Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür” hükmünü getirmiştir. Somut olayda davacının 2.8.2005 tarihinde satın aldığı kameranın arızalanması üzerine davacının 25.8.2006 tarihinde servise başvurduğunda, kameranın lens motorunda arıza olduğu kendisine söylenip,tamirinin davacı tarafından talep edilmediği, dava dilekçesi ve tarafların beyanları ile dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu verilen dosyadaki bilirkişi raporunda,kameradaki bu arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu ve bu haliyle kullanılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişinin bu açıklamalarından kameranın, 4077 sayılı kanunun 4/1 maddesindeki anlamda ayıplı mal olduğu anlaşılmaktadır....

    KARAR Davacı, 20.08.2012 tarihinde ... marka laptop satın aldığını, garanti süresi içinde arızalanması nedeniyle 5 kez servise gittiğini, ancak üründeki arazının kullanım hatası olduğu belirtilerek ücret karşılığında onarım yapılacağının söylendiğini ileri sürerek telefonun bedelinin iadesini istemiştir. Davalılardan Teleservis İnternational davanın reddini dilemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile; ... marka laptopun davalıya iadesi ile satış bedeli olan 2.648,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı Teleservis tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, 20.08.2012 tarihinde satın aldığı laptopun arızalanması, arızanın giderilmemesi nedeniyle ayıplı malın bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Uyuşmazık, yetkili servisin bedel iadesine ilişkin davada sorumlu olup olmadığı hususundadır....

      KARAR Davacı ... sertifikasını almak için davalı tarafından havacılık eğitimi veren kursa kaydolduğunu, ancak davalının sözleşme hükümlerine göre edimini yerine getirmeyerek ayıplı hizmet verdiğini ileri sürerek, davalı şirket ile imzalanan sözleşmenin feshine, 2.890,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesi ile kalan 1.200,00 Euro bedel ile ilgili borçlu olmadığının tespiti ile tedbiren kalan ödemelerin durdurulmasına, yaşanan sıkıntıların karşılığı olmasa bile 500,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıya ait kursa kaydolduğunu, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmış, davalı ayıplı hizmetin söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

        Mahkemece, davanın kabulüne, 3.485,00 TL'nin dava konusu ürünün davalıya teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı tarafından ayıplı mal satışı sebebiyle sözleşmenin feshi ve ayıplı mal bedelinin iadesi istemli davada, satışa konu malın ayıplı olması nedeniyle mahkemece malın ayıbının tespiti hususunda yapılan incelemenin yeterli olmadığı açıktır....

          Ancak davacı beyanının yanında bilirkişi raporunda da açıklandığı gibi, satın alınan halılardan ikisinin de üretim hatası nedeni ile ayıplı olduğu davalının ise bunların yerine bir halı bıraktığı ve davacı tüketicinin 4077 sayılı yasanın 4. maddesindeki seçimlik haklarından sözleşmeden dönme ile bedelin iadesini eldeki dava ile talep ettiği anlaşılmaktadır. Malların ayıplı olması nedeni ile davacının talebi gözetilerek bedel iadesine karar verilmesi gerekir. Ancak davacı tarafından satın alınan iki adet ayıplı halı ile iki adet yolluk bulunduğundan davacıdan iki adet yolluk için de bedel iadesi talebinin bulunup bulunmadığı sorularak, şayet tüm halılar için iade talebi var ise, bir bütünlük ve uyum içinde birlikte kullanmak üzere satın alındığı gözetilerek, ayıplı bulunmayan yolluklar için de bedel iadesine karar verilmelidir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usül ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı şirketten 06.04.2019 tarihli fatura ile otomobil satın aldığını, dava konusu edilen bu otomobilin kaza geçirmiş olarak kendisine teslim edildiğini zira tavan boya kalınlığının 230-270 mikron olarak ölçüldüğünü, bu haliyle aracın gizli ayıplı olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshi ile araç için ödenmiş olan bedelin faizi ile birlikte iadesine ve 100,00-TL manevi tazminatın karşı yandan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

              Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/409 esas sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kâr’ı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...

                Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 e. sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kârı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...

                  Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 E. sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kârı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...

                    Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/409 E. sayılı dosyasıyla açılan davanın feshin iptali olmayıp feshin haksız olduğunun tespiti ile tazminat isteğine ilişkin olduğu, neticede mahkemece 29.05.2013 tarihinde feshin haklı olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, dolayısıyla gerek sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmesi ve gerekse de davacının fesih talep etmekle menfi zararını isteyebileceği, yukarıda ifade edildiği üzere menfi zararın, alacaklının sözleşme yapılmasaydı uğramayacağı fiili zararlar ile yoksun kaldığı kârı kapsadığı, bunun da sözleşme kapsamında ödenen bedel ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedeli ile ödenen bedel arasındaki fark olduğu, Belediyenin sorumluluğunun güven sorumluluğu olduğu, TBK.m.51 uyarınca somut olayın özelliği ve hakkaniyet gereği belediyenin kusuru daha hafif olduğundan belediyenin sadece sözleşme kapsamında ödenen bedel yönünden sorumlu tutulması gerektiği, zarar yönünden yüklenici firmanın kusurlu olduğu dikkate alınarak zarardan sadece...

                      UYAP Entegrasyonu