Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, taşınmazın kayıtsız ve şartsız bağışlandığını, bağıştan rücu koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece Mahkemesince, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak, bağışın 1997 yılında gerçekleştirildiği ve mirasbırakanın 2004 yılında öldüğü, bu tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 246. maddesi gereğince, 13.01.2016 tarihinde açılan davada mirasçıların rücu hakkı olmadığından açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....

    Asliye ve Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, evlilik anında davalıya verilen taşınmazın bağıştan rücu sebebiyle tapu iptali ve alacak istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, taraflar arasındaki anlaşmazlığın aile birliği devam ederken edinilen taşınmazdan kaynaklanması ve TMK’nun 2. Kitabı Kapsamında bulunması gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... Aile Mahkemesi ise, davacı ile davalının evliliklerinin devamı sırasında ve eşler arasındaki mallara yönelik katılma rejiminin tasfiyesi veya katkı payı alacağı olmadığı,Borçlar Kanunun 244 maddesine istinaden açılmış bağışlamadan rucu sebebiyle Tapu İptali ve Tescil davası olduğu gerekçesiyle, görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

      -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hile ve muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, bağıştan rücu isteği için ise yeni bir dava açılabileceği gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olduğu gibi harcı tamamlanan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığına göre; tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 16.70.TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 7.27.TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alanmasına, 14.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan...

        Geçerli bir taşınmaz bağışı bulunmadığından davacı bağıştan rücu nedenine dayanarak taşınmazın adına tescilini isteyemez. Davacı, Medeni Kanunun 634. maddesi hükmüne uygun resmi şekilde düzenlenmiş bir akdin varlığını da ileri sürmediğine göre tescil isteğinin kabulü usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile bozulmuştur. Dava, münhasıran bağıştan dönme koşullarının varlığı ileri sürülerek açılmış olup, davacı tarafça evlilik birliği içinde edinilen malların alımına katkı iddiasından söz edilmemiştir....

          DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 818 Sayılı BK. 244/3. (6098 Sayılı TBK. 295/3) maddesine dayalı bağışlamanın amacına uygun işlem yapılmaması nedeniyle bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye etkili (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mükellefiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 818. sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 241. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 291. maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de BK. nin 244/3. TBK. nin 295. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir....

          Mahkemece, uyuşmazlığın katkı payı alacağı davası niteliğinde olmadığı ve Borçlar Kanununun 23,24,240-245 maddeleri uyarınca tasarrufun iptali niteliğinde bulunduğu, bağıştan dönme koşullarının gerçekleşmediği görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmiş ise de, bu değerlendirmeye katılmak mümkün bulunmamaktadır. Davacı vekili, davaya konu taşınmaz ve aracın vekil edeninin katkısı ile alındığını ileri sürerek iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedelin alınmasını istemiştir. Borçlar Kanununun anılan maddeleri gereğince uyuşmazlık konusu....plakalı araç 07.12.1999 tarihinde davacı ... adına trafikte kayıtlı iken 02.03.2004 tarihinde davalı eşi ...’a devredilmiştir. 27340 ada 2 parsel üzerinde bulunan 40 nolu bağımsız bölümün ise 12.04.2001 tarihinde 3.kişiden satın alındığı belirlenmiştir. Bağıştan rücu (bağıştan dönme) ile ilgili olarak açılan herhangi bir dava ve istek söz konusu değildir....

            Davacılar 28/06/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle; davanın menfi tespit davası olduğunu ve takip talebinde bono dışında kaynak gösterilmemesi sebebiyle Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davalının mehir senedi alacağı olarak beyanı üzerine davacı yönünden bağışlamanın geri alınması (bağıştan rücu) koşullarının oluştuğunu, davayı terditli davaya dönüştürerek ... ve ... birlikte yaşamalarını temin etmek, resmi nikah yapılmasını sağlamak amacıyla düzenlenmiş olması nedeniyle menfi tespit, bağıştan rücu koşulları uyarınca davalı ...'nin "Kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı" davranması nedeniyle menfi tespit talebi yönünde ıslah ettiklerini beyan etmiştir. Dilekçeler aşaması tamamlanmış, taraflara duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edilerek duruşma açılmıştır. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; Dava, "Menfi Tespit " davasıdır....

              Bozmaya uyan mahkemece; davacı tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle boşanma davasının açıldığı, bu nedenle bağıştan rücu sebebinin boşanma davasının açıldığı tarihte öğrenilmiş kabul edilmesi gerektiği ve bu hâli ile de davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmamış olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 295 /2. (mülga 818 Sayılı Borçlar Kanununun 244/2) maddesinde; bağışlananın, bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davranması halinde, bağışlayanın bağışlama sözünü geri alabileceği ve bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; dava, davalıya bağışlanan ziynet ve eşyalara yönelik bağıştan rücu istemine ilişkindir....

                Bu kapsamda somut olaya bakıldığında ise; davacının bağıştan rücu nedeniyle düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin davalının sadakatsiz tavır ve davranışlarına dayalı alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu'ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir. Yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır. O halde davacıların taleplerine ilişkin olarak mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

                  ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen bağıştan rücu davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında verdiği kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; bölge adliye mahkemesince temyiz dilekçesinin kesin nitelikteki karara karşı yapılmış olması nedeniyle reddine karar verildiği davacılar vekilince bu sefer ek kararın temyiz edildiği anlaşılmakla; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I İstinaf incelemesi sonucunda verilen karar hakkında, 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamayacağı bölge adliye mahkemesince saptanmıştır....

                    UYAP Entegrasyonu