. - K A R A R - Dava, satıştan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuş, karşı dava yoluyla alınan ayıplı mal nedeniyle uğranılan zararın tazminini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama,toplanan deliller, benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı, davacının satıştan kaynaklanan alacağının ......
Temyize konu mahkeme kararında ise uyuşmazlık, ayıplı satıştan kaynaklanan tazminat davası şeklinde nitelendirilmiştir. Tarafların sıfatına, uyuşmazlığın niteliğine göre, dosyanın temyiz incelemesi,2797 sayılı Yargıtay Kanunu 14. maddesi gereği Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 16.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Hakimliğince verilen 03.05.2012 gün ve 769-587 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ....A.Ş. vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık ayıplı satıştan kaynaklanan zararın tahsiline yönelik yapılan icra takibine itirazın iptâli isteminden kaynaklanmış olup kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi'ne aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 12.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
. - K A R A R - Dava, satıştan kaynaklanan cari hesap alacağının faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, gönderilen malların ayıplı olduğunun, davacıya müteaddit defalar ihtar edilmesine rağmen geri alınmadığını, müvekkilinin müşteri kaybına uğradığını, ayıplı ve hatalı malların depoda beklediğini, davacının iade ve zararları telafi etmeye yanaşmadığını belirterek haksız davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece gönderilen kumaşların bir kısmının gizli ayıplı olduğu, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı, ayıp nedeniyle değer kaybının 2.213.53 YTL olduğu, bu miktarın talep edilen alacaktan mahsup edilmesi gerektiği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne, 7.504.75 YTL alacağın 31.03.2004 temerrüt tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi K A R A R Davacı, düzenlendiği açık artırmadan taşınmaz satın almak için teminat ödediğini, ancak taşınmaz ayıplı olduğundan satıştan vazgeçtiğini ileri sürerek ödediği teminat bedelinin tahsilini istemiştir. Dava, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkindir. 9.2.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanunun 8.maddesi ile 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesinde yapılan değişiklik uyarınca; Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 günlü ve 2014/1 sayılı kararı uyarınca işbu davada temyizen incelenme görevi 01.02.2014 tarihinden itibaren Yargıtay 3.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 14.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
davalıya iadesine, davacının ayıplı araç nedeniyle davalıya ödediği bedel ile uğradığı zararı tespit edilerek davalıdan reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
- K A R A R - Dava, satıştan kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, müvekkili şirket ile davacı arasında konsinye mal satışı yapılmış olup bu mallar satılmadan müvekkili adına fatura kesildiğini, irsaliyenin konsinye olmasına rağmen usulsüz kesilen faturanın ve ayıplı olan malların alacaklı davacı şirkete iade edildiğini ancak davacının bunları almaktan imtina ettiğini, ayıplı malların depoda bulunduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
- K A R A R - Dava, satıştan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekili, ipliklerin ayıplı olduğunu savunarak davanın reddi ile % 40 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre, ipliklerin ayıplı olduğu, B.K.nun 360. maddesi gereğince iş sahibinin o şeyi kabulden imtina edebileceği, bu hususta müteahhidin taksiri bulunduğunda zarar ve ziyan da isteyebileceği gerekçeleri ile sabit görülmeyen davanın reddine, davalı yanın tazminat isteminin yerinde olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. HUMK.nun 76. maddesi uyarınca olayların açıklanması taraflara hukuki nitelendirmesi hakime aittir....
Davalı vekili, davacının ayıplı iplik sattığını, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını bildirerek davanın reddini istemiş, karşı dava yolu ile toplam 5.328.44.-YTL.nin mütekabil davacıdan faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Asıl dava, satıştan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine karşı dava ise satılan malın ayıplı olduğu iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi kurulu raporuna göre satılan ipliklerin ayıplı olmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine, asıl davanın kısmen kabulüne, itirazın iptali ile 13.254.72.-YTL. asıl alacağa takip tarihi olan 29.3.2006 tarihinden itibaren işleyecek değişen ve değişecek oranlarda reeskont faizi ile birlikte takibin devamına, hükmolunan miktarın % 40’ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Başka bir anlatımla Dairemiz uygulamasına göre tacirler arasındaki ayıplı mal satışından kaynaklanan uyuşmazlıklarda ayıp ihbarının tanıkla ispatı kabul edilmemektedir. Ne var ki 6098 sayılı TBK'nun 225. maddesinde ağır kusurlu olan satıcının, satılandaki ayıbın kendisine süresinde bildirilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kısmen de olsa kurtulumayacağı, satıcılığı meslek edinmiş kişilerin bilmesi gereken ayıplar bakımından da aynı hükmün geçerli olduğu hükme bağlanmıştır. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; Dava öncesi delil tespiti yaptırıldığı ve yargılama sırasında iki kez rapor alındığı, hem delil tespit raporunda hemde mahkemece alınmış olan raporlarda satışa konu araçta meydana gelen arızadan dolayı aracın ayıplı olduğu bilirkişilerce saptanmıştır. Mahkemece alınmış olan bilirkişi raporları arasındaki fark bu ayıbın satıştan önce mi sonra mı oluştuğu yönündedir....