olup süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını ileri sürmüştür....
Davacı vekili 07/09/2020 tarihli ıslah dilekçesinde; taleplerini ayıp oranında bedelden indirim talebi olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının kötü niyetli olup menfaat elde etme amacı güttüğünü, bilirkişi raporuna karşı itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, araçta bir arıza veya ayıp bulunmadığını belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava, ayıp sebebiyle misli ile değişim olmadığı takdirde bedelde indirim istemine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davacının davalıdan aldığı aracın ayıplı olduğu iddiasıyla misli ile değişim veya bedelde indirim talep ettiği, mahkemece davanın bedelde indirim olarak kabulüne karar verildiği, tarafların karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmıştır....
Bu itibarla davalı vekilinin aracın ayıplı olmadığına istinaf başvurusu yerinde değildir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 227. maddesinde, satılandaki ayıptan dolayı alıcının kullanabileceği seçimlik haklar sayılmış olup, buna göre eldeki davada davacı ya bedelde indirim talebinde bulunabilecek ya da onarım bedelini isteyebilecektir. Davacı vekili her na kadar dava dilekçesinde hem onarım bedeli, hem de bedelde indirim talebinde bulunmuş ise de, ilk derece mahkemesinin bedelde indirilecek miktara hükmettiği ve davacı vekilinin istinaf başvurusunda da sadece bedelde indirim miktarı yönünden kararı istinaf ettiği dikkate alındığında, seçimlik hakkının bedelde indirim yönünde kullandığı kabul edilecektir. Satılan malın ayıplı olması halinde satış bedelinden yapılacak olan indirim miktarı, Yargıtay Yerleşmiş uygulamasına göre nispi metod yöntemine göre belirlenir....
- K A R A R - Davacı vekili, davacı şirketin davalıdan halı yıkama makinesi satın aldığını, satın alınan makinede ortaya çıkan gizli ayıp niteliğindeki eksik ve arızalar sebebiyle maldan yararlanmanın imkansız hale geldiğini ileri sürerek taraflar arasındaki sözleşmenin feshi ile makine bedeli olan 61.422,90 TL’ nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu makinedeki ayıp iddiasına ilişkin olarak davacı tarafından süresinde bir ayıp ihbarı yapılmadığını, davacının iddia ettiği arızanın kullanım hatasından kaynaklanmış olabileceğini belirterek davanın reddini istemiştir....
ve eksiklikler oranında ihtarnamede belirtilen satış bedellerinden indirim yapılarak şimdilik her müvekkili için 1.000,00 TL, bedelde indirim tutarları ile ihtarname ücretinin avans faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Dava dilekçesi içeriğine, iddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin iş bedeli oranında ayıp nedeniyle talepte bulunduğuna göre davada ayıp nedeniyle eserin reddi ve sözleşmeden dönme mi yoksa ayıp nedeniyle bedelde indirim talebinde bulunduğu hususunun davacıdan sorularak sonucuna göre inceleme yapılması gerekecektir. Bu husus değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca kabule göre; iş sahibinin seçimlik hakkını düzenleyen 6098 sayılı TBK'nın 475/1. maddesinde eser kabule icbar edilemeyecek şekilde ayıplı olur ise sözleşmeden dönme ve bedel iadesi, 2. fıkrada ise eseri alıkoyup ayıp oranında bedelde indirim isteme hakkı mevcut olup son fıkrasında aşırı zarar doğuracaksa iş sahibinin sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağına dair düzenlemeler mevcuttur. Mahkemece bu madde ve anılan fıkraları uyarınca değerlendirme yapılmamıştır. Bu haliyle alınan rapor ve ek raporlar hükme esas alınamaz....
Dava, ayıp nedeniyle bedelde indirim istemine ilişkindir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, kararın dayandığı deliller ile gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, davalı T3 vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
- K A R A R - Davacı vekili, davalı şirketten aldığı ticari aracın gizli ayıplı çıkması nedeniyle verimli kullanamadığını ileri sürerek, aracın garanti kapsamında değiştirilmesi veya bedelde indirim yapılmasını talep etmiştir. Yargılama süresinde davasını ıslah ederek, bedelde indirim yapılmasını ve ayrıca kazanç kaybını da istemiştir. Davalı vekili, araçta ayıp olmadığı gibi, sorunsuz şekilde davacıya teslim ettiklerini belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulüne 1.750 TL. bedelden indirim miktarının 15.11.2005 tarihinden itibaren 1.400 TL. kazanç kaybının ise 30.10.2006 tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekilince temyiz edilmiştir....
sonra iki kere ek bilirkişi raporunu aldıran mahkemece ıslah yapılamayacağına neticeten karar vererek usul ekonomisine aykırı davrandığını, ayıp oranında bedelden indirimin de hatalı olarak çıkarıldığı, müvekkilince yapılan masraf kalemlerinin ısrarla hatalı olarak indirim miktarından düşüldüğünü, aracın değişen parçaları ayıplı kısımlarının da bedelde indirim miktarına yükseltecek nitelikte olmasına rağmen bu konuda itiraz ve taleplerine rağmen bilirkişiden rapor alınmadığı gerekçeleriyle ıslah doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına istemiştir....