Dava, ayıplı mal nedeniyle bedel iadesi ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Davacı, malın ayıplı çıktığını ve yeniden gönderilen malın da ayıplı çıktığını ileri sürmüş, davalı kullanıcı hatası olduğunu savunmuştur. İncelenen dosya içeriğine göre, tespit raporunda dava konusu serada oluştuğu belirtilen zararın neden kaynaklandığı, dava tarihi ile tespit tarihi arasında iki aylık bir zaman olması ve bu zaman zarfında zirai mücadelenin ve fizyoloji şartların gerektiği gibi sağlanıp sağlanmadığının belirtilmediği anlaşılmıştır. Yine dava sırasında yapılan keşif sonrası aldırılan bilirkişi raporunda, dava konusu serada davacının iddia ettiği hususlar ile ilgili bir bulgu olmadığı, keşif sırasındaki araştırma ve incelemeler sonucu elde edilen bilgilerden ve bulgulardan hareketle bir değerlendirmenin yapılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile davacının davalıdan fatura karşılığı mal aldığını, davacının mal bedelini nakit ve mal iadesi şeklinde ödediğini iddia ettiği, davacının iddiasını ispat için davalıya yemin teklif ettiği, davalı asilin 29.06.2010 tarihli duruşmada usulüne yemin ettiği gerekçesi ile davanın reddi ile davalı yararına %40 tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 09.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı göz ardı edilmemelidir. Davacının harici satış nedeniyle davalı yana bedel ödediğinin kanıtlanması halinde harici satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir....
Maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; Dava, ayıplı mal satışı iddiasına dayalı ,sözleşmeden dönülerek satış bedelinin iadesi istemlidir. Davacı vekili; davacının, davalıdan 20/02/2015 tarihinde 44.280,00 TL bedel mukabilinde balya makinesi satın aldığını, ancak makinenin sürekli arıza vermesi sebebiyle verimli kullanılamadığını, makinedeki ayıbın davalı tarafından giderilmediğini ileri sürerek dava konusu balya makinesinin davalıya iadesi ile ayıplı mal bedeli olan 44.280,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; makinedeki sorunun kullanıcıdan kaynaklı olduğunu, makinenin ayıplı satılmadığını, davacının seçimlik haklarından ücretsiz onarımı tercih ettiğini, davalı tarafından bu talebi reddedilmedikçe bedel iadesi isteyemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir....
Bilirkişi 18/04/2022 tarihli raporu ile özetle; Dava konusu 4 adet traktör lastiğinin olumsuzluk yaratarak dördü birden deformasyona uğrayarak kullanıcının lastiklerden gereken faydayı sağlayamaması ve 9,5 aylık kullanım sürecinde belli bir süre sonrası ayıplarının ortaya çıkması nedeniyle imalata bağlı üretim kaynaklı gizli ayıp olarak nitelendirileceği, 23.09.2021 tarihinde davacı tarafından, Ankara ... Noterliği ... yevmiye sayılı ihtarnamesiyle söz konusu lastiklere ilişkin ayıp ihbarı ile sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebiyle davalıya ihtarda bulunulduğu, davalı tarafın da davacı tarafa fatura karşılığı satışı yapılmış olan bu 4 adet lastiğin bedel karşılığı olan, KDV dahil 7.650,00 TL tutar karşılığında davacıya karşı sorumluluk teşkil ettiği, teknik bilirkişi olması nedeniyle faizle ilgili hususların değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmiştir....
Davalı, dava konusu araçta ayıp bulunmadığını, aracın kullanıldığı yolların bozuk ve kasisli olması nedeniyle araçtan ses geldiğini, davacının şikayetleri üzerine memnun olmasını sağlamak için aracın amortisörlerini, direksiyon kutusunu, hava yastığını değiştirdiklerini ve ayarlarını yaptıklarını, bedel iadesi isteminin şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ayıplı aracın geri alınarak bedelinin iadesi istemli takibe yönelik itirazın iptaline ilişkindir....
İddia, savunma ve tüm dosya kapsamından; Dava, ayıplı mal satışından kaynaklı sözleşmenin feshi, ödenen bedelin iadesi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....
Tarafından servis hizmeti verildiği ancak ayıpların giderilemediği anlaşıldığından, davacının seçimlik haklarından 6502 sayılı yasanın 11. maddesi gereğince sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebinde bulunduğu ve şartlarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Onarım hakkının kullanılmasına müteakip malın garanti süresi içerisinde tekrar arızalanması durumunda tüketici, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'nun 11. Maddesinde belirtilen seçimlik haklarının yanı sıra Türk Borçlar Kanunu'nun 60. maddesi düzenlenmesi gözetildiğinde, tüketici lehine olduğundan 6502 sayılı yasanın 56. maddesi kapsamında zorunlu garanti belgesine dayalı sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkin diğer seçimlik haklarını da talep edebilir. Başka bir ifade ile tüketici tamire rağmen bozulan ürünün bedelini satıcı üretici ve ithalatçıdan müteselsilen talep edebilir....
Davacı, davaya konu bilgisayarın ayıplı olması nedeniyle faydalanamadığını belirterek fatura bedelinin tahsilini talep etmiş; davalı şirket ise, üretim hatası bulunmadığını ve bedel iadesinin şartlarının oluşmadığını savunmuştur. Mahkemece, arızanın sebebi ve niteliğini belirlemek üzere alınan 16.04.2009 tarihli bilirkişi raporunda; doğru yazılımların yüklü olmaması nedeniyle kameranın ve yan tuşların çalışmadığı, format atılıp gerekli tüm yazılımlar yüklenirse bilgisayarın en yüksek hız performansına ulaşacağı, yazılım eksikliği nedeniyle oluşan problemin üretim hatası olarak kabul edilemeyeceği, bedel iadesi şartlarının oluşmadığı belirtilmiştir. 28.07.2008 tarihli tamirat belgesinde, cihazın yan tuşlarının ve kamerasının çalışmadığı, daha öce üç kez servise gönderildiği, kamera ve launch manager yazılımlarının yeniden kurulduğu kayıtlıdır....
Davalı, kira sözleşmesinin 7. maddesine göre 'kiracı, kiralananın içinde ve dışında mal sahibinin yazılı rızası olmaksızın hiçbir ilave tadilat, tenvirat, tesisat yapamaz, aksi durum akde aykırılık teşkil eder, yazılı muvafakat ile yapılan işlerde dahi mal sahibinden herhangi bir bedel talep edilemez' hükmü gereği davacını talebinin yersiz olduğunu, davacının işyerini mayıs ayında boşalttığını savunarak davanın reddini dilemiştir....