Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Menfi zarar sözleşmenin kurulması ve işin görülmesi için yapılması gereken fiili giderler ile sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla uğranılan zararlardır. Kaçırılan fırsat nedeniyle menfi zarar da, fesihten itibaren makul sürede sözleşme konusu işlerin bedel dışında aynı şartlarda yapılacak sözleşme sonucu ödenecek bedel ile davalı yüklenici ile sözleşme yapılmamış olsaydı en yakın hangi fiyatla yapılabileceği bedel arasındaki farktır....

Bilirkişi incelemesi ile araçta mevcut bulunan kusurun gizli ayıp olduğu mütalaa edilmiş, mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. 25.08.2014 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; “...aracın, onarım amaçlı tavanın doğrultularak, boyama işlemine tabi tutulmasının orjinaliteyi olumsuz etkileyecek kalıcı özelliklerinin olacağı, kalıcı izin, aracın orijinalitesini olumsuz etkileyecek, değerinden kaybetmesine neden olacağı, aracın doğrultma ve boyama işlemine tabi tutulmamış emsalleri ile aynı değerde satılmayacağı, bu bağlamda aracın markası, tipi, modeli, onarımın niteliği, ona bedeli, km.si, aracın 2. el alınır satılır değerleri, piyasasındaki genel geçer uygulan göz önüne alındığında değerinden 2.000,00TL kaybedeceği...” belirtilmiştir. Kanun gereğince tüketici, ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir....

    Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş, ancak araç üzerindeki haciz kaldırılmadan, araç ayıptan ari hale getirilmeden davacı ayıp iddiasına dayalı olarak davalılardan talepte bulunamaz, maldaki ayıp iddiasına dayalı bedel iadesi ve tazminat isteminin yasal koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Satışa konu araç üzerinde, dava tarihinden önce 2006 yılında, davacının SGK ve OGS borçları nedeni ile haciz işlemi uygulandığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı gibi dosya kapsamı ile de bu husus sabittir.Dava konusu aracın her türlü takyidattan ari olarak tesliminin mümkün olmaması nedeniyle,bedel iadesi ve yenisiyle değiştirilmesi istenemez ise de,bu durumda talep 4077...

      Şti ile Hyundai Assan A.Ş araçta ayıp olmadığını, ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bedel iadesi şartlarının oluşmadığını savunmuşlar, diğer davalı ise davacıya kullandırılan kredinin bağlı kredi olmadığını savunarak, davanını reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının onarım hakkını kullandığı, araçtaki arızaların gizli ayıp olmayıp sonradan ortaya çıkabilecek arızalardan olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporuda benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

        Davacının ayıp iddiaları ile ilgili araştırma yapılmamıştır, zaten buna da uyuşmazlık bakımından gerek yoktur çünkü eldeki dava hizmet sözleşmesinde ayıplı ifa nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi yahut bedelde ayıp miktarınca indirim yapılması gerekçesi ile menfi tespit davası değildir. Yani davacı dava dosyamızda ayıplı ifa nedeniyle ne menfi tespit davası açmıştır ne de ödediği bedelin istirdatını istemiştir. Davacı sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödememiş, borcu sıfırlamak için reklamasyon faturası düzenlemiştir. Bu reklamasyon faturası onu yargılamamız bakımından alacaklı konuma getirmez. Dolayısıyla davacının ayıp iddialarının araştırılması ancak bu safhadan sonra menfi tespit yargılamasının konusu olabilecektir. Eldeki dava davacı tarafça düzenlenen 07/06/2018 tarih A376543 numaralı 10.455,50 TL bedelli faturadan kaynaklandığından ve bu fatura dolayısıyla davacı davalıdan alacaklı olmadığından davanın reddine karar verilmiştir....

          Davalı; öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, bundan ayrı; davaya konu aracın dava tarihinden önce (10/10/2013) dava dışı birine satıldığını, malik sıfatı bulunmayan davacının ayıp oranında bedel indirimi talep etmesinin mümkün olmadığını, garanti süresi dolduktan sonra yapılan tamiratlar için bedel iadesi istenemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; davacının dava tarihinden önce sattığı araç üzerinde malik sıfatı ve dolayısıyla aktif dava ehliyeti bulunmadığından husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13....

            Somut olayda, dava konusu koltuk takımındaki renk solmasının ve süngerlerinde meydana gelen çökmenin üretici hatasından kaynaklı gizli ayıp niteliğine haiz olduğu bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden ve dosyada mevcut teknik servis formundan, koltuk takımındaki ayıp nedeniyle davalı satıcıya müracaat edildiği anlaşıldığından davacının sözleşmeden dönme ve ödemiş olduğu bedelin iadesini istemekte haklı olduğu kanaatine varıldığından davanın kabulü ile dava konusu koltuk takımının davalıya iadesine,dava konusu koltuk takımının davalıya iadesi koşulu ile satış bedeli olarak ödenen 8.300,00-TL'nin, ürünün davalıya iade edildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir....

              Bilirkişi tarafından tespit edildiği üzere ayıbın niteliğinin aracın kullanımına ve beklenen faydaya bir etkisinin olmaması, aracın ayıplı ve ayıpsız değeri arasındaki farkın araç bedeli nazara alındığında azlığı, karşılıklı menfaatler dengesi hukukun temel prensibi ve hakkaniyet kuralları uyarınca tüketicinin ayıp nedeni ile bedel indirimi ve ücretsiz onarım gibi diğer seçimlilik haklarının kullanıp kullanılmayacağının tespit edilmesi zorunludur....

              Mahkemece, anılan bilirkişi raporunda üründe ayıp tespit edilmemesi nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar bilirkişi tarafından yapılan incelemede üründe herhangi bir ayıp tespit edilmese de davacı tarafından ibraz edilen dava dışı şirketin 22.1.2014 tarihli sevk irsaliyesinin üzerinde davalının kaşesi bulunmakta ve ürünün ayıplı olduğunun kayda geçtiği görülmüştür. O halde mahkemece ibraz edilen bu belge de değerlendirilerek gerekli görülürse bilirkişiden ek rapor alınarak davalının ayıp olduğuna dair kaydı ile rapor arasındaki çelişki değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 25.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Mahkemece, dava konusu aracın ayıplı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK'nun 4/2 maddesi gereğince, tüketici, ayıplı malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi, bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Verilen kararın hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozması halinde mahkemece, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkının da değerlendirilmesi gerekecektir. Mahkemece yargılama sırasında alınan 30.04.2012 tarihli bilirkişi raporunda aracın boya kalınlığının genel üretim toleransları içinde ancak seri üretim kalınlık değerlerinin üstünde olduğu, boya tabakasındaki genel kalınlık dağılımının homojen olmadığı, kalın bölgelerin sonradan boyandığı, ancak sonradan boyama işleminin üretim tesisi içindemi yoksa dışında mı yapıldığının tespit edilemediği bildirilmiştir. Karara esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir....

                  UYAP Entegrasyonu