Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Belirtilen ilke, TMK’nun 1023. maddesinde aynen “tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki TMK’nun 1024. maddesinde de “Bir aynı hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki, tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın ... feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten, kayıt malikinin mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

    Maddesi gereğince, üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, ----- değerlendirilen, ----, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamda dahil mal varlığı unsurları aynı sermaye olarak konulabilir. ------------- olması halinde ise sermayenin taahhüt yoluyla arttırımı halinde ayni sermaye konulmasına ilişkin TTK 342 ve 343 maddeleri uygulanır (TTK m.459/3). TTK'nin 342. maddesine göre ise, ancak üzerinde --- haciz ve tedbir bulunmayan, ------ mal varlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Bu kanun maddesi kapsamında, ayni sermaye olarak konulacak olan taşınmazların değerlerinin tespiti için bilirkişi heyetine yerinde inceleme yetkisi verilerek rapor tanzimi istenilmiş, hüküm kurmaya elverişli rapor alınmış, alınan bilirkişi raporu davacı vekiline tebliğ edilmiştir....

      Bu ilke, TMK m.1023'de “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” tamamlayıcı madde niteliğindeki m.1024'de ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” şeklinde yer almaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasında alacağı temlik alan kimsenin, tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kişiye karşı mülkiyetin kötüniyetle kazandığını ileri sürmesi kural olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de sorunun Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Gerçekten kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

        Bu ilke, TMK m.1023'de “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” tamamlayıcı madde niteliğindeki m.1024'de ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” şeklinde yer almaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasında alacağı temlik alan kimsenin, tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kişiye karşı mülkiyetin kötüniyetle kazandığını ileri sürmesi kural olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de sorunun Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Gerçekten kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

          Bu ilke, TMK m.1023'de “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” tamamlayıcı madde niteliğindeki m.1024'de ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” şeklinde yer almaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasında alacağı temlik alan kimsenin, tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kişiye karşı mülkiyetin kötüniyetle kazandığını ileri sürmesi kural olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de sorunun Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Gerçekten kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

            Bu ilke, TMK m.1023'de “tapu kütüğündeki sicile iyiniyete dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur” tamamlayıcı madde niteliğindeki m.1024'de ise “bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz” şeklinde yer almaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulamasında alacağı temlik alan kimsenin, tapu ile mülkiyet hakkı kazanan kişiye karşı mülkiyetin kötüniyetle kazandığını ileri sürmesi kural olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle de sorunun Türk Medeni Kanununun 1024. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekecektir. Gerçekten kayıt malikinin, mülkiyeti kötüniyetle kazandığı ileri sürülmüşse, üçüncü kişinin ayni hakkın yolsuz olarak tescil edildiğini bilen veya bilmesi gereken şahıs olup olmadığına bakılması gerekir....

              Davalı, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunmuş, mahkemece davanın ayni hakkı zarara uğrayan kişi tarafından açılabileceği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 1025. maddesi uyarınca tapu kaydında yapılan işlemlerin yolsuz olduğu iddiasına dayalı düzeltme isteğine ilişkindir. Tapu sicilinin temel amacı taşınmaza ilişkin bütün ayni hak ilişkilerini yansıtmaktır. Bu amaca erişmek için her tescilin maddi bakımdan mevcut bir hakka dayanması ve sicilde tescil gerçekleşmemiş ise bir ayni hakkın varlığının kabul edilmemesi gerekir. Ancak, tapu sicilinde var olan bir hakkın terkin edilmeden sona ermesi mümkün olduğu gibi bir hakkın sicil dışı kazanımı da söz konusu olabilir. Ancak, iyiniyetli hak iktisap eden kişilerin hakları da kanunen korunmaktadır(TMK. m.1023)....

                ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2022/143 KARAR NO: 2022/147 DAVA: Öz Sermaye Tespiti DAVA TARİHİ: 25/02/2022 KARAR TARİHİ: 02/03/2022 Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacının---- numarasında kayıtlı ---- olduğunu------- taşınmazın tek maliki olduğunu, davacının sahibi olduğu bu taşınmazı şirkete sermaye olarak koymak istediğini belirtmiş, taşınmazın mahkemece görevlendirilecek bilirkişiler marifetiyle sermaye değerinin tespitinin yapılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, şirkete ayni sermaye olarak konulacak taşınmazın değerinin bilirkişi marifetiyle tespiti istemine ilişkin öz sermaye tespit davasıdır....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/143 KARAR NO : 2021/327 TALEP : Ayni Sermaye Tespiti DAVA TARİHİ : 28/10/2020 KARAR TARİHİ : 25/05/2021 Mahkememizde görülmekte olan ayni sermaye tespiti talebinin yapılan incelemesi sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ... köyünde kain, 453 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, ayni sermaye olarak konulacak olan ve müvekkil ...’a ait ve tapu bilgilerine yer verilen taşınmazların değerinin tespitini talep etmiştir. Talep; 6102 sayılı TTK.nun 342 ve 343 maddelerine dayalı anonim şirkete ayni sermaye olarak konulmak istenen taşınmazların bilirkişi marifetiyle değerinin tespitidir. 6102 sayılı TTK'nun 342. maddesinde "Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devronulabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dahil, mal varlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir....

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.11.2005 gününde verilen dilekçe ile tapu malikinin davacı ile aynı kişi olduğunun tespitini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.12.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava; 4245 parsel maliki olduğunu iddia eden ... kızı ... tarafından kayıt malikinin kendisi olduğunun tespiti istemi ile açılmıştır. Mahkemece istem hüküm altına alınmış, kararı davalı temyiz etmiştir. Usul hukukunda tespit davaları müstakilen düzenlenmemiş ise de uygulama ve doktirinde dava açan kişinin korunması gereken mevcut bir hakkı varsa bu hakkın himayesi için mahkemeden tespit hükmü talep edebileceği kabul edilmektedir....

                      UYAP Entegrasyonu