Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalılar, dava konusu edilen taşınmaz üzerinde bina yapımı konusunda mirasbırakan ile yüklenici arasında sözleşme yapıldığını, işin zamanında tamamlanmaması nedeniyle taraflar arasında çıkan ihtilafın ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/355 esas 2008/1256 karar sayılı ilamıyla çözüme bağlandığını, mirasbırakan lehine hükmedilen tazminatın müteahhitin mal varlığı olmaması nedeniyle tahsil edilemediğini, mirasbırakanın bu olaylardan sonra ekonomik anlamda zor duruma düştüğünü, davalılardan ....'in inşaatla ilgilenip yapımını tamamladıklarını, dava konusu edilen bölümlerin davalılara bedeli karşılığı satıldığını, davalı ...'in bir dönem yurt dışında yaşadığını, inşaatın yapımı için para gönderdiğini, yapılan satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek açılan davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, murisin davacı kızını mirastan mahrum etmek amacıyla ve muvazaalı olarak temlikleri yaptığı gerekçesiyle sübut bulan davanın kabulüne karar verilmiştir....

    Genel Müdürlüğü aleyhine 12/01/2011 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ... Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilen köprünün yağmur sularının tahliyesi için yapılan büzlerinden taşınmazına akan sular nedeniyle taşınmazındaki ürünlerinin zarar gördüğünü iddia ederek maddi tazminat talep etmiştir. Davalı, iddia edilen zarar ve ziyanın oluşmasında hiçbir kusuru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir....

      Dava, bina malikinin sorumluluğuna dayanılarak açılmış tazminat istemine ilişkindir. B.K.nun 58 nci madde hükmü uyarınca, bir bina veya imal olunan herhangi bir şeyin maliki, o şeyin fena yapılmasından yahut muhafazasındaki kusurdan dolayı sorumludur. Bu maddedeki sorumluluk, objektif özen yükümlülüğüne aykırılıktan doğan ağırlaştırılmış bir kusursuz sorumluluk halidir. İlliyet bağı sorumluluğun temel şartıdır. İlliyet bağının olmadığı bir olayın failinin, meydana gelen zarardan sorumlu tutulması düşünülemez. İlliyet bağı; mağdurun zararının zarar doğurucu eylemin sonucu olarak meydana gelmesini ifade eder. İlliyet bağını kesen eylemler mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin kusurudur....

        İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, 1163 sayılı kooperatifler kanunu gereğince davalı ortaklarının kooperatifin alacaklılarına karşı mamelekiyle sorumlu olduğunu, borçlu kooperatifin iflasına karar verildiğini ve kooperatifin tüzel kişiliğinin sona erdiğini, ortağın kooperatif borçları için sermaye payından başka ve ek olarak sorumlu tutulduğunu, davacının kooperatife ödemiş olduğu bedelin bina yapımı ve diğer giderler için kullanıldığını, davacıların sebepsiz zenginleştiğini, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, kooperatif ana sözleşmesi gereğince davalıların taahhüt ettikleri pay tutarı kadar sorumlu olmaları ve kooperatif ortaklarının sınırsız sorumlu olmamaları nedeniyle mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki...

          Davacı arsa sahipleri bunun üzerine, davalı yüklenicinin “sözleşmesel yükümlülüğünü yerine getirmeden haksız ve kötü niyetle tam kusurlu olarak sözleşmeyi feshettiğini” ileri sürerek, açtıkları temyiz incelemesine konu davada, uğradıkları zararlar kapsamında a) davalı yüklenicinin yapımını üstlendiği binanın (alışveriş merkezi/işyeri) yapılmaması sebebiyle binanın yapım bedelini, b)yapımı taahhüt edilen bina nedeniyle oluşan kira kaybını, c)kendilerine ait arsa üzerinde bulunan bir katlı binanın davalı tarafça yıkılması nedeniyle doğan zararı, d)yıkılan bina nedeniyle oluşan kira kayıpları, e)yapımı kararlaştırılan bina için davacıların yaptığı harç ve masrafları talep ve dava etmişlerdir....

            Bu durumda davacının iyiniyetli olduğunun kanıtlanamaması nedeniyle temliken tescil koşulları oluşmadığından davanın reddi gerekir. İyiniyet koşulunun gerçekleşmemiş olması nedeniyle artık diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin aranmasına gerek bulunmamaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin diğer temyiz itirazının reddine, 2 numaralı bent uyarınca hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 09.07.2013 gününde oybirliği ile karar verildi...

              Tazminat Madde 723- Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir. IV. Araziye dikilen fidanlar Madde 729- Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır. Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.” 3. Değerlendirme 1. Muhdesatın aidiyeti istemli davalar, tespit davası mahiyetinde olduğundan tapu kayıt maliki dışında üçüncü kişi konumunda olan davacının dava açmasında hukuki yararının bulunması ve bu yararın devam ediyor olması gerekir....

                Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir. Malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır; a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır....

                  Aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme malikine (muhik) bir tazminat vermesi gerektiği, malzeme maliki iyiniyetli değilse tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemiyeceği, aynı Yasa'nın 723.maddesinde belirtilmiştir. Bu durumda, 04.03.1953 tarihli ve 10/3 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının gerekçesinde benimsenen ve uygulamada kararlılık kazanmış ilke uyarınca aşırı zarar nedeniyle yapı yıkılamıyorsa, iyi veya kötüniyete göre, haklı (muhik) tazminat veya en az levazım bedelini ödeyip ödemeyeceği, arsa malikinden sorulmalı, kabul ettiği takdirde bu bedel karşılığı yapının taşınmaz malikine aidiyetine karar verilmeli, aksi halde yıkım isteği reddedilmelidir....

                    Şöyle ki, dava konusu bina Hazineye ait 1293 parsel sayılı taşınmaz üzerine davacı bayii ... ... tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra 1293 parsel ifraz edilmiş, ifraz ile oluşan 1435 parsel 15.11.1985 tarihinde ... ...’ya ..., 1435 sayılı parselde 30.07.2004 tarihinde ifraz edilmiş, tapuya arsa vasfında tescilinden sonra ifrazı ile oluşan kayda yine aynı tarihte “üzerindeki binanın 3.83 m2’lik kısmın 3311 parsele tecavüzlüdür şeklinde belirtme düşülmüş ve taşınmazı aynı tarihte beyanlar sütunundaki belirtme ile birlikte davacı tapudan almıştır. Bina daha yapım aşamasında ... olarak yapılmış, Hazineye ait taşınmaz üzerine bina inşa eden kişinin Hazineye karşı temliken tescil isteğinde bulunması mümkün olmadığı gibi sonradan bu taşınmazı satın ... kişi yasal prosedüre uygun olarak malik olsa bile bina nedeniyle temliken tescil isteğinde bulunamaz....

                      UYAP Entegrasyonu