Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili 08/05/2021 tarihli istinaf dilekçesinde; Gizli ayıba dayalı dönme taleplerine ilişkin bu davada, gizli ayıbın tespiti halinde araç alım-satım ilişkisinin tasfiyesi, yani tarafların aldıklarını (aracı ve bedelini) iadesi sözkonusu olacağından; müvekkilinin aracı aldığı hali ile teslime amade olduğu halde, araç bedelinin harcandığı ve iade edilemeyeceğinin davalı tarafından beyan edildiğinden bahisle, bu tasfiyenin mümkün olmasının ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünü zorunlu kıldığını belirterek, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara kararın istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve alacaklarını karşılayacak ölçüde tedbire hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı, istinaf dilekçesine karşı beyanda bulunmamıştır. DELİLLER : İstinaf incelemesine esas; Yerel mahkemenin dosyası içerisinde bulunan belge ve kayıtlar....

ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/11 KARAR NO : 2018/606 DAVA : Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) DAVA TARİHİ : 06/01/2017 KARAR TARİHİ : 04/10/2018 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı şirketten ... plakalı ... marka ... tipi ... model araç satın aldığını, aracın satıcı tarafından satımı aşamasında ta otomatik olduğunun belirtilidğini, davacı adına ... tarihli fatura düzenlendiğini, araç aldıktan sonra geri park işlemlerinde kendisini kilitlediğini, şanzımanının ısındığı haberini verdiğini ,15 dakika hareket ettirilemediğini, bu nedenle aracı iki defa davacı şirketçe davalını nservisine götürüldüğünü, 3. defa aynı arızayı yapınca aracın tam otomatik olmadığının, yarı otomatik olduğunun ve bu tür arızalarçıkarabileceğinin söylendiğini, davacı şirketçe davalıya Antalya ......

    Ltd.Şti.nin hakimiyetinde olması nedeniyle davacı-karşı davalı tarafın ayıba dayalı menfi tespit isteminin yerinde görülmediği, davalı-karşı davacı yanın tazminat isteminin yasal koşullarının bulunmadığı, davalı-karşı davacının alacaklı olup, itirazın iptali isteminin yerinde olduğu, satım akdine konu miktarın likit, itirazın haksız olduğu gerekçesiyle asıl davanın ve davalının tazminat talebinin reddiyle karşı davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, özellikle oluşa ve dosya içeriğine uygun bilirkişi raporu hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar-karşı davalılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 30.9.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      İlk Derece Mahkemesince davanın maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, 6502 sayılı yasadan kaynaklanan hukuki ayıba dayalı munzam zararın tazmini istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

      İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, aracın satımı sonrası ayıba dayalı yetkili bayii ve satış sonrası servis hizmeti kapsamında ayıplı ifaya ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince " 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46 Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

      Davalı yüklenici 27.05.2003 günlü cevabi yazısıyla yapım işinde bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek idarenin talebine karşı çıkmış, ayıba karşı tekeffül borcu yönünden 27.05.2003 tarihinde temerrüde düşmüştür. Yüklenicinin ayıba karşı tekeffülünün maddi şartlarından birisi de eserdeki ayıbın iş sahibine yükletilememesidir. Bu şart BK.nun 361. maddesinde “Eserdeki ayıp, yüklenicinin açık uyarısına aykırı olarak iş sahibinin işin icrası hususunda verdiği emirlerden kaynaklanır veya iş sahibi ayıba herhangi bir şekilde kendi kusuruyla sebep olursa” denilmek suretiyle hükme bağlanmıştır. İnşa eserinin ayıplı olmasına iş sahibinin “şahsi kusuru” yada “ortak kusuru” neden olmuşsa ayıptan doğan haklar kısmen veya tamamen ortadan kalkabilir (BK.md.361, BK.md.44/I)....

        - K A R A R - Hükmü'ne uyulan 2009/2845 esas, 2009/4700 karar nolu, 20.05.2009 günlü Dairemiz bozma kararında, "dava satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümlerine dayanmaktadır. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın BK'nun 202.vd. maddelerinde düzenlenen satıcının ayıba karşı tekeffülü hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi ve davalı tarafın zamanaşımı def'i bulunduğundan T.T.K'nın 25/4 maddesinde öngörülen zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi ve davanın süresinde açıldığı sonucuna varıldığı takdirde, T.T.K.'nun 25/3 maddesinde hükme bağlanan ayıp ihbar süreleri üzerinde de durularak deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ve yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir." denilmiştir....

          BK’nın 126/son maddesi uyarınca yüklenicinin kasdı veya ağır kusuru ile, bilhassa ayıplı malzeme nedeniyle bir iş meydana getirilmiş ise, gizli ayıba ilişkin zamanaşımı süresi, BK’nın 125. maddesindeki 10 senelik zamanaşımı süresidir. Her ne kadar, ayıp ihbarı, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde yapılmış ise de, üniversite raporu üzerine gizli ayıba vâkıf olunduğu tarihten 13 gün sonra yapılan ihbar süresinde değildir. Nevar ki, davacı, üniversitenin raporu üzerine hemen telefon ettiğini ve bu hususu tanıkla kanıtlayacağını bildirmiştir. Ayıp ihbarı, hukukî işlem olmayıp, hukukî işlem benzeridir. Bu nedenle sözlü yapılan ayıp ihbarlarının, tanıklarla kanıtlanması mümkündür....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Dava, kiracı tarafından kiralayan aleyhine ayıba karşı tekeffül hükümleri gereğince açılan alacak istemine ilişkindir. Tarafların sıfatına ve uyuşmazlığın niteliğine göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 6. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              HUKUK DAİRESİ Uyuşmazlık; taşınmaz satım sözleşmesi sonrası ayıba karşı tekeffülden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine 03/07/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu