemece taraflardan delillerin sorulup toplanması, kan ve genetik bulgular yönünden kendiliğinden inceleme yapılması gerekirken bu hususunda gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır....
Dava niteliği itibarıyla babalığın tesbitine ilişkindir. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 301. maddesinin son fıkrasında yer alan "Babalık davası Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma, kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir" hükmü uyarınca ana tarafından açılan davanın kayyıma ihbar edilmemesi, küçüğün kayyımı yok ise, kayyım atanmadan davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır. Diğer taraftan babalık davası kamu düzeni ile ilgili olduğundan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95/2. maddesi hükmüne göre davalının davayı kabul etmesi hukuki sonuç doğurmamaktadır. Mahkemece taraflardan delillerin sorulup toplanması, kan ve genetik bulgular yönünden kendiliğinden inceleme yapılması gerekirken bu hususunda gözardı edilmesi doğru bulunmamıştır....
Av. ...” adresinin ikamet adresi olarak belirtilmesi, yine küçüğün annesi tarfından Şişli Aile Mahkemesine babalık davası için verilen dilekçede yerleşim yeri adresinin “ Avukat ...” olarak bildirilmesine göre uyuşmazlığın, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nun 21. ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 31/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....