Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının davalıdan satın aldığı aracın motor ön kaputundaki boya hatasının imalat hatası ve aracın gizli ayıplı olduğu belirtilmiş olup; davacı, aracın değiştirilmesi talepli bu davayı açmıştır. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı TKHK’nun 4/2 maddesi gereğince, tüketici ayıplı malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, bedel iadesi, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Verilen kararın hak ve menfaatler dengesini aşırı ölçüde bozması halinde; Mahkemece, ayıp oranında bedel indirimi veya ücretsiz onarım isteme hakkının da değerlendirilmesi gerekir. Mahkemece bu seçenekler üzerinde durulmadan, aracın değiştirilmesine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA,peşin alınan 428,55 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 9.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ayıplı araç satışından kaynaklanan bedel indiriminin davanın açıldığı tarihte belirlenmesi mümkün olmayıp, bunun tespiti ancak tüketici mahkemesinde yapılacak yargılama sırasında yapılacak bilirkişi incelemesi ile mümkündür.Diğer taraftan, davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa,böyle bir dava belirsiz alacak davası açılamaz.Davanın açıldığı tarihte davacının elindeki belgelerden davanın miktarının bilindiği ve bilinen miktar itibariyle uyuşmazlığın çözümü de tüketici hakem heyetinin görev alanına giriyorsa,söz konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak tüketici hakem heyetine başvurmadan, tüketici mahkemesinde dava açılamaz.Hal böyle olunca; ayıplı araç satışı nedeniyle, araçtaki bedel indriminin davanın açıldığı tarihte davacı tarafından tespiti mümkün olmadığından ve bunun tespiti ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile mümkün olacağından dava dilekçesinde bu alacağın 1.000,00 TL'lik kısmının talep edildiği gerekçesiyle...
TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2019/23 ESAS 2019/563 KARAR DAVA KONUSU : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan (Malın Ayıplı Olmasından Kaynaklanan) KARAR : BAKIRKÖY 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİnin 24/09/2019 tarihli ve 2019/23 Esas 2019/563 Karar sayılı dosyasında verilen karar; davacı tarafça vaki istinaf talebi üzerine istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satım aktinden kaynaklanan ayıba karşı tekeffül hükümlerine ilişkindir. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesinde "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir." şeklinde ayıplı mal tanımlanmış ve malın ayıplı olması durumunda tüketiciye bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme seçimlik hakları tanınmıştır....
Tutarında değer kaybına neden olacağı açıklanmış ve mahkemece bozmaya uyulduğu açıklandıktan sonra, tüketici kanununa göre, ürünün ayıplı olmasının tüketici açısından seçimlik haklarını kullanmak için yeterli olduğu, bu hükmün emredici olup, ayıbın küçük ya da büyüklüğünün öneminin bulunmadığı, bu nedenle mahkemenin önceki kararının yerinde olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Gerçekten de, 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 2.fıkrasında, “ Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür... ” şeklindeki düzenlemeye göre, tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir....
Hukuk Dairesinin 23.12.2019 tarih, 2019/4869 E., 2019/12921 K. sayılı ilamıyla; davacı tarafın ayıp sebebiyle bedel iadesini talep ettiği, yargılama sırasında da dava konusu aracı başkasına satarak ve ayıp oranında bedel indirimi olarak devam edilmesini istediği, davacıların bu talebinin ıslah olarak değerlendirilemeyeceği, bu durumda, davacıların malı ayıp nedeniyle eksik bedel ile sattığı kabul edilerek, Mahkemece, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak, gerektiğinde bilirkişilerden rapor alınarak, ayıp nedeniyle satıma konu aracın değerinde azalma olup olmadığı, var ise ne miktarda azalma olduğu tespit ettirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirterek, kararın bozulmasına karar verilmiştir. C....
Kural olarak, aracın km sayacında oynanması halinde alıcının bunu tespit edemediği durumlarda aracın gizli ayıplı olduğu ve yukarıda sayılan seçimlik hakların kullanma koşullarının oluştuğu kabul edilmelidir. Ayıp nedeni ile bedel indirimi talebinde ise indirilecek bedelin yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre nispi metod yöntemine göre belirlenmesi gerekir. Eldeki uyuşmazlıkta bilirkişi raporunda, nispi metod yöntemine göre aracın satış tarihindeki ikinci el ayıplı ve ayıpsız rayiç değeri belirlenerek yapılan hesaplamada 6.311,00 TL zarar hesaplanmıştır. Yine raporda ve ilk derece mahkemesi kararında belirtildiği üzere davacının aracı ayıplı ikinci el değerinin altında bir bedelle satın aldığı, bu durumda ayıp nedeni ile bedel indiriminin satış esnasında uygulandığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının ikinci kez bedel indirimi talebi yerinde olmadığından davacının istinaf isteminin reddi gerekmiştir....
Diğer yandan, kural olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 228/2. maddesi gereğince satılan mal başkasına temlik edilmiş ise, alıcı ayıp nedeniyle bedel iadesini değil, ancak, ancak değerindeki eksiklik karşılığının satış bedelinden indirilmesini isteyebilir. Somut olayda, davacı taraf ayıp sebebiyle bedel iadesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında da, dava konusu aracı başkasına satmış ve ayıp oranında bedel indirimi olarak devam edilmesini istemiş olup, davacı tarafın bu talebi ıslah olarak değerlendirilemez....
Bu durumda davacının ayıplı satıştan dolayı aracın bedelini talebe hakkının bulunduğunun kabulü gerekir. Davacı ilk talebinde her ne kadar bunu istemişse de, daha sonra talebini değiştirmek suretiyle aralarında kararlaştırılan 18.000,00TL bedel ile aracın tescil tarihindeki ortalama hasarlı değeri olan 9.500,00 TL arasındaki fark olan 8.500,00 TL’nin tazmini istemiştir. Mahkeme, aracın davacı tarafından 15.000,00 TL'ye 3.kişiye satıldığından bahisle davacının satın aldığı bedel ile sattığı bedel arasındaki fark olan 3.000,00 TL'ye hükmetmiştir. Ne var ki, davalının ve davacının sonraki satış bedeliyle bağlı tutulması mümkün değildir. O halde mahkemece, davalının kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle, davacının tescil tarihindeki ödediği bedel ile ayıplı araç bedeli arasındaki farkın davacıya verilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Davacı davalıdan satın aldığı ürünün ayıplı olması nedeni ile bedel iadesini istemiştir. Davalı ise cevabında ürünün ayıplı olduğunu bu nedenle üretici firma tarafından yeni ürün gönderildiğini ancak davacının yeni ürünü almaktan kaçındığını savunmuştur, Bu durumda davacıya satılan ürünün ayıplı olduğu davalının bu beyanı ile kabul edildiğinden bilgisayar üzerinde ayrıca bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur. 4077 sayılı yasanın 4/2 maddesine 2008/1878-7721 göre; “Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.”...