Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş'nin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı aracın motorundan ses geldiği ve sürekli servise götürdüğü bu sebeple de ayıplı olduğunu bildirerek öncelikle ayıpsız misliyle değiştirilmesi ya da bedel iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı satıcı aracın ayıplı olmadığını savunmuş, diğer davalı ise aracı satan taraf olmadıklarından husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne; aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, teslimin mümkün olmaması halinde ödenen 24.827,84 TL'nin iadesine karar vermiştir....

    Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, ...taki ayıbın kullanıcı hatası olmayıp imalat hatasına dayalı olduğu, gizli ayıp tamirat işlemleri neticesinde giderilmiş ise de aracın orjinalliğinin bozulduğu, araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle davacının ...tan beklediği yararı sağlayamadığı, davacı tarafça değişiklik talebi iletilmesine karşın, davalı yanın bu istemi yerine getirmediği ve ibraz edilen faturalarda yeterli bulunduğundan davacının sözleşmenin feshi ile bedel iadesi ve maddi tazminat talebinin yerinde olduğu, karşılıklı iadede faiz veya semen indirimi yapılamayacağı, garanti şartlarının 4.maddesi gereğince ticari satımlarda ithalatçı firmanın müteselsil sorumluluğundan bahsedebilmek için, ithalatçı firmanın da ayrıca garanti taahüdünde bulunması gerekli olup davalı ...'nun garanti taahüdünün salt onarımı kapsadığı, bedel iadesi yönünden sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davalı ... ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi-tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalılardan 11606 ve 11607 parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmazları 11.10.2004 tarihinde tapu ile 8.000 YTL bedel ödeyerek aldığını, ancak davalıların bu taşınmazların imar planında yol ve yeşil alanda kaldığını bildikleri halde kendisinden bu durumu saklayarak kandırdıklarını belediyenin taşınmazların başka yerden arsa ile değiştirilmesinide kabul etmediğni bildirip, sözleşmenin fesih ile davalılara ödediği 8.000 YTL'nin sözleşme tarihinden faiziyle, uğradıkları zarar karşılığı 2000 YTL'nin da faiziyle tahsilini istemiştir....

        Mahkemece, davanı kısmen kabulüne, davacının sözleşmenin feshi ve bedel iadesi talebinin reddine, maddi tazminat talebinin kabulü ile 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, eldeki dava ile davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı ve tapuda depo vasfında olduğunu ileri sürerek daire için ödediği bedelin davalıdan tahsili ile maddi ve manevi zararlarının tazminini istemiştir....

          sayılı dosyası ile borcun ifasına izin, müdahalenin men-i, cebri tescil ve alacak davası açıldığını, davanın kabulüne karar verildiğini, inşaatta gizli ayıp olduğunu binalarda oturan kişilerin tehlike içinde olduklarını ileri sürerek, yargılamanın iadesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin feshi davasının 1999 yılı içinde kesinleştiğini, HMK'nın 377. maddesi uyarınca davanın reddi gerektiğini, davacının kendisine isabet eden dairelerin tümünü sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının yargılama iadesi talep ettiği, ,,, 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/948 E., 1999/260 K. sayılı hükmün Yargıtay denetiminden geçip 12.04.2000 tarihinde kesinleştiği, HMK'nın 377/1. maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesi davasının 10 yıl içinde açılması gerektiği nedeniyle, süre yönünden davacının talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

            - K A R A R - Dava, ayıplı mal satımı nedeniyle sözleşmenin feshi ve ödenilen satış bedelinin iadesi istemine ilişkindir. Davalı taraf vekilleri, ayıp ihbarının süresi içinde yapılmadığını, davacının basiretli tacir gibi davranmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalıların daha uzun süre için ayıba kefalet vermedikleri gerekçesiyle hak düşümü süreci geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, araçta gizli ayıp olduğu, davacının sözleşmenin feshi seçimlik hakkını kullandığı, bu nedenle tarafların aldığını geri vermeleri gerektiği, talep edilen tamir bedelinin zarar kapsamı içinde olduğu, bu nedenle davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, araç ruhsat kaydının davacı alıcı adına olması sebebi ile tescil tarihinden kabul edilen araç bedeline ticari faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacının temyiz istemine gelince, aracın davalının yetkili servisine bırakılması nedeniyle faize dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken tescil tarihine göre faize hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir....

                Davacı, sıfır km satın aldığı araçtaki üretimden kaynaklanan boya hatası nedeniyle sözleşmeden dönme ve bedeli iadesi istemi ile eldeki dava açmıştır. Satışa konu araç üzerinde yaptırılan hükme esas alınan bilirkişi raporu ile dava konusu otomobilin motor kaputu üzerindeki boya kalınlığı nedeni ile aracın 2.800,00.-TL değer kaybına uğrayacağı mütalaa edilmiştir. Mahkemece, bu bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de; yalnızca lokal bir bölgede yer alan boya kalınlığının sözleşmenin feshi ile araç için ödenmiş olan bedelin iadesini gerektirip gerekmediği husunda yanılgıya düşülmüştür. 6502 sayılı yasanın 11/1. maddesinde, malın ayıplı olması durumda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür....

                  Mahkemece; davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 04.10.2011 günlü 2011/6897 Esas 2011/13863 Karar sayılı ilamıyla “...1-Dava 4077 Sayılı Kanunun 4.maddesine göre açılan sözleşmenin feshi ile aracın değiştirilerek yerine yenisinin verilmesi ve bedelinin tahsili talebine ilişkin olup,davacı söz konusu aracın müteaddit defalar arızalandığını ve davalıya ait servise başvurduğunu belirtmiştir. Her ne kadar mahkemece,ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve buna ilişkin ara kararınınyerine getirilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de;davacının davalıya ait servise başvurusu ayıp ihbarı mahiyetinde olup, ayrıca ayıp ihbarında bulunma zorunluluğu yoktur. Bu husus,mahkemece ilgili servislere yazılan yazılarla doğrulanmıştır. Kaldı ki,dosyaya ibraz edilen servis kayıtlarından da bu husus anlaşılmaktadır. Böyle olunca; davacıya verilen kesin süre ayıp ihbarı yönünden sonuca etkili değildir....

                    Mahkemece; davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 04.10.2011 günlü 2011/6897 Esas 2011/13863 Karar sayılı ilamıyla “...1-Dava 4077 Sayılı Kanunun 4.maddesine göre açılan sözleşmenin feshi ile aracın değiştirilerek yerine yenisinin verilmesi ve bedelinin tahsili talebine ilişkin olup,davacı söz konusu aracın müteaddit defalar arızalandığını ve davalıya ait servise başvurduğunu belirtmiştir. Her ne kadar mahkemece,ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve buna ilişkin ara kararınınyerine getirilmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de;davacının davalıya ait servise başvurusu ayıp ihbarı mahiyetinde olup, ayrıca ayıp ihbarında bulunma zorunluluğu yoktur. Bu husus,mahkemece ilgili servislere yazılan yazılarla doğrulanmıştır. Kaldı ki,dosyaya ibraz edilen servis kayıtlarından da bu husus anlaşılmaktadır. Böyle olunca; davacıya verilen kesin süre ayıp ihbarı yönünden sonuca etkili değildir....

                      UYAP Entegrasyonu