Davacı 03/05/2012 tarihinde satın aldığı, evin ayıplı olduğunun 5.10.2016 tarihli belediye tutanağı ve encümen kararı ile ortaya çıktığını belirterek bedelden indirim talep etmiş, davalı ise öncesinden beri binada kiracı olan davacının durumu bildiğini, satın almadan itibaren 5 yıllık sürenin geçtiğini savunmuştur. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK.’nun bu konudaki 223. maddesine göre, (818 sayılı BK'nun 198.maddesi) alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya uygun süre içinde ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır....
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından teslim edilen malzemelerin bir kısmının ayıplı olduğunu ancak müvekkilinin üstlendiği işin ivedi olması nedeniyle ayıplı malları kullandığını, davacı tarafın şifahen ayıbı telafi edeceklerini bildirdiğini, bu nedenle faturaların muhasebe kayıtlarına işlendiğini, bedelde indirim konusunda mutabakat sağlanabileceğini savunarak davanın reddini istemiştir. III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A....
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kabulünün yerinde olmadığını, şikayetlerin (ayıpların) bir kısmının organizasyon devam ederken şifahi olarak davacı-karşı davalı tarafa iletildiğini, ancak organizasyon 3 gün sürdüğü için mecburen otelde kalınmaya devam edildiğini, hizmeti alan müşterinin daha sonra diğer ayıplarla ilgili de şikayette bulunması nedeni ile müvekkili şirketin diğer ayıplardan haberdar olduğunu, hemen ihtarla karşı tarafa durumun bildirildiğini, ayıpların açık ayıp olmadığını, ayıp sebebi ile bedeldi indirim yapılması gerektiğini, davacının indirim hususunu görüşmek bir yana derhal icra takibi başlattığını, gelinen noktada müvekkili şirketin de dava konusu bedeli ödemediğini, kaldı ki müvekkili şirketin de kendi müşterilerine karşı sorumlu olduğu için söz konusu organizasyona istinaden tam ödeme alamadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kabulünün yerinde olmadığını, şikayetlerin (ayıpların) bir kısmının organizasyon devam ederken şifahi olarak davacı-karşı davalı tarafa iletildiğini, ancak organizasyon 3 gün sürdüğü için mecburen otelde kalınmaya devam edildiğini, hizmeti alan müşterinin daha sonra diğer ayıplarla ilgili de şikayette bulunması nedeni ile müvekkili şirketin diğer ayıplardan haberdar olduğunu, hemen ihtarla karşı tarafa durumun bildirildiğini, ayıpların açık ayıp olmadığını, ayıp sebebi ile bedeldi indirim yapılması gerektiğini, davacının indirim hususunu görüşmek bir yana derhal icra takibi başlattığını, gelinen noktada müvekkili şirketin de dava konusu bedeli ödemediğini, kaldı ki müvekkili şirketin de kendi müşterilerine karşı sorumlu olduğu için söz konusu organizasyona istinaden tam ödeme alamadığını belirterek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
Ağır kusur (iğfal) halinde alıcı, ticari satımdaki ayıp ihbar sürelerine uyulmaksızın, kanundan doğan haklarını kullanabilir (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 13/10/2015 tarihli, 2015/8094 Esas ve 2015/12630 Karar sayılı emsal kararı). Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda araçta gizli ayıp olduğu, davalıların bu bedelden sorumlu olduğu ve davacının ayıp nedeni ile indirim hakkı olduğu ile bu bedelin 95.000 TL olduğunun belirtildiği görülmüş, bu şekilde satışa konu araçta gizli ayıp olması nedeni ile davacının ayıptan kaynaklı 95.000 TL indirim hakkı olduğu ve bu bedelden davalıların sorumlu olduğu anlaşılmış, raporun denetime elverişli ve hükme esas alınacak nitelikte olması nedeni ile rapora itibar edilmiş, davacı vekilinin 02/01/2024 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınmış, satış tarihi olan 12/11/2021 tarihi itibari ile faiz uygulanması gerektiğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
bulunması nedeniyle, davacı aracı mevcut haliyle takyidatsız biçimde iade yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğine göre, seçimlik hakların daralması ile aracı iade borcu doğurmayan, onarım ya da bedelde indirim haklarının ileri sürülebilmesi hukuken mümkün olabilecekken, misli ile değişim kararının hatalı olduğunu, nitekim, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 6.2.2013 tarih 2012/19781E. 2013/2385K. sayılı ilamında "…Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeniyle haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu hususun sabit olduğunu, dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle, bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de, bu durumda talep 4077 sayılı yasanın 4. maddesinde tanımlanan, "…ayıp oranında bedel indirilmesine…" dönüşür…" denmekle, üzerinde takyidat bulunan ayıplı araca ilişkin seçimlik hakların daralması gerekeceği açıkça...
Sulh Hukuk Mahkemesinin-----sayılı dosyasıyla hava yastıklarının açılmamasının ayıp nedenli olup olmadığının tespitinin istendiğini, yapılan incelemede aracın ayıplı olduğunun tespit edildiğini, ------firmasının daha önce bir kısım araçlarını hava yastığı sorunları nedeniyle çağırdığını, ancak internet üzerinden basit bir aramayla anılan firma araçlarıyla alakalı hava yastığı açılmamasıyla ilgili pek çok şikayet olduğunu, dolayısıyla hava yastığı açılmaması halinin, davalı şirket için yaygın bir ayıp olduğunu, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, ayıp oranında bedel indirim bedeli olarak 1.000TL'nin 08.09.2009 (aracın ilk tescil tarihi) tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
nolu ... ... model ... plakalı araçta gizli ayıp olması-sebebi ile ayıp oranında bedelden indirim yapılarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik alacak tazminatın ihtarname tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür....
..." gerekçesiyle "davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 6.052 TL Ayıp nedeni ile bedelde indirim tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 500 TL maddi zarara yönelik tazminat talebinin reddine" karar verilmiştir....
Ayıp ihbarının yapılması ise şekle bağlı olmadığından şahit ifadeleriyle de ayıp ihbarının yapıldığı ispatlanabilir. Herne kadar mahkemece ayıp ihbarının yapılmadığı kabul edilmiş ise de dinlenen şahitlerin ifadelerinden süresinde ayıp ihbarının yapıldığı anlaşıldığı gibi sözleşmenin garanti başlığı altında, makinaların imalât hatalarına karşı 1 yıl süreyle garantili olduğu belirtildiğinden ve dava da garanti süresi dolmadan açıldığından olayda ayıp ihbarının yapıldığının kabulü gereklidir. Yani davalının ayıp ihbarının yapılmadığına ilişkin savunmasına itibar olunamaz. Bu nedenle mahkemece işin esasına girilerek eserin kabul edildiği gözetilip, bedelden indirilmesi gereken miktar ve buna bağlı olarak geç teslim ve sözleşmedeki kapasitenin sağlanamamasından dolayı oluşan zarar ve ziyan BK’nın 360/2.maddesi doğrultusunda değerlendirilip karara bağlanmalıdır....