Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anılan yönetmeliğe uygun izin alınmaksızın ve yönetmeliğin belirlediği koşullara uygun olmayarak meydana getirilen bina 3194 sayılı Kanuna aykırı ve yıkımı gereken bina sayılır. Yasaya aykırı yapılmış bina sebebiyle bir taşınmaz için irtifak hakkı tesisi yasalara aykırılığın devamı sonucu meydana getireceğinden, imar mevzuatına uygun yapılmamış binalarda irtifak hakkı tesisi olanağı yoktur. (Yargıtay 14....

Bu durumda, 04.03.l953 tarihli ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa veya ağaçlar sökülemiyorsa, iyi veya kötüniyete göre, muhik tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir. Yargıtay’ın artık kurumlaşmış bu uygulaması ile başkaca bir dava açılmasına gerek kalmaksızın taraflar arasındaki uyuşmazlık daha az giderle, daha çabuk ve kolay, daha sağlıklı şekilde çözülecektir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19.10.1983 tarihli ve 1980/1- 2348 Esas ve 1983/971 Karar sayılı, 19.11.2003 tarihli, 2003/1- 718 Esas ve 2003/709 Karar sayılı kararları da bu yöndedir. Somut olayda; bilindiği üzere temliken tescil talebinin dinlenebilmesi için öncelikli ve en önemli koşul iyi niyet koşuludur....

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10.07.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali tescil, olmadığı takdirde bedel istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın tescil talebi bakımından kabulüne dair verilen 27.03.2009 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 06.10.2009 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ile karşı taraftan davacılar vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, Türk Medeni Kanununun 724....

    Bu durumda, taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinden (tapu iptal ve tescil) yoksundur. Bu halde arsasına taşılan komşu, taşkın yapının kaldırılmasını her zaman sağlayabilir. Ancak itirazın yapılmaması, taşkın yapıya rıza göstermek anlamına gelmez. Nitekim susma bir hukuki işlem de değildir. Sınır taşkınlığının bilinmemesi nedeniyle itirazda bulunmamak, hiçbir zaman komşu arsa sahibi aleyhine sonuç doğurmaz. İtirazın yapılmaması durumunda taşkın yapı sahibi TMK'nun 725/2. maddesindeki talep hakkından yani temliken tescil talebinde bulunabilir. Yargısal uygulamalarda, kadastro görmüş, çapa bağlanmış yerlerde iyiniyetin ispat şekli kısıtlanarak, adeta resmi belgelerle ispat edilmesi gerektiği benimsenmiştir. Bu durumda çaplı taşınmaza kendi malzemesi ile yapı yapan kimse, kural olarak iyiniyet savunmasında bulunabilir veya açtığı temliken tescil davasında iyiniyetli olduğunu iddia edebilir....

    DELİLLER, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava, temliken tescil davasıdır. "Dava, TMK’nın 725. maddesine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.Davalı, davanın reddini talep etmiştir....

    Bu genel kuralın yasadan kaynaklanan istisnalarından biri TMK'nın 724. maddesinde düzenlenen kendi levazımı ile başkasının taşınmazına inşaat(yapı) yapılması, diğeri de TMK'nın 725. maddesinde düzenlenen taşkın inşaat halidir. Olayımızda TMK’nın 724. maddesinde düzenlenen hal söz konusu olup, TMK’nın 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Davalı-karşı davacı birleştirilen dosyada, TMK’nın 724. maddesine dayalı temliken tescile karar verilmesini istemiştir....

    Temliken tescil isteyen davacılar, tescile konu taşınmazlarının kadastro tespitinden önceki bir tarihte davalı taşınmazına taşkın olarak inşa edildiğini ileri sürerek bu davayı açmış, tanıklar da ev ve ahırın 1962-1963 yıllarında yapıldığını beyan etmişlerdir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince; kadastro sırasında düzenlenen tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Davacılar tarafından 07.06.2010 tarihinde kadastro tespitinden on yıllık süre geçtikten sonra bu dava açıldığından Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayanarak ev ve ahır sebebiyle temliken tescil istemlerinin hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir. Davacıların Türk Medeni Kanununun 729. maddesine dayanarak araziye dikilen fidanlar sebebiyle temliken tescil istemleri hakkında ise, uzman bilirkişi ......

      Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını yada yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü, bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir....

        hakkına itibar edilerek, 349 ada 34 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin 24.06.2013 tarihli krokilerinde gösterilen kırmızı renge boyalı (A) ile işaretli kısmı yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle meni müdahale ve kal talebinin reddi ile temliken tescil kararı verilmesi doğru olmamıştır....

          taşınmazın 70.00. m2'lik kısmını bina tecavüzü olarak fuzulen işgal ettiğinden 15 gün içinde idarelerine boş olarak teslimini istediklerini, davalı T3 taşınmazının müvekkilinin taşınmazına komşu taşınmaz olduğunu, müvekkilinin sözü edilen bu iki katlı binanın bir kısmının davalı T3 arsasına taştığını İstanbul Valiliği Defterdarlık Avrupa Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığının bu yazıları ile öğrendiğini, açıklanan nedenlerle davalının İstanbul Beşiktaş Cihannuma Mahallesi 267 ada 3 parsel sayılı arsasına 1950 yılında taşkın olarak yapılan kısmın bedel mukabilinde müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu