WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece; nafakaya hükmedildiği tarih ile bu dava tarihi arasında davalının ekonomik ve sosyal durumunda fazla bir değişikliğin olmadığı, davalının aylık 100 TL nafakayı dahi ödemekte zorluk çektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanununun 176.maddesi uyarınca irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda arttırılıp, azaltılabilir.Mahkemece, yukarıda yazılı gerekçe ile nafaka artırım talebinin reddine karar verilmiş ise de, bu tür davalarda tarafların ekonomik ve sosyal durumları yanında günün ekonomik koşulları ve özellikle önceki nafaka takdiri üzerinden geçen sürenin dikkate alınması gerekmektedir.Somut olayda, önceki nafaka takdirinden itibaren üç yıl gibi bir sürenin geçtiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

    Geçici 3. maddede, 1086 sayılı Kanunun 5236 sayılı Kanunla değişiklikden önceki 427 ila 454'ncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığına göre, temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde 5236 sayılı Kanunun Ek 4. maddesindeki “yeniden değerleme oranına göre artışa” ilişkin düzenleme dikkate alınmamıştır Hukuk Genel Kurulunun 30.03.2005 gün ve 196-239 sayılı kararında da nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan yıllık nafaka miktarının gözetileceğini açıklanmıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz, gerekse karar düzeltmeler de üst sınır yıllık nafaka miktarıyla belirlenmelidir. Somut olayda hükmedilen yıllık nafaka miktarı 1.890 TL.'yi aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2. maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir. Bu itibarla, temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerekmiştir....

      Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz gerekse karar düzeltmelerde üst sınır yıllık nafaka miktarıyla belirlenmelidir. Karar tarihi itibariyle belirlenen yıllık nafaka miktarına göre karar düzeltme istenemez ise de; mahkemece davacı-davalı kocanın açtığı boşanma davasının reddine davalı-davacı kadının bağımsız açtığı nafaka davasının kabulüne karar verilmiş, hükmün davacı-davalı kocanın temyizi üzerine, dairemizin 6.3.2006 gün 2005/17825 esas 2006/2753 sayılı kararı ile "hüküm altına alınan nafakanın boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar devam edeceğinin anlaşılmasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz isteklerinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA" karar verilmiştir. Davacı-davalı kadının bağımsız açtığı nafaka davası maddi hata sonucu gözden kaçırılmıştır....

        Yine birikmiş nafaka borçları için emekli maaş haczinde de uygulanması gerekli, İİK'nun 83. maddesinde; borçlunun ve ailesinin geçimi için icra müdürlüğünce zorunlu olarak takdir edilen miktar tenzil olunduktan sonra kalan bölümünün haczedilebileceği ve bu miktarın, maaşın ¼'ünden az olamayacağı belirtilmiştir. Somut olayda, takibe konu edilen alacağın nafaka alacağı olduğuna ve aylık nafaka miktarı da mahkeme tarafından belirlendiğine göre, işleyen aylık nafakanın tamamı için ve birikmiş nafaka alacağı için de bakiye maaşın ¼’ü oranında haczinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. O halde mahkemece, şikayetin reddi gerekirken şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....

          Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda; bir aylık nafaka alacağı olan 200 TL’ye 23.3.2005-26.7.2007 tarihleri arasında işleyen yasal faiz miktarının 52,39 TL olduğu mütalaa edilmiş ise de; nafakanın her ay için ve doğduğu ay nazara alınarak nafaka miktarı bakımından faiz hesabı yapılması gerektiğinden bilirkişi tarafından yapılan faiz hesaplaması hatalı olmuştur. O halde Mahkemece, nafaka başlangıç tarihinin borçlunun dava dilekçesinde kabul ettiği 22.03.2005 tarihi olduğu da nazara alınarak 22.3.2005- 26.7.2007 tarihleri arasında işleyen nafakanın her ay için ve doğduğu ay nazara alınarak nafaka miktarı bakımından faiz hesabı yapılması, gerektiğinde ek rapor tanzimi suretiyle sonuca gidilmesi için mahkeme kararının bozulması yoluna gidilmiştir....

            Türk Medeni Kanununun 330.maddesinde “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.” 331.maddesinde de “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemeler uyarınca nafaka miktarı tayin edilirken çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşulları ile küçüğün genel ihtiyaçları ve ana – babanın mali durumunun dikkate alınması gerekmektedir....

              Şubesi ............. nolu hesabına her ayın yedinci gününe kadar yatırılmasına...” denmek suretiyle davalı alacaklı için tedbir (sonrasında yoksuluk) nafakasına hükmedildiği ve nafaka ödemelerinin hangi hesaba yapılacağının da hükümde gösterildiği anlaşılmaktadır. İş bu nafaka hükmüne dayanılarak alacaklı.... tarafından borçlu....... aleyhine başlatılan icra takibinde, takip tarihindeki güncel nafaka alacağının hesaplanması için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi ... .....10/09/2013 tarihli raporunda; 01.02.2001-30.08.2013 tarihileri arasında mahkeme ilamı gereğince her yılın 1 Temmuz ve 1 Ocak tarihlerindeki TÜFE artış oranlarını esas alarak yaptığı hesaplamada, bu tarihler arasındaki birikmiş nafaka alacağı, 1.048.919,32 TL, birikmiş faiz alacağı ise 448.277,97 TL olmak üzere, toplam 1.497.277,97 TL nafaka alacağı bulunduğu belirlenmiş ve bu belirlemeye göre icra emri tanzim edilmiştir....

                Dosyasına oluşturulan haciz talebinde birden fazla vadesiz banka hesaplarına haciz müzekkeresi istenmiş olup şikayet konusu hesabın da bunlardan biri olduğunu, söz konusu hesabın nafaka hesabı olduğunu bilmelerinin mümkün olmadığı gibi nafaka hesabı olduğunu da kesinlikle kabul etmediklerini, ayrıca nafaka hesabı olduğu varsayımında dahi banka hesabında nafaka dışında yatırılmış olan herhangi bir para, hisse senedi vs gibi akarlar varsa haczedilebileceğini belirterek, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

                Her ne kadar Yargıtay son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmekte ise de; somut olayda borçlu tarafından sunulan ve alacaklı adına gönderilen ödeme belgelerinin bir kısmında birbirini takip eden, düzenli ödemeler olmadığı, iki adet ödeme de kira açıklamasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Alacaklının ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğu yönünde kabul beyanı da yoktur. Somut olayda borçlu tarafından yapılan ödemelerin düzenli ve aylık nafaka miktarı ya da katları niteliğinde olmadığı dikkate alındığında, talebin reddi isabetlidir. HMK.'...

                -TL tutarında nafaka bağlandığını, anılan nafaka ile ilgili icra dairesinde takip başlatıldığını, davalının aylık nafaka miktarını icra dairesi aracılığıyla yatırdığını, yaklaşık 16 yıl öncesinde karara çıkan dosyada hükmedilen nafaka miktarının yetersiz geldiğini, kendisinin çalışmadığını ve aldığı nafaka ile geçimini sağlamaya çalıştığını, tarafına ödenmekte olan nafaka miktarının aradan geçen 16 yıla yakın bir zamandır sembolik hale geldiğini ve hiçbir alım değeri kalmadığını, bu nafaka miktarı ile hiçbir gideri karşılamayacak duruma geldiğinden komşularından aldığı yardımlar sayesinde geçimini sağlamaya çalıştığını, çocuklarının bu süre zarfında büyüdüklerini, çocuklardan Onur Altun'un halen yanında kaldığını, üniversite okuduğunu ve okul, kitap masraflarının çoğaldığını, sosyal hayatı olduğunu, bu şartlar içerisinde ortalama seviyede bir hayat olanağı dahi sunamadığını, elektrik faturasını dahi ödeyemez duruma düştüğünü, davalının ise bu süre zarfında maaş ve diğer gelirlerinde artış...

                UYAP Entegrasyonu