O halde, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir. 6098 sayılı TBK.’ nun 223. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz." (Yargıtay 13. HD. 19/04/2017 tarih, 2016/13927 E., 2017/4724 K.) Davacı vekili; müvekkilinin davalıdan satın almış olduğu mobilyalardaki ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi isteminde bulunmuştur. Davalı vekili ise; ayıp iddialarını kabul etmediklerini, kaldı ki basit müdahale ile ürünlerdeki eksikliklerin giderilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava konusu araç 13/07/2018 tarihinde 40.500,00 TL bedel karşılığında davacı tarafından davalıdan satın alınmıştır. Araç yargılama sırasında davacı tarafından dava dışı üçüncü bir kişiye satılmıştır. Davacının davadan önce davalıya ihtarname gönderdiği, sözleşmeden dönme, bedel iadesi ve araç için yaptığı zorunlu masrafları talep ettiği görülmekle aracın satışı halinde dahi davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/12443 Esas.-2015/13050 K. 2015/33357 E. 2017/10782 K., 2016/15810 Esas 2016/17923 Karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5985 Esas 2021/4238 Karar) Eldeki dava, ayıp nedeniyle davacının seçimlik haklarını kullanmasına ilişkin olup, dava tarihinde dava konusu aracın davacının elinde bulunduğu ve satılmadığı hususu sabittir. Dava konusu aracın davadan sonra davacı tarafından satılmış olması davacının ayıp nedeniyle dava hakkını ortadan kaldırmaz....
II-Mahkemenin kabulüne göre ise; 1- Davacı, davasını ayıplı araç satışı iddiasına dayandırarak sözleşmeden dönülmek suretiyle bedel iadesini talep etmiş, yargılama esnasında talebini daraltarak ayıp oranında indirim bedeline hükmedilmesini istemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 219. maddesine göre; "bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir." Ayıp sebebiyle alıcının seçimlik hakları ise Türk Borçlar Kanunu 227. Maddesinde düzenlenmiş olmakla ; " Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.2....
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinde seçilen bedel iadesi ve tazminat hakkına ilişkin seçimlik hak değiştirilerek araca yapılan masrafların ve değer kaybı bedelinin tahsili talebinde bulunulmuştur....
Davacı, gizli ayıp nedeniyle süresinde ayıp ihbarı yaptığına göre; ayıp nedeniyle davacı/alıcının seçimlik haklarını kullanma koşullarının oluştuğu, davacının sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep ettiği görülmekle davanın kabulü ile bedel iadesine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı tarafın faiz talebi konusunda ise, cihaz halen davacıda bulunduğundan ve cihaz davalıya teslim edilmediği sürece davalının temerrütü oluşmayacağından faizin başlangıç tarihi olarak cihazın davalıya teslim tarihi kabul edilmiştir.(Yargıtay ... Hukuk Dairesinin ... Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Yukarıda açıklanan tüm gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Dava, TBK'nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu pist alanında kullanılacak su ızgaralarının yapılması işi olan eser sözleşmesinin ayıplı ifa edildiği ve sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanıldığı iddiasıyla açılmış iş bedelinin iadesi talepli alacak ve iş bedeli olarak verilen çeke ilişkin İİK'nın 72. maddesine göre açılmış menfi tespit davasıdır. HMK'nın 33. maddesine göre hakim Türk hukukunu resen uygular. Bu nedenle mahkemece; tarafların gösterdiği hukuki sebep ile bağlı olmaksızın somut uyuşmazlığa uygun olan hukuki müessese ve ilgili kanun hükümleri belirlenerek uyuşmazlığın doğru hükümlere göre çözümlenmesi gerekir. Bu açık düzenleme karşısında tarafların, iddia ve savunmalarının dayanağı olarak farklı bir yasa kuralına dayanmış olmaları tarafların lehine veya aleyhine sonuç doğurmaz ve bu konuda usuli kazanılmış hak doğduğundan da söz edilemez....
KARAR Davacı, davalıdan koltuk takımı satın aldığını, satın aldığı ürünle eve gelen ürün arasında ton farkı olduğunu, ayıbın davalı yanca da kabul edildiğini iddia ederek ayıplı olarak teslim edilen ürünün davalıya iadesi ile ödediği bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, ayıp ihbarının zamanında yapılmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 2.359.98 TL ücretin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Eldeki dava ayıplı satış nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkindir. Dosya kapsamından satılan ürün ile teslim edilen ürün arasında ton farkı olduğu ve bunun açık ayıp niteliğinde bulunduğu ihtilafsızdır.4077 sayılı Kanunun 4.maddesinin 2.fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Burada kastedilen ayıpların açık ayıp olduğunun kabulü gerekir....
Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir. (5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir. (6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.2 şeklinde düzenlenmiştir. 6502 sayılı yasa m.11/a'da: "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici; a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme," hükmüne yer verilmiştir....
Yine yaptırılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda yulaf balyalarının içinin nemli olması nedeniyle ayıplı ve kullanılamaz halde olduğu belirlenmiş olup bu haliyle yulaf balyalarındaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tarafından davacıya satılan yulaf balyalarının 96 tanesinin gizli ayıplı olduğu sabit olup TBK'nun 227, 228/1 ve 230. Maddeleri gereğince davalı satıcının ayıplar nedeniyle davacı alıcıya sorumlu bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yine TBK'nun 228/1. Maddesi gereğince ayıptan dolayı satılan yulaf balyalarının tamamen kullanılamaz hale gelmesi ve yulaf balyalarının davalıya iadesinde ekonomik ve hukuki bir yarar bulunmaması nedeniyle ayıplı olan yulaf balyalarının davalıya iadesine karar verilmemiştir....
Somut olayda, davacı, 27.12.2010 tarihinde satın aldığı aracının kilometresi ile oynanmış ve hasarlı olması nedeniyle ayıplı olduğunu iddia ederek satış bedelinin iadesi ya da ayıplı araç satılması nedeniyle 4.000,00 TL. nin davalıdan tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davalı bedel iadesi şartlarının oluşmadığını savunmuştur. Mahkemece, dava konusu ayıbın sadece aracın km'sinin indirilmesinden kaynaklandığı, sözleşmeden dönme yerine semenin indirilmesinin hakkaniyete daha uygun olduğu ve buna göre davacının zararının 1.500,00 TL olduğu, davacının diğer taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle sözleşmeden dönerek bedelin iadesi talebininin reddine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda dava konusu aracın kilometresinin indirilmiş olması nedeniyle gizli ayıplı olarak satıldığı tespit edilmiştir. Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile bundan davacıya karşı sorumludur. Davalı satıcının ayıba karşı tekeffül borcu bulunmaktadır....