DAVA KONUSU : AYIP NEDENİYLE BEDELDE İNDİRİM KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece verilen hüküm aleyhine istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar dava dilekçesinde özetle; davalılar ile aralarında akdetmiş oldukları Sinop Noterliğinin 02.10.2019 tarihli 11667 yevmiye numaralı satış sözleşmesiyle davalılara ait 34 XX 936 plaka sayılı Volkswagen Passat 2.0 FSI marka otomobilin 52.000,00- TL karşılığında satışının kararlaştırdığını, söz konusu aracı satın aldıkları Eray Şenkaya isimli kişinin galerici olarak alım satımı işiyle iştigal ettiğini ve diğer davalının Eray'ın eşi olduğunu, bu şekilde satış tarihinde tüketici sıfatıyla mezkur aracı satın aldığını, satış sözleşmesi yapıldığı sırada satıcı tarafından sözleşmeye konu olan aracın hiç kaza yapmamış olduğu, sadece ufak tefek çizikler için araçta lokal boyaların olduğunun bildirildiğini, satıcının iş bu beyanı üzerine aracın hasarsız ve kazasız...
Her ne kadar davacının talebi bedel iadesine ilişkin olsa da, "çoğun içinde azı da vardır" kuralı gereğince davacının ilgili araçta ayıp bulunması ve koşulları oluşması halinde, ıslaha dahi gerek olmaksızın ayıp nedeniyle satış bedelinden indirim istemeye hakkı olduğu kabul edilmelidir. Davacı da dava diekçesinde terditli olarak satış bedelinden indirim yapılmaıs talebinde bulunmuştuır. (Emsal Yargıtay 3.HD'nin 14.06.2021 tarih, 2020/5500 Esas ve 2021/6438 Karar sayılı ilamı). Davada talep edilen alacak ayıp oranında bedelde indirim istemine ilişkin olup yerleşik yargı kararlarına göre ayıp oranında bedelde indirim miktarı nispi metoda göre hesaplanmalıdır....
Mahkemece, dava konusu payın keşfen belirlenen değerine dayanılarak davacının bedelde muvazaa iddiasına itibar edilmek suretiyle 177.857,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır. Davacı satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasını her türlü delille ispatlayabilir. Ancak keşif tek başına bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamaya yeterli değildir. Somut olayda, 12.01.2015 tarihli satış ile dava konusu taşınmazın 240/18000 payı davalıya 400.000,00 TL bedelle satılmıştır. Davacı, dava konusu payın gerçekte 100.000,00 TL'ye satıldığını, önalım hakkına engel olmak için bedelin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia etmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda satışa konu payın 177.857,00 TL değerinde olduğunu saptamıştır....
Davalılardan İlami, taşınmaz paydaşlarına bildirim yapılması gerektiğini bilmediğini; .. bedelde muvazaa bulunmadığını, satış bedelinin dava tarihine uyarlanması gerektiğini, dava açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığını;..., satış bedelinin dava tarihine uyarlanması gerektiğini, dava açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalılar İlami ve..paylarını yargılama sırasında devretmesi nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına; davalı ... hakkındaki istemin de kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. 1-Yapılan yargılamaya, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Ancak davacı, tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir. 3.Bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamaması halinde iddia edilen bedel ile tapuda gösterilen bedel arasındaki fark üzerinden davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. 3. Değerlendirme Dosya kapsamı ve toplanan tüm deliller incelendiğinde, dava süresinde açılmış olup davacı, bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamadığından resmi satış senetlerinde belirtilen satış bedelleri depo ettirildikten sonra önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, davacının bedelde muvazaayı ispatlayamadığı miktar üzerinden davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu haliyle usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığından hükmün onanması gerekmiştir VI....
Keşifte bilirkişinin belirlediği değer tek başına bedelde muvazaayı ispatlamaya yeterli değildir. Davacı dayandığı deliller ile muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Tüm dosya kapsamından anlaşıldığı üzere davacının bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından mahkemece davacıya tapudaki satış bedeliyle birlikte harç ve masrafların toplamını depo etmesi için uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır." denilmektedir.Somut olayda, davacı tarafından dava konusu aracın ayıplı olması sebebiyle satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini mümkün olmadığı taktirde ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davacı vekili 22/03/2022 tarihli istinaf dilekçesinde; müvekkiline tavanı ve direkleri boyalı olan gizli ayıplı bir araç satıldığının belirlendiğini, bu nedenle ayıpsız misliyle değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken, hakkaniyete uygun düşmediği gerekçesiyle ayıp oranında bedelde indirim kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür....
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Davacı, önalım bedelinin tapuda gösterilen değerden az olduğunu ileri sürerek bedelde muvazaa iddiasında bulunması halinde bu iddiasını kanıtlamalıdır....
Süresinde ayıp ihbarında bulunulması halinde iş sahibi BK'nın 360. maddesinde öngörülen sözleşmeden dönme ve tazminat, bedelden indirim ve ayıbın giderilmesi şeklindeki seçimlik haklarını kullanabilir. Davalı vekili 13.10.2003 tarihli delil listesinde ayıp ihbarının yapılması ile ilgili tanıklarını bildirmiş ve iş bedelini ödememek suretiyle seçimlik hakkını fatura konusu mallar yönünden sözleşmenin feshi yönünde kullanmıştır. Mahkemece davalı tanıkları dinlenmeden dava sonuçlandırılmıştır....