Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda kompresörün ayıplı olduğu, kullanım hatasından dolayı arızanın oluşmadığı, davacının gizli ayıplı olan kompresörü kullanmaya zorlanamayacağı, BK’nun 202.maddesi gereğince sözleşmeyi feshetme hakkı bulunan davacının mal bedeli yanında kâr kaybı ve servis ücretini de isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, satım akdinin feshine, malın davalıya iadesi koşuluyla 25.317,67 TL mal bedeli, 7.401,66 TL kâr kaybı, 628,93 TL servis ücretinin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Islah dilekçesinde artırılan miktar yönünden faizin başlangıç tarihi olarak ıslah tarihinin esas alınması...

    - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketten cam kavanozlu ambalajlar içinde humus satın alarak, üçüncü şahıslara sattığını, ancak alınan ürünlerin ayıplı olduğunu, bu alım satım nedeni ile verilen çeklerin bedelsiz kaldığını belirterek, verilen çekler nedeni ile müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili tarafından ayıplı mal teslimi yapılmadığını, müvekkili şirket tarafından aradaki ticari ilişkiye ve verilen siparişlere uygun şekilde mal üretim ve teslimi yapıldığını, müvekkili şirketin üzerine düşen edimleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini ve davacının iddialarının yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddi ile % 40 oranında tazminat istemiştir....

      Davalı vekili, dava dilekçesinde ayıplı mal iddiası olduğunu, ayıplı mal ile ilgili uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görev alanına girdiğini bu nedenle öncelikle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, açılan davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 13.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

        -KARAR- Davacı-birleşen dosya davalısı vekili, müvekkilinin çeşitli evsafta plastik boru ve bağlantı parçaları üretim işi yaptığını, davalıdan satın aldığı PP (polipropilen) esaslı beyaz renklendirici katkı maddesi (masterbatch-MB) ile boru ürettiğini, satın alınan bu ürünle üretilen borularda zamanla kırılmalar meydana geldiğini, satılan malın gizli ayıplı olduğunun davacı müşterilerinden gelen şikayetlerle anlaşıldığını, ayıplı mal nedeniyle maddi zarara uğranıldığı gibi piyasadaki ticari itibarın da zedelendiğini, ayıbın davalıya şifaen ve 01.07.2008 günü keşide edilen ihtarname ile bildirildiği halde davalının zararı tazmin etmediğini belirterek, fazlaya ilişkin maddi tazminat hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi zararın ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Davacının, davalı firmaya sipariş vererek evinin kapısının ölçülerine uygun olarak yaptırdığı çelik kapının ayıplı olması sonucu evine hırsız girmesi nedeniyle uğradığı zararın tazminini istediği somut olayda, hazır bir mal alımı söz konusu olmayıp, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet ve 3/c maddesinde düzenlenen hazır bir mal alımı kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Üsküdar 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 12.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Doğrama Mobilya ve PVC şirketi ile evinin kapısının ve penceresinin değişimini yaptırdığı ayıplı olması sonucu verim alamadığı nedeniyle eski hale getirilmesi veya hatanın giderilmesinin istendiği somut olayda, hazır bir mal alımı söz konusu olmayıp, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet ve 3/c maddesinde düzenlenen hazır bir mal alımı kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Sivas 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 24.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki ayıplı mal nedeniyle manevi tazminat davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 272.70 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.6.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL YARGITAYA G.TARİHİ 21.05.2014 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava, 6098 Sayılı T.B.K.' nın 219.maddesinden kaynaklanan ayıplı mal satışı nedeniyle tazminat stemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 13. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,04.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Davalı vekili, taraflar arasında bayilik sözleşmesi olmadığını, sözleşmenin sahte olduğunu, davacının ayıplı mal satması nedeniyle açılan tazminat davasının bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, davacının sattığı kalitesiz malzemelerden dolayı müvekkilinin büyük zarara uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalının açmış olduğu tazminat davası hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle birleştirme isteminin yerinde olmadığı, davalının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerinde davacının talebine konu faturaların kayıtlı olduğu, ayıplı veya eksik teslim edilen mallara ilişkin davalının yapmış olduğu bir iadesinin veya faturaların geri gönderilmesinin söz konusu olmadığı davacının kendi lehine delil teşkil edecek ticari defterlerine göre 24.478 TL alacaklı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir....

                    Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan Taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu