Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı ile davalı Kenan evlenirken mehir senedi düzenlendiği, senette belirtilen eşya ve altının gelin ve damadın babası tarafından taraflara düğün hediyesi olarak hibe edildiği, bunların davacı tarafça müşterek haneye getirildiği, ayrılık halinde ispat yükü davalılarda olmak koşulu ile 1/2'sinin davacıya iade edileceğinin davalılarca taahhüt edildiği, buna göre senedin %50'sinin davacının babası, %50'sinin davalı Mehmet tarafından hibe edildiği, kadının babasının bağışı olan %50'den tarafların hissesine %25'er hisse düştüğü, yine davalı Mehmet'in bağışı olan %50'den tarafların hissesine %25'er hisse düştüğü, buna göre davacının babasından bağış suretiyle aldığı %25 hisse için davalıların bağıştan rücu edemeyeceği ancak davacının, davalı Mehmet'ten aldığı %25 hisse için bağıştan rücunun mümkün olduğu, davalıların bağıştan rücu definde bulundukları gibi bağıştan rücu davasını da açtıkları, bunun bekletici mesele yapılmasını talep etmelerine rağmen mahkeme tarafından bağıştan rücu davası...

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar çekişme konusu 5527 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş iken, 1990 yılında yapılan imar çalışmaları sırasında taşınmazın semt spor sahası olarak planlandığını, davalı belediyenin taşınmazdaki paylarını bağışlamalarını talep etmesi üzerine sahip oldukları payları semt spor sahası yapılması amacı ile davalı tarafa bağışladıklarını, ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen bağış amacına uygun tesis yapılmayıp, taşınmazın halen boş arsa olarak bulunduğu gibi, 30/12/2012 tarih ve 412 sayılı Encümen kararı ile taşınmazın kamulaştırılmasından vazgeçildiğini öğrendiklerini belirterek bağıştan rücu ile paylarının iadesine karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davacıların paylarını belediyeye kayıtsız ve şartsız olarak bağışladıklarını, bağış sırasında koşul öne sürmediklerinden bağıştan dönme nedenlerinin araştırılamayacağını, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....

    İstinaf Nedenleri Davalı vekili, dava konusu taşınmazın satış işlemi ile devir alındığını, Mahkemece bağıştan rücu şeklindeki hukuki nitelemenin yanlış olduğunu, bu nedenle bağışlamaya dayanılarak tapu iptali ve tescil kararı verilemeceğini, aksi halde dahi bağıştan rücu davası açmak için hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 3. Gerekçe ve Sonuç Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1....

      Bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı, bağışlanana varması gereken beyanıyla geriye yürüyen (makable şamil) ve hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan şartlı (koşullu) veya yüklemeli (mükellefiyetli) şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı veya imkansız olmadığı sürece 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 291/2. maddesi uyarınca yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de, TBK'nın 295/3. maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir. Hemen belirtmek gerekir ki; bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin, kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir....

        Vilayeti Tüzelkişiliğine bağış suretiyle devrettiği, taraflar arasında yapılan bila tarihli protokol ile anılan devrin taşınmazda ilkokul yapılması şartıyla yapıldığının belirtildiği, mirasbırakan ...'nin 24.04.2004 tarihinde öldüğü ve geriye davacı çocukları ..., ... ile kendisinden evvel ölen oğlu ... ... olan torunları davacılar ... ve ... kaldıkları, davacıların bağış şartının yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteği ile 02.06.2011 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, bağıştan rücu, bağışlayandan, bağışlanana varması gerekli tek taraflı bir beyanı ile bağışlamanın geriye etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Rücu hakkı, bir hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu ve şahsa sıkı suretle bağlı olup bağışlananın durumunun ilelebet belirsizlik içinde bulunmaması için de yasa koyucu tarafından haklı olarak bir süre ile kısıtlanmıştır....

          Bu konuda Genel Mahkemeler görevli olup, bağıştan rücu davasının açılıp açılmaması davacının taktirine bağlıdır. Bu davayla bir ilgisi bulunmamaktadır. O halde, aracın edinilmiş mal olduğu, davacıda bağış, irade ve kastı bulunmadığı gözetilerek davacının katılma alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması için bozma sevk edilmesi gerekirken, bağış (gizli bağış) olduğu görüşünden hareketle Yerel Mahkeme hükmünün onanması biçiminde gerçekleşen değerli çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyorum. 19.11.2013 .......

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/09/2019 NUMARASI : 2015/356 ESAS, 2019/379 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Bağıştan Dönme Kaynaklı) KARAR : Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Şükrü Hanlı Baydın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı T4 müvekkilinin 1994 senesinde boşandığı ikinci eşinden olan kızı olduğunu, beş sene süren ilk evliliğini 23 yaşında yaptığını, bu eşinden de Esen Deniz ve Dilek...

            ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/09/2019 NUMARASI : 2015/356 ESAS, 2019/379 KARAR DAVA KONUSU : Alacak (Bağıştan Dönme Kaynaklı) KARAR : Taraflar arasındaki alacak davasında; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi Şükrü Hanlı Baydın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda; GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı T4 müvekkilinin 1994 senesinde boşandığı ikinci eşinden olan kızı olduğunu, beş sene süren ilk evliliğini 23 yaşında yaptığını, bu eşinden de Esen Deniz ve Dilek...

            Davalı T10 vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazla ilgili senedin imza edildiği dönemde taşınmazın tapu kaydının bulunmadığını, taşınmazın kadastro tespiti sırasında Emiruşağı Köyü tüzel kişiliğine hibe edildiğinin tespit edildiğini ve bu haliyle taşınmazın hazine adına tescil edildiği, tapuda şarta bağlı bir bağıştan bahsedilmediği, bağışın kayıtsız ve şartsız yapıldığını, bağış sonrasında ilgili yerde sağlık evinin yapıldığı fakat gelişen ve değişen şartlar gereğince 25 yıl sonra dahi neden bu taşınmazın halen sağlık ocağı olarak kullanılmadığının sorulmasının kuşku uyandırdığını, 818 Sayılı Borçlar Kanunu gereğince mirasçıların bağımsız olarak bağıştan rücu haklarının bulunmadığını, bağışlayan T4 27.08.1998 tarihinde vefat ettiğini, kendisinin vefatından önce bağıştan dönme tasarrufunda bulunmadığını, kaldı ki bağıştan dönme şartlarının da gerçekleşmemiş olduğunu, mirasçıların murisin yaptığı bağış sözleşmesinden dönme/rücu/iptal hakkının bulunmadığını, protokolden...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil- Bağıştan Rücu - Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; görevsizlik kararı ile reddedilen tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması davaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacının bağıştan rücu ve alacak davasında verilen görevsizlik kararına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacının reddedilen tapu iptali ve tescil ile aile konutu şerhi konulması davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılması, diğer eşin açık rızasına bağlıdır (TMK m. 194). Bu rıza alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işlemi geçersizdir....

              UYAP Entegrasyonu